Bakan Lavrov, Çin basınına verdiği röportajda, “Teknolojik anlamda bağımsızlığımızı artırarak, ulusal ve dolara alternatif uluslararası para birimleri ile işlem yaparak yaptırım risklerini azaltmalıyız. Batı kontrollü uluslararası ödeme sistemlerinin kullanımından uzaklaşmalıyız” ifadelerini kullandı.
Bugün Türkiye’nin gündeminde de Türk Lirası’nın hızlı değer kaybetmesi, enflasyonda ve faizde artış ile dış ticaret açığı gibi önemli ekonomik sorunlar bulunuyor.
‘Üretimden kopmuş bir sistem’
Bartu Soral, günümüz sistemini şöyle özetledi:
“İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Bretton Woods sistemi, doların rezerv para olmasını şart koşuyor. Böylece ABD’nin dolar üzerinden baskı kurduğu ve dünyayı da bunun üzerinden yönettiği bir sistem ortaya çıktı. 2017’de dünya ticaret hacminin toplamı 74 trilyon dolarken, finansal işlemler toplamı 1,27 katrilyon dolar oldu. Yani reel sektörün yaklaşık 18 misli bir finansal işlem var. Bu 1,27 katrilyon dolarlık işlemin %75’i dolar üzerinden, bu işlemlerin %78’i de Londra ve New York’ta yapılıyor. 1980’lerden beri dünyayı küreselleşme yani aslında finansal hareketlere özgürlükle domine ediyorlar. Bu üretimden kopmuş, istihdam sağlamayan ve finansı elinde tutan bir avuç tekelin zenginleştiği bir sistem.”
‘Çin’i, Rusya’yı, İran’ı ve Türkiye’yi yaptırımlarla terbiye etmeye kalkıyor’
Artık tek kutupluluğun, küreselleşmenin, neoliberal sistemin sorgulandığı bir dönem başladığını ifade eden Soral, “Çin, Rusya, Türkiye, İran gibi ABD’nin CAATSA yaptırımlarıyla hedef koyduğu ülkeler var. 2017 rakamlarıyla baktığımızda bu ülkeler, dünyadaki üretimin %30’una, dünya nüfusunun %35’ine sahipler. Dünyada yapılan dış ticaretin yaklaşık %28’ini gerçekleştiriyorlar. Buna karşılık ABD’nin dünyada üretimde aldığı toplam pay %12 seviyesinde. Dış ticaret hacmine baktığımızda %13’te kalıyor. Bu ülkeler, ABD’nin dolar üzerinden dünyaya jandarmalığa soyunduğu ve kendi sistemiyle dünyayı sömürdüğü bu organizasyonu zorlamaya, sıkıştırmaya ve değiştirmeye başlıyorlar. Bu doğru ve olması gereken bir hareket ve hayatın doğal akışı içinde de beklediğimiz bir durum. Bu sistemi elinde tutan ABD, bu sistemi sorguladığı için Çin’i, Rusya’yı, İran’ı ve Türkiye’yi yaptırımlarla terbiye etmeye kalkıyor” dedi.
‘Tek bir uluslararası para birimi yaratabilirler’
Peki, dolar sisteminin yerine nasıl bir ticaret modeli oluşturulabilir? Soral’ın önerisi şöyle:
“Doların karşısına herkes kendi yerel parasıyla ticareti koyduğunda, karşımıza çıkan soru, ‘Bu paraların değeri nasıl belirlenecek’ oluyor. Onun için ABD’nin dünyayı yoksulluğa, felakete, savaşlara uğratan tek kutuplu politikasını kırmak için belki de tek bir uluslararası para birimi yaratabilirler. Kendi para birimlerinin yanında bu para birimini de kullanıma sunabilirler.”
‘Türkiye’nin bir kalkınma ve üretim planını devreye alması gerekiyor’
Türkiye üzerine değerlendirmelerini paylaşan Soral, “Türkiye’de 1980’lerden beri eklemlendiğimiz Kuzey Atlantik sisteminden ve ekonomiyi kötü yönetmemizden ötürü dolarizasyon var, cari açığımız büyük, dış ticaret açığımız fazla” dedi. Soral, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye’nin mutlaka bu sistemden çıkması lazım. Bu sistemde kaldığı sürece bir büyüme rakamından bahsedebilir ama bu büyüme istihdam yaratan ve üreten dolayısıyla refah yaratan bir sonuç getirmez. Türkiye’nin mevcut dış borcuyla ilgili bir vade yapılandırması lazım ama bu tek başına hiçbir şey ifade etmez. Türkiye’nin bir kalkınma ve üretim planını da devreye alması gerekiyor. Aynı zamanda da bu küresel sistemi durduracak bir dizi önlemi hayata geçirmesi şart. Ancak o zaman bahsettiğimiz politikaların bir anlamı olur.”