SEYİR HALİ

Eski İstanbul Baro Başkanı: Kitle imha silahlarının finansmanını önlemek için nüfuz sahibi kişilere karşı önlem alınmalı

Eski İstanbul Baro Başkanı Avukat Turgut Kazan, İçişleri Bakanı’na sivil toplum kuruluşlarına kayyum atama yetkisi veren Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Önlenmesi Hakkında Kanun için “Terörizme karşı kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanını önleme işi asıl nüfuz sahibi kişilere karşı önlem alınmasıyla sağlanır” dedi.
Sitede oku

Eski İstanbul Baro Başkanı Av. Turgut Kazan, İçişleri Bakanı’na sivil toplum kuruluşlarına kayyum atama yetkisi veren Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Önlenmesi Hakkında Kanunu’nu RS FM’de Ali Çağatay’la Seyir Hali programında değerlendirdi. Kazan, bu düzenlemenin uluslararası kararları karşılamadığı ve yapılması gerekenin nüfuz sahibi kişilere karşı önlem alınması olduğuna işaret etti. 

‘Türkiye bu konuda uluslararası kararlara uygun düzenleme yapmazsa gri listeye girer, gri listedeki ülkeye yabancı sermaye girmez’

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin çağrısı ve aynı zamanda Mali Eylem Görev Gücü’nün kitle imha silahlarının yayılması ve önlenmesi için Türkiye’nin düzenleme yapmasını istediklerini ve bu konu hakkında düzenleme yapılmazsa Türkiye’nin ‘gri listeye’ alınacağına vurgu yaptı. Kazan, şu an yapılan düzenlemenin bu başlık altında ‘bir zorunluluğu yerine getiriyormuş’ gibi görünerek baskı yaratma yaklaşımı olduğunu söyleyerek, “Bana göre şu an yapılan uluslararası bir zorunluluğu yerine getiriyormuş gibi görünerek yeni baskı imkanları yaratacak düzenlemeler yapmaktır. Bu tabii çok kirli bir yaklaşımdır. Bu yasanın adına baktığınız zaman kitle imha silahlarının yayılmasını önlemeye ilişkin kanundur. Birleşik Milletler Güvenlik Konseyi’nin çağrısı ve kararıyla, özellikle G20 ülkelerinin Türkiye’nin de üyesi olduğu Mali Eylem Görev Gücü tarafından ülkelerden bu konuda düzenleme yapmalarını istiyorlar. Ne düzenlemesi yapacaksınız? Kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanını önlemek için yapacaksınız. Bu bir ihtiyaçtır. Türkiye’de o kurum tarafından bir uyarı yapılıyor” dedi ve ekledi:

“2019 Değerlendirme Raporu’nda ‘Türkiye eğer bu konuda iyileştirme yapmazsa gri listeye alınacaktır’ diyor. Gri listeye alınacak ülkeye yabancı sermaye gitmez. AKP hükümeti ya da Cumhurbaşkanı Hükümeti Sistemi ‘geç bile kaldık bu işi de yapmadık’ telaşında gri listeye alınacakları korkusuyla bu başlık altında bir düzenleme yapıyorlar.”

‘Kitle imha silahlarının finansmanını önleme işi, nüfuz sahibi kişilere karşı önlem alınmasıyla sağlanır’

Kazan, kitle imha silahlarının finansmanını önlemek için kanunun siyasi nüfuzlu kişileri denetlemek amaçlı olması gerektiğini ifade ederek “Oradaki amaç kara paranın aklanması yoluyla terörün yeni finansmanına karşı güvenceler yaratmak. Özellikle bize, 12 Nolu Tavsiye Kararıyla deniliyor ki: Siyasi nüfuz sahibi kişilere karşı önlem alacaksınız ve onların mal varlıklarındaki durumu izleme imkanı veren kurallar koyacaksınız. Terörizme karşı kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanını önleme işi asıl nüfuz sahibi kişilere karşı önlem alınmasıyla sağlanır. Kısaca, Rıza Sarraf gibi Zindaşti gibi olaylara karşı bir şeyler yapacaksınız. Kara para o tür örneklerle aklanır. Kitle imha silahlarının finansmanı yolunda imkan yaratır. Sarraf ve Zindaşti olayını hep beraber yaşadık” diye konuştu. 

