Azerbaycan ile Ermenistan arasında Güney Kafkasya'yı bir aydan fazla süredir kana bulayan savaş, Rusya Federasyonu'nun ağırlığını koymasıyla sona erdi. Azerbaycan ile Ermenistan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile birlikte ateşkes anlaşmasına imza koydu. Paşinyan anlaşmanın 'acı verici bir mağlubiyet' olduğunu teslim ederken, Sovyetler Birliği'nin çöküşü sürecinde yitirdiği toprakların yüzde 70'ten fazlasına yeniden kavuşan Azerbaycan ve lideri Aliyev 'zafer sarhoşluğu' içinde.
Anlaşma ile çatışmalar dondurulurken, Bakü'ye iade edilecek bölgeler dışında Dağlık Karabağ'ın statüsü için yeni süreç başlatılacak. Ermenistan ile Karabağ'ı bağlayan Laçin koridoru ile Türkiye sınırındaki Nahcivan Özerk Cumhuriyeti ile Azerbaycan'ı bağlayan koridorlar dahil olmak üzere bölgeye Rusya Federasyonu Barış Güçleri konuşlandırılmasına derhal başlandı. Anlaşma metninde yer almamasına karşın Türkiye'nin de ihtilaflı bölgeleri gözleyecek barış gücünde yer alacağı iddiaları da ortaya atılmış durumda.
Gelişmeleri Güney Kafkasya üzerine çalışmalarıyla tanınan Marmara Üniversitesi'nden Doç. Behlül Özkan ile konuştuk.
‘Net olarak sahada ve masada kazanan taraf Azerbaycan’
Doç. Behlül Özkan'a göre, savaşın patlamasının ardından altı haftalık süreçte Kafkasya'da inanılmaz bir dönüşüm yaşandığına dikkat çekti. Azerbaycan'ın topraklarının bölümünü ve Dağlık Karabağ bölgesinin de bir kısmını egemenliği altına aldığına işaret eden Özkan, kazananın net olarak Bakü olduğunun görüldüğünü, Erivan'ın ise kaybeden taraf olduğunu vurguladı:
“Bu çatışmalar başlamadan 6 hafta önce Karabağ’da Azerbaycan topraklarının önemli bir kısmını kontrol altına alacak, geri alacak. Rusya, Karabağ’a barış gücü yerleştirecek. Nahçıvan ile Azerbaycan arasında bir yol açılacak ve bu yolun kontrolü Rusya’nın denetiminde olacak desek herhalde yayını kapatıp deli muamelesi yapardınız, ben veya başka biri bunu söylese... İnanılmaz bir dönüşüm yaşandı Kafkasya’da 6 haftada. Kimsenin beklemediği, öngörmediği bir dönüşüm. Hatta böyle bir tabloyu tam tersine çevirecek bir dönüşümü Bakü bile öngörmüyordu. 6 hafta içinde yaklaşık 11 bin metrekarelik Azerbaycan’ın egemenliğinde olması gereken toprağın 7500 karesini bu anlaşmayla birlikte Azerbaycan geri alıyor. Dağlık Karabağ bölgesinin bir kısmını da kontrol altına alacak, özellikle güney bölgesini. Kuzeyinde bir bölge Ermenilerin kontrolünde kalıyor. Ancak bu bölgenin sınırlarını da Rus barış gücü koruyacak. Çok önemli bir değişim. Bu 6 haftalık askeri başarının ardından net olarak kazanan taraf sahada ve masada Azerbaycan olarak görünüyor. Başka kazanan ve zafer olarak nitelendirmek mümkün bunu. Net kaybeden ise Ermenistan. 30 yıldır maksimalist taleplerle masaya oturuyordu, burada da net kaybeden taraf Ermenistan."
