İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Halk Ekmek Yönetim Kurulu Başkanvekili Özgen Nama, Halk Ekmek büfelerinin daha ulaşılabilir olması için yaptıkları çalışmaları, İstanbul’un halk ekmek büfe ihtiyacını ve İBB meclisinde onaylanan büfeleri RS FM’de Ali Çağatay’la Seyir Hali programında anlattı.
‘Esenler, Bağcılar gibi semtlere daha çok büfe açılması gerekiyor’
Nama, İBB meclisinde alınan 142 yeni Halk Ekmek büfesi onayını “İBB meclisinde Halk Ekmek’le ile ilgili 142 noktaya alınmış karar, tam istediğimiz gibi olmasa da en azından oybirliğiyle çıkmış bir karardır ve sevindiricidir. Ekrem İmamoğlu Başkanımız göreve geldiğimde bana İstanbul’da Halk Ekmek’in durumuyla ilgili rapor çıkarmamı ve mevcut durumun incelemesini yapmamı istedi. Çatalca, Şile ve Silivri’nin köylerini ve Adalar’ı düştükten sonra, en azından 8 yüz tane İstanbul’da büfeye ihtiyaç var. Elimizdeki mevcut büfe 530-540 bandında sürekli değişiklik gösteriyor. Dolayısıyla Sultanbeyli, Esenler, Bağcılar, Sultangazi, Arnavutköy, Pendik ve Tuzla gibi kenar semtler ekmeğin ulaşacağı şekilde mevcut büfelerin üstüne büfe koymamız gerekiyor” diye değerlendirdi.
‘Eğer büfe yoksa mahalle yapılan ekmek yardımından yararlanamıyor’
Nama, büfe sayısındaki yetersizliğin vatandaşın belediyenin tanıdığı sosyal yardımlara erişimi zorlaştırdığını “Pandeminin Türkiye’de patladığı hafta olan 12 Mart 2020’de AK Parti döneminde kurulmuş olan büfelerin sözleşmelerinin yenilenmesi, yeni büfelerin kurulmaması hakkında meclis kararı çıktı. O tarihten sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Başkanı kent yoksulluk haritasına göre acil öncelikli 142 nokta tespit edildi. Yoksul ailelere her gün üç tane ekmek almayı hak olarak tanımlamışsınız ama orada eğer büfe yoksa o ekmeği ücretsiz bir şekilde alamıyor. İstanbul’un toplamında Sayın Başkanımız Ekrem İmamoğlu 17 bin 406 aileye her gün üçer ekmek almaları için hak tanıyor. Ek olarak 14 bin aileye her hafta ikişer bebe bisküvisi veriyor. Eğer büfe yoksa o mahalle yararlanamıyor” diye ifade etti.
‘Ekmek fiyatları 200 gram 2 lira, Halk Ekmek 250 gram 1 lira, 8 ekmek alan bir vatandaş ayda 240 lira tasarruf yapıyor’
Halk Ekmek’in fırınlara göre vatandaş tarafından tercih edilmesinin sebeplerini açıklayan Nama, bu durumun büfelerde oluşturduğu yoğunluğu önlemek için sundukları çözüm hakkında “Dolayısıyla bizim Aralık ayında gündeme aldığımız ve karara bağladığımız talebimiz oldu. Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Doğan Subaşı’nın imzasıyla gündeme alınıp oylanmasını istediler. Aralık ayında oylamadılar, komisyona havale ettiler. İstanbul’da Kasım ayının başından itibaren ciddi bir ekmek ihtiyacı görüyoruz. Halk ekmek büfelerinin önünde kuyruklar oluşuyor. A mahallesinden 2 kilometre insanlar yürüyerek B mahallesine gidiyor. Daha önce böyle bir durum yoktu çünkü insanlar ihtiyaç duymuyordu. Kendi binasının altındaki bakkaldan ya da fırından ekmeğini alıyordu. Ekmek fiyatları 200 gram 2 lira, Halk Ekmek 250 gram 1 lira, 8 ekmek alan bir vatandaş ayda 240 lira tasarruf yapıyor. Geliri olmayan bir vatandaşın ekmek maliyeti çok önemlidir. Bu kuyrukları düşürmek için ve halka en azından acil noktalara gidilmesi için Başkanımız Ekrem İmamoğlu acil mobil bir çözüm bulun dedi. Mobil büfe-arabalar Ekrem İmamoğlu Başkanımızın fikriyle 10 gündür faaliyette ve halk arasında ciddi bir sahiplenme var” dedi.
‘Ekmek fiyatlarının sabit tutulması, Halk Ekmek yönetiminin elinde olan bir şey değil’
Halk Ekmek’in piyasada fiyat belirleyici özelliğini vurgulayan Nama, ekili tarım arazilerinin ve buğdayda dışa bağımlığının karşısında Halk Ekmek’in etkisinin sınırlı olduğunu söyledi:
“Halk Ekmek’in en önemli özelliklerinden birisi piyasada fiyat düzenleyici olması, zaten kuruluşu da 70’lerde yükselen ekmek fiyatları karşısında Ahmet İhsan döneminde oluyor. Bugün Eskişehir’de, Samsun’da, Sinop’ta, Hatay’da, Erzurum’da, Muğla’da ekmek fiyatları düzenlendiği zaman hep İstanbul’daki Halk Ekmek’in fiyatlarına bakarlar. Bu fiyatların sabit tutulabilmesi için ne gerekiyor? Bu sadece Halk Ekmek yönetiminin elinde olan bir şey değil. Bakın Türkiye’de son yıllarda ekilebilir tarım alanları hızla azalıyor. Son 15 yıla baktığımızda yüzde 30 ekilebilir tarım alanları ekilmiyor. Buğdayda dışarıya bağımlı hale gidiyoruz gibi bir durum var. Türkiye’nin milli parasının değerinin düştüğü bir dönemde ekmek maliyetlerine bol etkisi var, enerji maliyetleri de yüksek.”