EKSEN

‘Mısır-Yunanistan anlaşması Türkiye’nin Libya ile deniz yetki alanları anlaşmasını boşa çıkarıyor’

Sinan Ülgen’e göre, Doğu Akdeniz'de Mısır-Yunanistan anlaşması Türkiye'nin Libya anlaşmasını boşa çıkarıyor; Kahire'nin Türk kıta sahanlığına saygılı olduğu saptamaları 'şaşırtıcı'. Ankara'nın karşıt ittifak tesisine yol açtığını belirten Ülgen, bunu dağıtmak için Mısır ve İsrail ile anlaşma ve İhvan siyasetinde değişiklik gerektiği görüşünde.
Sitede oku

Türkiye'deki Erdoğan yönetimi, ABD'de Joe Biden yönetiminin işbaşına gelmesi ve AB'nin mart ayı sonundaki zirvesi öncesinde dış politikasında  yumuşamaya gitmiş bir izlenim çiziyor. Özellikle Almanya'nın ve NATO'nun devreye girmesiyle Türkiye'nin Yunanistan'la Doğu Akdeniz krizinde 'kontrollü gerilim' devam ederken, Ankara dikkatini Mısır'a çevirmiş durumda. Türkiye'de Mısır'ın enerji paylaşımı mücadelesinde deniz yetki alanlarına dair Ankara'nın haklarını gözeten bir tutum alacağı umutları dile getiriliyor. Bu görüş Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın tarafından hafta sonunda dile getirildi.

Türk dış politikasındaki 'yumuşama' vurguları ve Doğu Akdeniz'de yaşananları Ekonomi ve Dış Politika Merkezi (EDAM) Başkanı Sinan Ülgen ile konuştuk.

‘Yürüttüğü dış politikanın oldukça ihtilaflı olduğunu gören Ankara yumuşama çizgisinde’

Sinan Ülgen’e göre, Türkiye’nin dış politika çizgisinin ihtilaflı bir politikaya tekabül ettiği Ankara tarafından görüldü ve yumuşama süreci başladı. Türkiye’ye gelen yabancı sermayenin büyük kısmının Batı ülkelerinden olduğuna dikkat çeken Ülgen, Ankara’nın ekonomiyi daha sağlıklı bir büyüme yoluna sokmak için dış politikasını düzenlemeye soyunduğu görüşünde. Ülgen, aynı şekilde ABD'de Biden yönetiminin işbaşına gelmesi ve Avrupa ile koordineli yaklaşım da Türk dış politikasını etkiliyor:

Mısır, Ankara'ya 'jest' olarak yorumlanan haritada Yunan Dışişleri Bakanı'nın ziyaretinin ardından 'değişikliğe gitti'

“Yumuşamanın birkaç nedeni var diye düşünmek lazım. Birincisi, ekonomi. Türkiye’nin yakın geçmişte yürüttüğü dış politikanın ve başvurduğu söylemin oldukça ihtilaflı bir dış politikaya tekabül ettiği kanaatimce görüldü. Ama dış politikada bu kadar ihtilaflı bir ilişki içeride ekonomiyi düzeltme çabalarıyla bir tezat teşkil ediyor. Zaten Türkiye’nin ekonomik yapısına baktığımızda, temel yatırım ve ticaret ortağı Batılı ülkeler. Türkiye’ye gelen yabancı sermayenin yüzde 70’i Avrupa’dan geliyor, ihracatın yüzde 46’sı da Avrupa’ya. Türk ekonomisini daha sağlıklı bir büyüme patikasına sokmak için dış ilişkilerin de buna destek olması gerekiyor. En azından böyle bir kanaat oluştu Ankara’da. Bu doğrultuda dış politikanın daha rahatlatması, tansiyonu daha az gerilim üretir bir niteliğe kavuşması gerekiyor, birinci neden bu. İkincisi Biden faktörü. Biden ile değişen şu oldu. Artık Trump döneminde hiç tahayyül edilemeyecek şekilde Avrupa ile Amerika’nın dış politikada beraber hareket edebileceğine dair bir beklenti oluştu. Dolayısıyla bu da Türkiye’nin politikasını tabiatıyla etkiledi. Ama en önemli faktör daha az ihtilaflı bir dış politika kimliğine kavuşmak ve bunun üzerinden Türk ekonomisinin büyümesini desteklemek kanaatimce en büyük faktör bu. Avrupa Birliği Zirvesi bir faktördür. Ama Mart sonu zirveden zaten öyle kayda değer karar çıkmasını kimse ne olumlu ne olumsuz yönde karar çıkmasını beklemiyor.”

