Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kültür Sanat Büyük Ödülleri Töreni'nde açıklamalarda bulundu.
Mehmet Çebi, Necmeddin Okyay, Sadettin Ökten, İsmail Kara, İbrahim Tenekeci, Derviş Zaim ve Özdemir Erdoğan'ın ödülleriyle buluştuğu törende Erdoğan, sözlerine "Bir kitapta okumuştum. Resulullah Efendimiz ashabıyla birlikte kaza umresi yaparken, Abdullah bin Revaha şiir okumaya başlıyor. Hazreti Ömer de her zamanki celalli haliyle ona, 'Sen Hz. Peygamber'in huzurunda ve Allah'ın Harem'inde bu şiiri söyleyip duracak mısın?' diye çıkışıyor. Bunun üzerine Efendimiz diyor ki; ona mani olma ey Ömer. Varlığım kudret elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki, onun sözleri Kureyş müşriklerine ok yağdırmaktan daha tesirlidir. İbn-i Revaha, sen devam et" diye başladı.
'Lakin kader bize ülke hizmetini siyaset güzergahında biçti'
O gün bir sanatçı olmayı çok istediğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
- "Lakin kader bize ülke hizmetini siyaset güzergahında biçince ömrümüzü, Mevlana'nın anlattığı karıncalar misali sanatçılarımızı takip etmekle geçirdik. Hani küçük bir karınca kalemin kağıt üstüne bir şeyler çizdiğini görmüş de gidip öbür karıncalara, 'Bir kalem, kağıda şaşılacak şeyler çiziyor, sanat gösteriyor' demiş. Karıncanın biri buna itiraz ederek, 'O sanatı yapanın kalem olduğunu mu sanıyorsun? Hayır, o sanat kalemden değil, parmaklardandır' cevabını vermiş.
- Bir diğeri, 'İş ne parmaktan ne de kalemden geliyor, iş asıl koldan geliyor' diye mukabele etmiş. Konuşmalar böylece uzayıp gider ve karıncaların beyine kadar ulaşır. Karınca beyi bütün bilgeliğiyle hükmünü verir, 'Bu hüner kalemden, parmaktan, elden, koldan değil, şüphesiz sanatçıdandır, sanatçının gönlündendir, Allah'ın kudret hazinesinden onun gönlüne yansıyan ilhamdandır."
Bu coğrafyaya ait olduğu halde bugün dünya müzelerini dolduran, tarih yahut kimlik hırsızlığının işareti olan eserlere bakılmasını isteyen Erdoğan, "Sadece bu bile, 100. yılına yaklaşan Cumhuriyetimizin aslında ne kadar engin ve derin bir sanat mirasına, o mirasın yeniden üreterek dünyaya parmak ısırtacak eserler ortaya koyma potansiyeline sahip olduğunu göstermeye yeter" diye konuştu. Erdoğan'ın açıklamalarının devamında şunlar öne çıktı:
Sanat teorilerinin çöktüğü, sanat hırsızlıklarının yüzlere vurulduğu bir çağda yaşıyoruz. İşte bu çağda ülkemiz geleceğin sanat mevhumlarının payandalarını da temellendirecektir. Biz o sanatçıyı bekliyoruz. Beklediğimiz o sanatçı önce kendisi olacaktır. Davasını sanatıyla ifade edecektir. Vaktini ve enerjisini dünyanın iyiliği adına ürettiği eserlerle gösterecektir. Beklediğimiz o sanatçı slogan atarak kendini göstermeye çalışmayacak, başarılarıyla dünyanın en muhteşem salonlarında ayakta alkışlanacaktır.
'Bu sanatçıyı benim kadar aziz milletimin de beklediğine inanıyorum'
Beklediğimiz o sanatçı ait olduğu milleti hor görüp sürekli şikayet etmek yerine kendi sanatını sürdürecektir. Beklediğimiz o sanatçı muhalefetini sosyal medya hesabından savurduğu siyasi polemiklerle değil kanatlanıp uçurduğu sanatıyla gösterecektir.
Bu sanatçıyı benim kadar aziz milletimin de beklediğine inanıyorum. Bu sanatçı belki evimizin çocuğudur, belki bir komşumuzdur, belki bu salondadır. Her neredeyseniz gönül eri sanatçılar, bu millet estetik manada küllerinden dirilmek, yitik hazinesine yeniden kavuşmak için sizi bekliyor. Gelin ve geç kalmışlığımızı medeniyete yöneltin. Gelin Türkiye'nin gücüne birlikte güç katalım.
Her yıl bu anlayışla ödül verilecek isimleri belirliyoruz. Eğer bu topraklarda doğu-batı sentezi mümkünse bunu kişiliğinde gerçekleştirebilen insanlardan biri Saadettin Ökten'dir. Derslerinde olsun, dost meclislerinde olsun onun dilinden bizim şiirimizi dinleyenler medeniyetimizin inceliklerini daha yakından tanıma fırsatı bulmuştur.
Özdemir Erdoğan ilhamını kendi birikimimizden alarak yarım asrı aşkın zamandır müzik icra eden bir müzisyendir. Toplumun bütün kesimlerine aynı heyecanı aktarmaya çalışmıştır.
İsmail Kara, İslami ilimlerde özgün çalışmalarıyla adından söz ettiren bir hocamızdır.
Derviş Zaim, Türk sinemasının milli bir kimlikle varlığını sürdürebilmesi için büyük mücadeleler veren bir sanatçımızdır.
İbrahim Tenekeci, dilinde ve üslubunda her zaman sadeliği hissettiğimiz kardeşimize edebiyat ödülünü takdim edeceğiz.
Eskiden bir çok ilimde ihtisas sahibi olanlara hezarfen derlerdi. Necmettin Okyay 20. asrın hezarfenlerindendir. Hocamız ebruda kendi geliştirdiği yöntemle Necmettin Ebrusu denilen bir yöntemin sahibidir."