'Kazanımları olan en önemli ülke bölgede dengeleri gözeten Rusya'
Özkan, bu krizde en önemli kazanımları ise Rusya'nın elde ettiği görüşünde. İmzalanan ateşkes anlaşmasında Türk barış gücünün geçmediğini anımsatan Özkan, Moskova'nın sadece Ermenistan'la değil Aliyev yönetimiyle iyi ilişkilerine atıf yaptı. Rusya'nın bölgede iki ülke arasında dengeleri gözettiğini vurgulayan Özkan, Türkiye'nin ise bu tür ilişkisi bulunmadığını anımsattı:
"Kazanımları olan en önemli ülke Rusya. Tarafların imzaladığı anlaşma metninde Türk askerlerinin veya Türkiye’den bir birliğin oradaki barış gücünde mevcudiyeti yok, olmayacak. Anlaşma metninde geçmiyor bu ifade. Gerçekçi de pek değil bunun olması. Rusya’nın Ermenistan ile çok yakın ilişkileri var, askeri üsleri var. Aynı zamanda Azerbaycan ile de yakın ilişkileri var. Türkiye’de bu konu biraz göz ardı ediliyor. Paşinyan 2018’de iktidara geldi. Putin ve Rusya’daki iktidarın Aliyev yönetimiyle mi Paşinyan yönetimiyle mi iyi ilişkileri var diye sorsanız, ben yanıtımı Aliyev yönetiminden yana veririm. Her ne kadar Ermenistan ile kurumsal olarak yakın ilişkileri olsa da Rusya genel olarak Kafkaslarda bu iki ülke arasında gözetebildiği ölçüde dengeyi gözetmeye çalışır. Ama Türkiye’nin böyle bir ilişkisi yok Ermenistan ile. Diplomatik bir ilişki yok arada. Diplomatik bir ilişkiniz olmadığı ülkenin askeri birliğinizde olmasına onay vermesi çok mümkün değil."
'Nahçıvan koridoru Ankara'nın da kazanımı, Rusya benimle birlikte hareket edersen ikimiz de kazanırız mesajı veriyor
Rusya Federasyonu'nun çevresindeki renkli devrimlerden duyduğu rahatsızlığa dikkat çeken Özkan, Güney Kafkasya'da 'barış gücü' altında bile olsa Batı'nın askeri mevcudiyetinin kabul edilmez göründüğünü vurguladı. Moskova'nın 1994 statükosuna göre de önemli kazanımlar elde ettiğini belirten Özkan, anlaşma uyarınca Nahçıvan'ın Azerbaycan'a kendi gözetiminde bağlanacak olmasını anımsattı. Özkan'a göre, Nahçıvan'dan açılacak koridor aynı zamanda Türkiye'nin de kazanımı ve Rusya, Ankara'ya bölgesel güç olarak 'kendisiyle hareket etmesi' mesajı veriyor:
"Karabağ sorunu 1994’te imzalanan ateşkes sonucunda oradaki Ermenistan ve Azerbaycan ordusu arasında üçüncü bir güç bulunmadı. Çatışmaların öncesinde Amerika, Fransa, İskandinavya’dan barış gücü getirilmesi gibi teklifler geldi. Bu Rusya’nın hiç sıcak bakacağı gibi bir gelişme değil. Ukrayna, Belarus’ta birtakım kadife devrimlere Rusya son derece karşı çıkıyor, kendisine tehdit olarak görüyor. Güney Kafkasya’da da benzer şekilde burada Batının askeri mevcudiyeti ‘barış gücü’ altında bile olsa, karşı çıkarak burada yeni bir statükoyu Rusya kendi isminin dizayn etti. 94 statükosuna göre de önemli kazanımlar elde etti. Rusya’nın gözden kaçırılan bir kazanımı da Nahcivan ile Azerbaycan arasındaki bölgenin Rusya’nın sınır birliklerinin kontrolünde bir yolla bağlanması. Nahcivan ile Azerbaycan arasında insan, mal, araç geçişinin de serbest bırakılması, bu doğrudan Türkiye’nin de bir kazanımı. Ama Rusya’nın denetiminde bir Türkiye kazanımı. Rusya bir anlamda bölgesel güç olarak Türkiye’de şu mesajı veriyor. ‘Burada benimle birlikte hareket edersen, ikimiz de kazanırız’ gibi bir mesaj veriyor. Bu da Rus-Türk ilişkileri açısından önemli bir gelişme olarak bakabiliriz. Genel olarak 90’lardan beri Kafkasya’da bir Rus-Türk rekabeti olduğu üzerinden analizler yapılır. Şimdi burada bir karşı karşıya gelme durumu değil, bu ülkelerin farklı bakış açıları ve çıkar algıları var, ama Rusya burada ortak kazanımların altını çizen bir metin ortaya çıkartmış gibi görünüyor.”
