“Digital Around the World” raporuna göre, dünya nüfusunun yüzde 66’sı olan 5,22 milyar kişi cep telefonu kullanırken, kullanıcılarının yüzde 75’inden fazlasının telefonu ise “akıllı telefon” olarak tabir edilen yeni model telefonlardan oluşuyor.
Cep telefonlarının Türkiye’de ilk olarak kullanılmaya başlanılması ise 27 yıl öncesine dayanıyor. Türkiye, 1991 yılında araç telefonları sayesinde 1G teknolojisiyle tanıştı. Bu tarihten 3 yıl sonra 23 Şubat 1994’te ise dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i aramasıyla gerçekleşen ilk görüşme ile cep telefonunun Türkiye’deki macerası başlamış oldu.
Görüşme, veri aktarımı ve SMS gönderimine olanak sağlayan 2G teknolojisi sayesinde cep telefonlarının kullanımı hayatın bütün alanlarına hızla yayıldı. Sektör, 27 yılda sabitten mobile, sesten veriye, çevirmeli bağlantıdan geniş banta evrilirken, cep telefonları yeni teknolojilerle birlikte kullanıcıların olmazsa olmazlarından biri oldu.
İlk kameralı telefonlar 1999 yılında piyasaya çıktı
Bugünkü cep telefonlarının olmazsa olmalarından olan fotoğraf ve video özelliklerine imkan veren ilk kameralı telefonlar 1999 yılında ticari olarak piyasaya çıktı. Cep telefonlarının fotoğraf çekmeye başlaması telefonlara olan bakış açısının da değişmesine neden oldu. İlk kameralı telefonlar, kullanıcılarını fotoğraf kalitesi anlamında memnun etmezken daha sonra bu konuda yapılan büyük yatırımlarla neredeyse profesyonel fotoğraf makinelerine yakın görüntü kalitesi sunabilen cep telefonları ortaya çıkmaya başladı. Telefonların fotoğraf ve video özellikleri daha sonra ortaya çıkacak olan sosyal medya mecralarının şekillenmesinde önemli pay sahibi oldu.
'Çaldır kapat' döneminden 'sürekli online' döneme
Cep telefonu tarihindeki en büyük kırılmalardan bir tanesi de Apple tarafından 2007’de çıkarılan ilk iPhone modeli oldu. Bugün kullandığımız akıllı telefonlar için de bir milat olarak kabul edilen bu telefon, dokunmatik ekranı, işletim sistemi ve internet kullanımı kolaylığı ile cep telefonlarında standartları yeniden belirledi.
İlk yıllarında “tuşlu” yapısı ve büyük antenleri ile ön plana çıkan cep telefonları, pahalılığı sebebiyle sadece gerekli durumlarda sesli görüşme ve mesajlaşma aracı olarak görülüyordu. İlk yıllarında “çaldır kapat” şeklindeki haberleşmede de kullanılan telefonlar, zaman içinde kamera, dokunmatik, internet ve sosyal medya uygulamaları gibi yeni özelliklerin gelmesi ile ilk yıllarındaki görüntüsünden çok farklı bir çizgiye kaydı.
Alışverişten banka işlemlerine, eğitimden resmi işlerine (e-devlet) birçok işlemi kolay bir şekilde halletmesine olanak vermesi ile cep telefonu kullanıcı sayısı da günden güne arttı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) “Türkiye Elektronik Haberleşme Sektörü 3 Aylık Pazar Verileri Raporu” da telefon kullanımının yaygınlığını gözler önüne serdi. Verilere göre, Türkiye’de 2020 yılı üçüncü çeyreğinde mobil abone sayısı, ülke nüfusuna yaklaşarak 82,8 milyon oldu. Mobil abone yaygınlığı ise yüzde 99,6 olarak gerçekleşti.
İnternet hızlanıyor, telefonların merkezi konumu güçleniyor
Yeni dönem cep telefonları ile konuşmanın dışında veri aktarımı ve geniş bantlı internet kullanımının da önemli hale gelmesiyle, Türkiye 2009 yılı itibarıyla 3G’ye geçiş yaptı. Genişbant internet hızı ihtiyacının her geçen gün artmasıyla da 1 Nisan 2016’da mobil cihazlarda internet hızını 10 kat artıran 4,5G teknolojisine adım atıldı.
Akıllı telefonlar, internet bant genişliklerinde ve nesnelerin interneti teknolojisinde yaşanan gelişmelerle adeta diğer akıllı eşyaların da beyni konumuna gelmeye başladı. Akıllı ev sistemleri ve giyilebilir teknolojilerin birçoğu telefonlarda bulunan uygulamalar aracılığıyla kontrol edilebiliyor. Akıllı saat, robot süpürge ve akıllı televizyon gibi bir çok cihazda telefonlardan aldıkları konumla yönetilebiliyor.