‘Sezgin Baran Korkmaz’ın yurt dışına çıkma yasağı kaldırıldı, bunu yapan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı için soruşturma açtınız mı?’

Kazan, asıl yapılmasını gerekenin kara para aklamayı engellemeye yönelik düzenlemeler olduğunu söyleyerek “Üstelik kanunu çıkarırken yenileri yaşandı. Veysel Filiz yüz kilo eroinle yakalandı. Aracında özel bölme vardı. Siz buna ne yaptınız? Haberlere erişim yasağı koydunuz. Öyle anlaşılıyor ki Veysel Filiz önemli bir adam. Devlet nüfuzunu elinde bulunduranlarla ilişkileri olan bir insan ve hep korunmuş. En son bomba gibi bir şey yaşandı. Sezgin Baran Korkmaz’ın bu işlerin en önde gelen insanı olduğunu öğrendik. Amerika istiyor. Amerika’dan ne paralar kaçırılmış? Hangi yollarla kaçırılmış? Siz ne yaptınız? Amerika’nın tutumundan biraz paniğe kapılarak Kasım ayı başında mal varlığını dondurdunuz ve arkasından yurtdışına çıkma yasağı koydunuz. Amerika isteyince bunu vermek zorunda kalırız diye Kasım ayının ortasında, Sezgin Baran Korkmaz’ın hem mal varlığının dondurma hem yurt dışına çıkma yasağı kaldırıldı. O da yurtdışına kaçtı. Bunu yapan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı için siz bir soruşturma açtınız mı? Buna benzer olayları engellemeye yönelik düzenlemeler yapacaksınız. Birleşmiş Milletler, G20 ülkeleri Mali Eylem Görev Gücü böyle bir yasa istiyor sizden” dedi.

‘Yardım toplama yasalarıyla kim Türkiye’de ne kadar para toplayacak da kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanını sağlayacak?’

Kanunun içeriğinin uluslararası kurumların isteklerine dair bir madde bulundurmadığını söyleyen Kazan, ‘baskı rejiminin’ ağırlaşması için yasal imkan tanındığını “İçinde 12 Nolu Tavsiye Kararına uyan hiçbir düzenleme yok. Nüfuz sahibi kişilerin mal varlıklarındaki durumu izleyecek hiçbir düzenleme ve imkan yok. Bunu engellemek yerine o başlık altında yedi tane kanun değiştiriyorsunuz. Yardım toplama yasalarıyla kim Türkiye’de ne kadar para toplayacak da kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanını sağlayacak? Dernekler yasasında ne yapılacak da Sezgin Baran Korkmaz’ın imkanları içinde böyle bir finansman sağlanacak? Yedi yasada değişiklik yaparak siz, Cumhurbaşkanı tarafından makul sebepler varsa insanların mallarının dondurulmasına yol açacaksınız, onların o listeye alınmasına yol açacaksınız. Değerlendirme komisyonu dediğiniz kendi komisyonunuz makul neden var diye birer birer listeye insanları alırsa o insanları perişan edeceksiniz. Kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanı konusunda hiçbir güvence sağlamayacak, sadece Türkiye’de düşündükleri baskı rejiminin daha da ağırlaşması için yasal iktidara imkan tanımış olacağız” diye açıkladı.

‘İptal davasına bakacak bir Anayasa Mahkememiz kalmadı’

Kazan, bu kanuna karşı izlenebilecek yolları “Cumhuriyet Halk Partisi yani ana muhalefet partisi, Anayasa’nın verdiği yetkiye dayanarak bir iptal davası açacak ama Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin çok önem verdiği bir yasada öyle bir iptal davasına bakacak bir Anayasa Mahkememiz de kalmadı. O yüzden demokrasi mücadelesi sürdürülecektir, önümüzdeki görev budur” şeklinde anlattı.

Yorum yaz