'Anlaşma Türkiye'nin Erivan'la ilişki kurmasının önündeki engeli de kaldırıyor'
Özkan, Karabağ değil ama Azerbaycan özelinde TSK'nın geliştirdiği yakın ilişkinin ve kullanılan SİHA'ların gelişmelerde rol oynamasının da Türkiye'nin kazanımı olduğu görüşünde. Özkan, bu anlaşmanın Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkilerin normalleşmesinin yolunu da açtığını düşünüyor. Azerbaycan'ın işgal altındaki rayonlarının geri verileceğine işaret eden Özkan, Türkiye'nin Erivan'la diplomatik ilişki kurmasının önündeki engelin de kaldırdığını da vurguladı. Özkan'a göre, yine İsrail, Bakü'ye teknolojik silah desteğiyle bölgede İran'a karşı kazanım elde etmiş durumda:
“Karabağ özelinde değil ama Azerbaycan özelinde özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 90’lı yıllara dayanan Azerbaycan ordusuyla geliştirdiği yakın ilişki neticesinde Türkiye’nin en önemli müttefiki Azerbaycan’ın kendi toprakları üzerinde egemenliğini büyük ölçüde kurması Türkiye’nin kazanımıdır. Kaldı ki Nahcivan ile Azerbaycan arasındaki yolun Türkiye’nin de kullanacağı şekilde açılması bir diğer kazanımıdır. Son 6 haftalık çatışmalarda Türkiye’nin TB 2 SİHA’ları çok önemli rol oynadı. Bu da önemli bir kazanım. Dahası belki de bu anlaşma Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesine yol açacak. Çünkü Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkiler Kelbecer ve diğer rayonların Ermenistan tarafından işgal edilmesi sonucunda bitmişti. Şimdi bu rayonlar Azerbaycan’a geri veriliyor. Dolayısıyla Türkiye’nin bir diplomatik ilişki kurmasının önündeki engel de kalkıyor. İsrail’in de Ortadoğu dışında önemli bir kazanım, etkinlik alanı oluşturduğu ve Azerbaycan’a sadece SİHA’lar değil top ve diğer teknolojik askeri silahlar sağladığını görüyoruz. Belki batının yakın müttefiki olan İsrail’in de Azerbaycan üzerinden bölgede önemli bir kazanım gerçekleştirdiğini söylemek mümkün, İran’a karşı özellikle."
'Türkiye'deki bazı çevrelerin maksimalist bakış açıları gerçekçi değil'
Diğer yandan Özkan, ateşkes anlaşmasının Türkiye'deki milliyetçi çevrelerin hedefine alınmasını anlamanın mümkün olmadığı kanaatinde. 'Karabağ'ın neden tamamı alınmadı' yahut 'Rus askerinin barış gücü olarak gitmesi neden kabul edildi' gibi yaklaşımların maksimalist bakış açısının göstergesi olduğu görüşündeki Özkan, bütün bunların gerçekçi olmadığını vurguladı. Özkan, Azerbaycan ve yönetiminin de Rusya ile derin ilişkilerini anımsattı:
"Son 6 haftalık çatışma sürecinde iddialar havalarda uçuştu. Birtakım spekülatif haberler basına yansıdır. Ancak Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler özellikle kurumsal çerçeveye oturmuş durumda. Bunu 90’larda bütün Türk dünyasının birleşmesi noktasından çıktı ilişkiler. İki devlet bir millet sloganı aslında iki ayrı devletin de bağımsız çıkarları neticesinde bir araya gelmelerini gösteriyor. Dün yapılan ateşkes anlaşması çarpıcı bir şekilde Azerbaycan’da büyük bir sevinç ve zaferle, kutlamalarla karşılanırken Türkiye’de belli çevreler özellikle milliyetçi ve emekli müstafi amiraller ve askerler nezdinde ciddi eleştirilere tabi tutuldu. Bunları anlamak mümkün değil. Bunlar çok maksimalist bakış açısı. Karabağ’ın niye tamamını almadı, niye Rus askerinin oraya barış gücü adı altında girmesini kabul etti Azerbaycan?’ gibi böyle maksimalist tavır takınan ve önemli kazanımları görmeyen birtakım eleştiriler geliyor. Bunları gerçekçi bulmuyorum. Azerbaycan’ın sahada önemli bir kazanımı var. Eğer masada siz bunu kayda geçiremiyorsanız bu çok anlam ifade etmiyor. 30 yıl önce çok büyük bir zafer kazandı Ermenistan. Ancak bağnaz ve maksimalist bir tutum takındığı için 30 yıl sonra çok büyük bir felaket senaryosuyla karşı karşıya. Tüm kazanımlarını hemen hemen kaybetti. Aliyev’in babası Haydar Aliyev, Politbüro üyesi olmuş, Sovyetler Birliği’nde bu politikayı öğrenmiş bir siyasetçi. Ülkesinin çıkarlarını koruyarak maksimalist tavır takınmamasını çok olumlu görüyorum Azerbaycan’ın kendi çıkarları için. Sonuçta Rusya da bölgede çok etkili bir güç. Açıkçası böyle bir askeri operasyonun da Rusya’nın onay alınmadan en azından sarı ışık olmadan yapılabileceği kanısında olmadığımı defaatle vurguladım. Rusya bir anlamda aslında böyle bir operasyonu Azerbaycan’ın önünü açarak sarı ışık yakarak Ermenistan ile de kendi çıkarlarını tehdit eden başta Paşinyan olmak üzere birtakım çevrelere bir ayar verdiğini düşünüyorum son gelişmelerle.”