‘Mısır’ın Yunanistan’la yaptığı anlaşma Türkiye’nin Libya ile yaptığı deniz yetki alanları anlaşmasını boşa çıkarıyor’

Sinan Ülgen, Türk hükümetinin son günlerde Mısır'a yönelik olumlu mesajlar vermesinin ise şaşırtıcı olduğu görüşünde. Meseleyi anlamak için Mısır'ın Yunanistan'la yapmış olduğu deniz alanlarını sınırlandırma anlaşmasına bakmak gerektiğini belirten Ülgen, Ankara'nın bu konuda Kahire yönetiminin 'Türkiye'nin kıta sahanlığına saygılı olduğu' yolundaki değerlendirmelere katılmadığını vurguladı. Ülgen, Mısır'ın Yunanistan ile anlaşmasında Atina'nın tüm maksimalist taleplerini kabul etmemiş olsa bile bu anlaşmanın Türkiye'nin Libya ile yaptığı deniz yetki alanları anlaşmasını boşa çıkartan niteliğine dikkat çekti. Ülgen'e göre, Mısır yönetiminin tutum değiştireceğine dair bir işaret de yok:

Cihat Yaycı’dan ‘Mısır’ yorumu: Artık kulaklara kar suyu kaçmıştır

“Mısır’ın Yunanistan ile yapmış olduğu anlaşma Ankara’da nasıl görülüyor diye daha teknik bir yorumla başlayalım. Son günlerde oldukça şaşırtıcı biçimde diyebileceğim Mısır’a yönelik olumlu mesajlar veriliyor hükümetin çeşitli üyeleri taraflarından. Bu mesajlar bağlamında Mısır’ın Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığına dair pozisyonuna saygılı olduğu da ifade ediliyor. Ben bu yoruma katılmıyorum. Evet, Mısır Yunanistan ile yapmış olduğu anlaşmada Yunanistan’ın bütün maksimalist taleplerini kabul etmedi. Meis’e kadar bir hattı çizmedi Yunanistan ile beraber, bu doğru. Bu açıdan Türkiye’nin hassasiyetlerine özen gösterdi. Ama diğer yandan Meis dışında geri kalan adalarda başta Girit ve Rodos olmak üzere Yunanistan’ın bu adalara dair kıta sahanlığı olduğu tezini de kabul etti. Bu bizim için şu bakımdan önemli. Türkiye’nin Libya ile yapmış olduğu deniz yetki alanları paylaşımı anlaşması ile Yunanistan ve Mısır arasındaki anlaşmanın bu bölgede birbirleriyle örtüşüyorlar. Yani Türkiye Libya ile bir deniz sınırı olmasının şartı Rodos ve Girit gibi adaların hiçbir kıta sahanlığı olmaması. Ancak o durumda Türkiye ile Libya arasında bir deniz sınırı çizilebiliyor. Oysaki Mısır ile Yunanistan anlaşması tam tersini iddia ediyor. O noktada Mısır zaten Türkiye’nin kıta sahanlığına ilişkin taleplerine olumlu yaklaşmış değil. Mısır’ın tamamen bu pozisyonumuza halel getirmemek üzere hareket ettiğini söylemek de pek doğru olmayacak. Demek ki Yunanistan’ın taleplerine olumlu yaklaşmadı. Ama Rodos ve Girit taleplerine olumlu yaklaşarak bu prensiplere imza atarak bu anlaşmayı yaptı. Bu da Türkiye-Libya anlaşmasını boşa çıkartıyor. Ya o ya o, ikisi birlikte olmayacak Doğu Akdeniz’de. Biraz fazla iyimser bir yaklaşım olacak. Çünkü Mısır’ın tutum değiştireceğine dair bir mesaj almadık bugüne kadar. Tam tersine Mısır, Yunanistan ile yaptığı bu anlaşmayı bozmayacağını söylüyor. Diğer taraftan GKRY ile yapılmış olan anlaşma var. 28 ile 30. boylam arasında Türkiye ile ileride bir anlaşma yapacak gibi duruyor Mısır. Ama Mısır’ın Doğu Akdeniz’in doğusundaki ve batısındaki Türkiye’nin pozisyonunun aksine bir tutum içinde olduğu gerçeğini de değiştirmiyor."

