Savunma Sanayi Araştırmacısı Anıl Şahin, Türkiye ve Almanya arasındaki savunma ve güvenlik işbirliğine yönelik Sputnik’in sorularını yanıtladı.
Şahin, Türkiye’ninAlmanya ile olan savunma sanayi ilişkilerinde deniz platformlarının ön plana çıktığını belirtti. Türk Deniz Kuvvetleri’nin muharip platformlarının neredeyse tamamının ya Almanya’da inşa edilmiş ya da Türkiye’de inşa edilmiş ama Alman tasarımına dayanan ürünler olduğunu söyledi.
Şu anda Gölcük’te inşasına başlanan 6 adet Reis sınıfı denizaltının da yerli katkıyla üretilen ama tasarımı Almanya’ya ait olan platformlar olduğunun altını çizdi. Deniz alanındaki işbirliğinin kara kuvvetleri alanına da yansıdığına dikkat çeken Şahin, şunları paylaştı:
“Şu anda Türk Kara Kuvvetleri envanterinde yer alan en yeni ana muharebe tankı Leopard 2A4’ler. Bunlar 2000’li yılların başında Almanya’dan tedarik edildi ve Kara Kuvvetleri’nin muharip platformları ve ana vurucu gücünü oluşturuyor. Bizim de Almanya’ya ihraç ettiğimiz ürünler var. Rakamlara baktığımızda Almanya her zaman ilk beşte yer almıştır. Kovid-19 sebebiyle biraz düşse de Ocak 2021’de Almanya’ya, 12 milyon dolar değerinde bir ihracat gerçekleştirildi”
‘Altay Ana Muharebe Tankı, seri üretime hazır ama bu gerçekleşemiyor’
Şahin, Almanya’nın, “Türkiye’nin iç ve dış politikasındaki kararlarına” dayandırarak uyguladığı ‘ambargoları’ ise şöyle anlattı:
“Türk donanmasında birçok Alman menşeili platform var ve dolayısıyla bu platformlarda Alman üretimi sistemler kullanılıyor. Bu sistemlerin de yedek parça ihtiyacı oluyor. Benim öğrendiğim bilgiye göre Almanya zaman zaman yedek parça temininde sıkıntı çıkarabiliyor. Bu da harbe hazırlık oranını etkileyen bir unsur. Altay Ana Muharebe Tankı, seri üretime hazır ama bu gerçekleşemiyor. Çünkü güç grubu dediğimiz motor ve transmisyon Alman firmaları üretimiydi. Ambargodan dolayı temin edilemediği için seri üretime geçilemiyor. Fırtına obüsleri konusunda da biz iki ülkeye ihracatta bulunacaktık. Ancak Almanya, güç grubuna ambargo uyguladığı için biz bu ihracatı gerçekleştiremedik. Şimdi yeni nesil Fırtına-2 obüsü üreteceğiz. Bunun da güç sistemini vermiyorlar.”
‘Türkiye’nin üreteceği sistemlere ambargo koyulması kabul edilemez’
Almanya’nın hem Türkiye’nin ihracatını engelleyecek şekilde hem de Türkiye’nin üretmek istediği sistemlere yönelik ambargolarının mevcut olduğunu ifade eden Şahin, şöyle devam etti:
“Almanya, bizim yurtdışına yapacağımız bir satışı engelleyebilir. Bu, hem onun diplomatik ilişkilerinden ötürü olabilir hem de Almanya da kendi pazarını kaptırmamak için bunu yapabilir. Bu ticari olarak anlaşılabilir ancak Türkiye’nin üreteceği sistemlere ambargo koyması kabul edilemez. Çünkü günün sonunda iki ülke de NATO üyesi müttefikler.”
Türkiye’ye uygulanan ambargodan, Alman firmalarının memnun olmadığını öne süren Şahin, “Ambargolardan Türkiye bir kaybediyorsa Alman firmaları da bir kaybediyor. Ben bu işin artık çözüleceğine, çözülmeyecekse bile çözülmeyeceğinin netleşeceğine inanıyorum. Türkiye’nin de artık bir karar vermesi lazım. Şu anda Altay’ın motoru gelse o tankın seri üretime geçmesi, ilk teslimatın yapılması en az 18 ay sürecek. Altay tankı Alman motoru üzerinden geliştirilen bir tank. Başka bir ülkeden alternatif motor bulalım ve buna takalım demek de çok da basit olmayan bir konu. Tankın tasarımında değişikliklere gidilmesi gerekiyor. O yüzden en uygun çözüm Alman güç sisteminin gelmesi olacaktır” dedi.
Bakan Akar’ın İHA açıklaması ne anlama geliyor?
Milli Savunma Bakanı Akar, açıklamasında, Türkiye’nin silahlı ve silahsız insansız hava aracı (İHA/SİHA) üretiminde önemli bir noktaya geldiğini vurgulayarak, “İHA konusu dâhil birçok konuda da ayrıca iş birliği yapmak suretiyle çalışmalarımızı sürdürebileceğimizi ifade ettik” diye konuştu.
Türkiye’nin İHA ve SİHA alanından hem platform hem de taktik anlamında gerçekten iyi bir noktaya geldiğine dikkat çeken Şahin de “Bu, birçok ülkenin olduğu gibi Avrupa ülkelerinin de dikkatini çekiyor. Avrupa’da EuroMale diye bir İHA projesi var. Ancak bu ortak projeye baktığımızda şu anda bu İHA’nın birim maliyeti, geliştirme maliyeti ile birlikte 200 milyon euroya yaklaştı. Bu çok devasa bir maliyet ve bu yüzden katılımcı ülkeler rahatsız olmaya başlamış durumda. Türkiye’nin İHA-SİHA bantları sürekli işliyor. İhracat da yapıyoruz. Bizim birim maliyetimiz şu anda yeni geliştirilen platformlardan daha ucuz olacaktır. Almanya da özellikle Akıncı ve Aksungur tipi Türk İHA’larına yönelebilir. Çünkü EuroMale’de de çift motor var, bizim Akıncı ve Aksungur’da da. İkisi de gerçekten Avrupa’nın istediği gibi havada kalış süresi yüksek sistemler. Tedarik açısından olmasa bile teknoloji transferi açısından ben Almanya’nın buna yanaşabileceğini düşünüyorum. Burada bir tek belirleyici unsur var o da diplomasi olacak.” ifadelerini kullandı.