‘Türkiye, Karabağ krizinden ders çıkartmalı’
Rusya’nın realist dış politika izlediğini belirten Özkan, Moskova'nın Karabağ meselesinde Ermenistan’a karşı aldığı tutumu göz önünde bulundurmak gerektiğini belirtti. Türkiye’nin Suriye’deki konumuna işaret eden Özkan, Ankara’nın Moskova’nın bölgedeki sinir uçlarına dikkat eden yeni bir dış politika çizgisi izlemesi gerektiği değerlendirmesinde bulundu:
“Rus dış politikası özellikle Putin döneminde statükonun korunması ve değişiminin tarafların onayı alınmadan tek yanlı yapılmasına karşı çıkan bir dış politikası var. Libya ve Suriye’de bunu gördük. Kafkasya’da da aslında mevcut statüko yani Ermenistan’ın maksimalist statükosunu Rusya hiçbir zaman kabul etmedi. 94’ten beri ısrarla Ermenistan’da Rus askeri üsleri var ama sürekli Putin yönetimi bu askeri üslerin Karabağ ile ilgisi olmadığını, Ermenistan topraklarını kapsadığını ve Karabağ’ın Azerbaycan egemenliğinde olduğunu defaatle vurguladı. Sanmıyorum ki Rusya’nın Ermenistan, Azerbaycan ve Türkiye arasında tarihten kaynaklanan husumetleri çözmek gibi amacı da hedefi de yok. O sadece var olan çatışmaların durup bölgede sürdürülebilir tekrar statükonun kurulmasını istiyor. Son derece pragmatik ve realist bir dış politikası var Rusya’nın. Ermenistan ekonomisinde Rusya’nın ciddi ağırlığı var, askeri güçleri var. Ancak ülkede batıyla Rusya’nın çıkarları aleyhinde ilişki kurulmasını destekleyen başında da Paşinyan’ın olduğu bir grup var. Bu birbiriyle uyum sağlamayan bir şey. Hem Rus askerini istiyorsunuz hem batıyla çok yakın ilişkiler kurmak istiyorsunuz. Bu da bize Suriye bağlamında şunu gösteriyor. Belki Türkiye buradan bir ders çıkartabilir. Paşinyan yönetimi nasıl Rusya’nın sinir uçlarına bastıysa batıyla olan ilişkilerinde Karabağ ve kendi güvenlik sorununu gözetmeden… Türkiye de buradan kendisine şöyle bir ders çıkartabilir. Suriye’de cihatçılar ve farklı gruplar üzerinden Rusya’nın çok önem verdiği sinir uçlarıyla oynarsa Türkiye benzer sonuçlarla karşılaşma ihtimali var Suriye tarafından. Bakmayın Türkiye ile Rusya arasında ilişkiler liderler bazında sürdürülebilir iyi bir seviyede gitse de arada ciddi sorunlar var. Rusya tarafı bunları sürekli olarak da ifade ediyor. Suriye özelinde olmak üzere. Türkiye’nin Suriye’de maksimalist bir tavır almaktan çok Rusya’nın sinir uçlarını gözeterek Türkiye’nin de orada PYD/PKK özelinde çekinceleri var. bunları Rusya anladığını söylüyor ve anlıyor. Ancak Rusya’nın da çekincelerini dikkate alarak orta yolu bulan bir dış politika yürütmesi Ermenistan’dan Dağlık Karabağ konusundan çıkartılacak en önemli ders olarak görüyorum. Rusya askeri üssü bulunmasını Ermenistan’ı her maksimalist talebinde koruyacağı anlamına getirmedi ve bunu gördü. Türkiye’nin de S-400, enerji ve birtakım ticari ilişkileri olması Rusya’nın Türkiye’nin her talebine evet diyeceği, yeşil ışık yakacağı, görmezden geleceği anlamına gelmiyor. Suriye özelinde Rusya’nın çok önem verdiği noktalar var Suriye’nin toprak bütünlüğü gibi. Orada birtakım radikal ve Rusya’nın terör örgütleri olarak nitelendirdiği unsurlar gibi Türkiye’nin bunu önümüzdeki dönemde bunu gözeterek bir dış politika yürütmesi hem Ankara’nın çıkarları için iyi olacaktır hem de bölgeye bakışında birtakım sorunlar yaşamasının önüne geçecektir.”