AKŞAM POSTASI

Amirallerin avukatı Celal Ülgen: Bildirinin erken yayınlanması için kışkırtıcı bir faaliyetten şüpheleniyorum

Avukat Celal Ülgen, “Bildirinin erken haber alındığını ve bir an önce yayınlanması için bir kışkırtıcı faaliyet yürütüldüğünü düşünüyorum. Bildiri saati 11:42 olmasına rağmen neden gece yarısı deniyor? Neden yine Erdoğan’ın Marmaris’te olduğu gün seçildi? Bunlar kumpas kokularını getiriyor akla” açıklamasını yaptı.
Sitede oku

Montrö Bildirisi soruşturmasında gözaltındaki 10 amiralin avukatlığını yapan Celal Ülgen, RS FM’de Atilla Güner’le Akşam Postası’na konuştu. Av. Ülgen, “Bildirinin erken haber alındığını ve bir an önce yayınlanması için bir kışkırtıcı faaliyet yürütüldüğünü düşünüyorum. Bildiri saati 11:42 olmasına rağmen neden gece yarısı deniyor? Neden yine Erdoğan’ın Marmaris’te olduğu gün seçildi? Bunlar kumpas kokularını getiriyor akla” dedi.

'İfade almayarak gözaltı uzatılıyor'

İşte Celal Ülgen’in açıklamalarından satırbaşları:

Terörle mücadeledeki koğuşlar 2 kişiliktir. Amiraller birbirleriyle görüşmesinler diye tek kişilik hücrelere koymuşlar. Yanlarına da FETÖ’cüleri koymuşlar. Amirallerin birbirleriyle konuşma olanakları yok. Gözaltına alınmadan çağrılan kişilerin ifadesinin bitmiş olması gerekirdi ama başlanmadı. Yarın 4 günlük gözaltı süresinin sonu. Yarın 14 kişinin ifadesi bitmez. Şu taktiği güttüler. İfadesi alınanın gözaltı süresi uzatılmaz. İfadelerini almayarak gözaltı sürelerini uzattılar. Biz bunları FETÖ döneminde yaşamıştık.

'Neden gece yarısı deniyor?'

Ben bu bildiri işinin aslında erken haber alındığı ya da içeride bu bildirinin bir an önce yayınlanması gerektiği konusunda kışkırtıcı bir istihbarat servisinin işlem gördüğünü düşünüyorum. Mesela yayınlanma saati 11:42 olmasına rağmen neden yayınlanma saati gece yarısından sonra deniyor medyada? 15 Temmuz darbesi olduğu zaman Sayın Cumhurbaşkanı Marmaris’teydi. Yine Marmaris’te kabine değişikliği için deniyor. Böyle benzerlikler kurulmuş. Bu benzerlikler bana bazı kumpas kokularını getiriyor. Bunu ileride göreceğiz. Şu an elimde yeterli kadar kanıt yok anlatmakla geçiştiriyorum. Ama bu metni 100 defa ya da 1000 defa okuyan bir Türkçe sevdalısı bunun içerisinde darbe çağrısı olmadığını, ileride olabilecek riskleri –işaret eden ve kendisinin de zarar görebileceğini anlatan bir metin olduğunu görecektir. Yani TSK’ya tarikatların sızmasına izin verirsen TSK da zarar görür biz de zarar veririz diyor. Bu darbe çağrısı mıdır? Montrö’yü kaldırırsan Amerikan savaş gemileri Karadeniz’den içeri girerse Karadeniz ülkelerinin seyrüsefer işbirliği bozulacak Rusya bunu savaş nedeni yapacak ve Türkiye de en çok zarar gören ülke olacak diyor. 

Yorum yaz