EKONOMİ RAPORU

2021'de dünya gelir eşitsizliği ile yüzleşecek mi?

Ekonomist Özlem Derici Şengül'e göre pandemi sonrasında desteklerin çekilmesiyle, gelir eşitsizliği daha da artacak. Artan borç yükü nedeniyle kamu kaynaklarıyla mali desteğin zorluğuna işaret eden Şengül, gelir eşitsizliğinin toplumlarda sosyal yansımaları olabileceğini belirtti.
Sitede oku

Küresel salgının yanı sıra doğal afetler ve sosyal  karışıklıklarla mücadele ettiğimiz 2020 geride kaldı.

Umutla başlayan 2021 yılında ise yine  dünyanın karşı karşıya olduğu önemli riskler var.

Konuya ilişkin raporlara göre, henüz sona ermemiş bir salgın, rekor seviyelere ulaşan küresel borç yükü, giderek artan gelir eşitsizliği, küresel ısınma ve bunun yanında pandeminin ekonomik etkilerinin de tetikleyebileceği politik ve sosyal krizler bu risklerden bazıları.
Ekonomist Özlem Derici Şengül, 2021 yılında dünyanın karşılaşacağı en önemli risklerin başında gelen 'gelir eşitsizliği'nin etkileri ve sonuçlarını RS FM'de yorumladı.

'Gelir eşitsizliği, pandemi sonrasında desteklerin geri çekilmesiyle daha da derinleşecek'

Özlem Derici Şengül, önümüzdeki dönemde gelir eşitsizliğinin artması ve bunun sosyal yansımalarının olması konusunda iyimser değil.
Şengül, teknolojinin verimliliği artırmasıyla insana duyulan ihtiyacın azalması sonucu hayatımıza giren bu olgunun, pandemiyle çok daha arttığına dikkati çekti.

'Yapısal bir kırılma gerçekleştiği'ne işaret eden ekonomist, "Bu normalde yıllara yayılacak bir olguydu ama pandemi ile birlikte yoğun işten çıkarmalar gerçekleşti. Zaten düşük gelire sahip birçok insan gelirini kaybetti. Asıl resim pandemi sonrasında, destekler çekildikten sonra görülecek" diye konuştu.

'Pandemi sonrasında daha düşük ücretlere razı olmak zorunda kalınacak'

Ekonomist Özlem Derici Şengül'e göre pandemi sonrasında desteklerin çekilmesiyle, gelir eşitsizliğinin daha da fazla gündem olduğu bir dünyaya uyanabiliriz.

Özellikle hizmet sektörünü iki riskin beklediğini belirten Şengül, bunları şöyle anlattı:

"İşe alımlar başladıktan sonra bu istihdamın tamamı iş sahibi olamayabilir. Şirketler yapamadığı o tasnifi, pandemi dolayısıyla gerçekleştirip, sonrasında teknoloji yatırımıyla zaten o insanlara olan ihtiyacı azaltabilirler. Pandemi sonrasında bu kişilerin, istihdam edilseler dahi, aynı gelir düzeyine sahip olamam riski de var. Daha düşük ücretlere razı olmak zorunda kalacaklar iş bulmak isteğiyle. O yüzden gelir eşitsizliği konusunun yıllar içerisinde daha da kötüleşebileceğini, aradaki uçurumun daha da açılabileceğini düşünüyorum."

'Gelir eşitsizliğinin sosyal yansımaları olabilir'

Özlem Derici Şengül, gelirini kaybeden ya da geliri azalan kişilerin kamu eliyle desteklenmesinin  zorluğuna dikkati çekti, gerekçe olarak ülkelerin giderek artan borç yükünü işaret etti.

Kamunun bu kesimi destekleyecek kaynağı yaratamayabileceğini belirten ekonomist, bu anlamda gelir eşitsizliğinin sosyal yansımaları olmasının beklenebileceğini söyledi.

"Dünyada önemli ülkelerin yüksek miktarda borçluluğu söz konusu. Avrupa'da, Japonya'da ve gelişmekte olan ülkelerin bazılarında borç yönetimi kötüye gidiyordu, pandemiyle birlikte daha da arttı. Kamunun bu kesimdeki insanlar için gelir eşitsizliğini azaltacak bir çare bulması, kaynak yaratması  lazım. Ancak pandeminin getirdiği yüklerle  birlikte bu alan oldukça  daraldı, kamu bu kaynağı yaratamayabilir."

'Çalışma modelleri değişmeli, kısıtlar kaldırılmalı'

Peki dünyada giderek artan gelir dağılımı adaletsizliğine bir çözüm bulmak mümkün mü?

Ekonomist Özlem Derici Şengül'e göre teknolojik dönüşüm nedeniyle gerçekleşen gelir eşitsizliğinin çözümü yok. Ancak yıllara yayılan ve pandeminin yarattığı olumsuz ekonomik etkilerle yaşanabilecek süreçte kamu ve özel sektöre büyük iş düşüyor.

Çalışma modellerinde değişime işaret eden Şengül, kamunun düzenleyici rolü üstlenerek, polisiye önlemlerle olmasa dahi, esnek çalışma, part-time çalışma ve işlerin mobilizasyon ile ilgili bütün kısıtları kaldırması gerektiğini söyledi.

Çok daha esnek bir modele geçilmesi gerektiğini belirten Özlem Derici Şengül, düşüncelerini şu sözlerle anlattı:

"Zaman yönetimi olarak esnek değil, örneğin iş yasalarında belirlenen 40 saat çalışma zorunluluğu gibi kısıtların tamamen ortadan kalkması, 8 saat çalışmayla da birinin sigortalı bir işe girebilmesi gerekiyor. Bence artık herkesin yüksek gelir sahibi olması değil de mümkün olduğu kadar çok insanın asgari yaşam koşullarını sağlayacak gelire sahip olması lazım. Bunu sağlamak için esnek çalışma koşullarının oluşturulması, farklı iş kollarının oluşturulması, bireysel girişimciliğin teşvik edilmesi gerekiyor. Sanıyorum insanları maaşlı iş sağlamaktan ziyade kendi işlerini yapmaya yönlendirecek düzenlemeler ve uygulamalar yeni çağın gereği, ihtiyacı olacak."

Yorum yaz