Adalet Bakanı Gül, Ceza İşleri Genel Müdürlüğünce Ankara'da düzenlenen 'Ceza Hukukunda Alternatif Çözüm Yolları Sempozyumu'nda konuştu.
Bakan Gül, hukuk devletinin demokrasiyi, insan onurunu, insan hak ve özgürlüklerini, yasa önünde eşitliği teminat altına alan, tüm kurumsal işleyişinde, iş ve işlemlerinde kendisini hukukla bağlı sayan devlet olduğunu söyledi.
Hukuk devletinin temel şartının, 83 milyon vatandaşın kendisini 'emin ve güvende' hissetmesini sağlamak olması gerektiğini vurgulayan Gül, "Hukuk devleti niteliğinin ayrılmaz parçası yargısının 'bağımsız ve tarafsız' olmasıdır. Bu nedenle hukuk devleti niteliğinin, hukukun üstünlüğünün daha da geliştirilmesi reform anlayışımızın temelinde yer almaktadır. Hukukun üstünlüğü kavramının ete kemiğe bürünmesi bağımsız ve tarafsız, iyi işleyen, insan hayatını kolaylaştırıcı, erişilebilir ve güçlü bir yargı teşkilatıyla olur" diye konuştu.
'Yargı konjonktüre bakmaz, yargı hatıra bakmaz'
Hangi reform, hangi yeni düzenleme yapılırsa yapılsın, asıl olanın uygulama olduğunu ifade eden Gül, şöyle devam etti:
"Bir dosyada verilen kararla ilgili ister kazanan, ister kaybeden 'kim olsa aynı kararı verirdi' dedirtebiliyorsak işte orada hakikat ortaya çıkmıştır ve adalet tecelli etmiştir. İşçisi, iş vereni, öğrencisi, memuru, çiftçisi, esnafıyla toplumun yargıdan da beklediği işte budur. Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun, bizim yargıçlardan, yargı mensuplarından beklediğimiz budur. 'Şu ne der bu ne der, adliyeye gelen insan şöyle telkinde bulundu, şu nasıl bakar, nasıl değerlendirir, bu konjonktüre uygun mu' Arkadaş, yargı konjonktüre bakmaz, yargı hatıra bakmaz, yargı birilerinin dediğine bakmaz. Yargı dosyaya, vicdanına, hukuka Anayasa'ya bakar. Bizim beklentimiz budur. O yüzden adalet yerini bulsun ne olursa olsun yargı mensuplarının yanında HSK vardır, bu millet vardır. Hiç kimsenin tavsiyesine, talimatına, telkinine bakarak değil, dosyaya bakarak vicdanınıza göre karar verin ve 83 milyon huzur içerisinde geleceğe daha güvenle baksın. Bu konuda bütün hakim ve savcıların, adalet sisteminin yanında güçlü şekilde durmaya devam edeceğiz."
'Yatırımlar, öngörülebilir, sonuçları kestirilebilir bir hukuk pratiğiyle yakından ilgilidir'
Bakan Gül, demokratikleşme ve erişilebilir adalet sistemini insan onurunun yüceltilmesinin bir gereği, ekonomik kalkınmanın ve sosyal gelişmenin olmazsa olmazı olarak gördüklerini anlattı.
Üreten, insana iş ve istihdam oluşturan bir ekonominin vazgeçilmez unsurunun hukuki öngörülebilirlik olduğunu dile getiren Gül, "İster yerli ister yabancı yatırımcı olsun, uzun vadeli yatırımlar, öngörülebilir, sonuçları kestirilebilir bir hukuk pratiği ile yakından ilgilidir" değerlendirmesinde bulundu.
Hukukun öngörülebilirliği ile ekonominin öngörülebilirliğinin doğru orantılı olduğunun altını çizen Gül, "Anayasa Mahkemesi bir karar verip, 'Mahkeme buna uyar mı uymaz mı' gibi bir öngörülebilirliğin olmadığı bir yerde yatırımda hukuk öngörülebilirliğinden bahsetmek mümkün değil. Dolayısıyla hukukun öngörülebilir olması hukuk devletinin yerine gelmesi anlamında hayati derecededir" ifadelerini kullandı.