'Türkiye karşısında ittifaklar oluşmasına kendi sebep oldu. Kahire'ye bir takım mesajlar göndermek artık yeterli olmayacak'

Ülgen, Ankara'dan Mısır'la ilgili yapılan açıklamaları 'çok iyimser' buluyor. Mısır'a diplomatik olarak çok gecikmiş yaklaşımlar sergilendiği görüşündeki Ülgen, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de kendisine karşı ittifaklar kurulmasına yol açan politikalara dikkat çekti. Özellikle Mısır'ın içişlerine karışılmasının etkilerini anımsatan Ülgen'e göre bu noktadan sonra karşısındaki ittifakı zayıflatmak için Ankara'nın Mısır ve İsrail ile normal ilişki kurması gerek. Ancak Ülgen, Mısır bağlamında bir takım diplomatik mesajlar yollamanın yetmeyeceği ve İhvan gibi başlıklarda politika değişikliği gerekeceğini söyledi. Ülgen, İbrahim Anlaşmaları ile Mısır-İsrail ilişkilerinin güçlendiğini de anımsattı:

Bakan Akar'dan Mısır açıklaması: Ortak değerlerimiz var, gelecek günlerde farklı gelişmeler olabilir

"Ama Türkiye’den yapılan bu açıklamalar bence biraz iyimser. Ama diğer yandan diplomatik olarak zaten Türkiye’nin çok gecikmiş bir yaklaşımı bu. En nihayetinde Doğu Akdeniz’de kendisine karşı ittifakların kurulmasının nedeni de 2011 sonrasında yürütülen Mısır politikası. Türkiye’nin Mısır’da algılandığı şekliyle çok iç işlerine karışan bir ülke olması, siyaseten taraf tutması Türkiye’yi Mısır ile ilişkileri bakımından çok sorunlu bir noktaya taşıdı. Bunun sonucunda da Doğu Akdeniz’de bir anti Türkiye ittifakı oluştu karşımızda. Bu anti Türkiye ittifakını zayıflatmak için bir yandan Mısır bir yandan İsrail ile normal ilişkiler kurmak gerekecektir. Ama Mısır bağlamında sadece hoş birtakım diplomatik mesajlar göndermek yeterli olmayacak. Burada asıl tahribatı yaratan politikaları da gözden geçirmek gerekecek. Buna hükümet ne derece hazırlıklı, onu sormamız gerekiyor. Çünkü bunun arkasındaki temel neden Türkiye’nin o dönemde Mısır’ın iç işleri olarak görülen Müslüman Kardeşler örgütünü kuvvetli şekilde desteklemesi. Bu destek bugüne kadar devam edegeldi. Bunun değişeceğine dair çok net bir mesaj almış değiliz bugüne kadar. Burada Türkiye bunu yapar mı yapmaz mı, doğru bulur mu bulmaz mı ayrı konu ama Mısır hükümetinin beklentisi Türkiye’nin Müslüman Kardeşler’e yönelik politikasını gözden geçirmesi. Bu örgüte ve örgüt mensuplarına verilen desteği gözden geçirmesi, temel beklenti Mısır’da bu. Mısır-İsrail ilişkisi İsrail’in diğer Arap ülkeleriyle ilişkilerinden daha farklı bir ilişkiydi. İbrahim Anlaşmaları ile beraber genel olarak Mısır-İsrail ilişkileri güçlenmiş oldu, diğer Arap ülkelerinin de İsrail ile barışmaları neticesinde. Dolayısıyla böyle bir ittifak var ve bunun güçlenmesini bir vaka olarak görmek lazım."

'Biden'ın aramaması kesinlikle normal değil'

ABD'nin yeni başkanının aradan 45 gün geçmişken hala Türkiye liderliğini aramaması, Sinan Ülgen'e göre 'kesinlikle normal değil':

"Kesinlikle normal değil, daha önceki ABD seçimleri sonrasında başkanların Türkiye’ye yönelik tutumlarını da hatırladığımızda böyle bir dönemi pek yaşamadık açıkçası. Burada Biden yönetiminin çok net bir tutumu var. Bu geçmişte Cumhurbaşkanı ile Trump arasında kurulan ilişki. Seçim öncesinde Türkiye’nin açıkça Trump’ı desteklediğine dair oluşan algı. Bütün bunlar bir araya gelmiş durumda. İkili sorunlar da var işin içinde. Dolayısıyla telefonlar henüz çalmadı, bu da çok normal değil.”

Yorum yaz