SEYİR HALİ

Prof. Dr. Güler: Vaka sayılarını gizlemenin pratik bir yararı yoktu

Halk Sağlığı Uzmanı Prof.Dr. Çağatay Güler, koronavirüsün toplum üzerinde etkilerini ve geçen yedi aylık süreçte mücadelenin hangi noktada olduğunu RS FM’de yayınlanan ‘Ali Çağatay’la Seyir Hali’ programında değerlendirdi.
Sitede oku

Türkiye’de yeni koronavirüs salgınında vaka sayısı günde 2 bin 209 hastaya çıktı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın bir süre önce yaptığı “Her vaka, hasta değildir” açıklaması toplumda bakanlık verileri ve mücadele yöntemleri hakkında tartışmalara neden olmuştu. Koronavirüsün toplum üzerinde etkilerini ve geçen yedi aylık süreçte mücadele amacıyla yapılanları Halk Sağlığı Uzmanı Prof.Dr. Çağatay Güler, Ali Çağatay’la Seyir Hali programında anlattı. Prof. Dr. Güler’e göre yapılan açıklamalar önce güven duygusu sağlamış olsa da zamanla bu güven kaybolmuş durumda. 

‘Halkımıza yalancı bir güven duygusu verildi’

Bilim Kurulu’nun daha köklü bir varlığı olmaması ve kriz üzeri kurulmasından dolayı etkin olamadığını belirten Güler, bu düşüncelerini şöyle aktardı:

“Diğer ülkelerde teknik konuları yönlendiren bir kurul vardır; biz de yok. Alelacele bir kurul kuruyoruz. Nitelikli arkadaşlarımız orada çalışıyorlar. Halk sağlığının bütün alanlarında uygulamalara o kurul karar veriyormuş gibi bir görünüm verildi. Sonuçta öyle olmadı. Bu konuyla ilgili örgütlü bir kuruluş söz konusu olsaydı, çok daha teknik çalışma olanağı olurdu. Halkımıza yalancı bir güven duygusu verildi. Toplum bu güven duygusuna ihtiyaç duyduğu için kolay inanır. Bunun altının boş olduğunu anladığı anda hiçbir şeye inanmaz. Kendi kendimizi etkisizleştirme süreci haline dönüştü. Bir türlü ilgili kişilerle, bu konuda söz sahibi olanlarla diyalog kurmak istenmedi. Bunun bir zararı yoktu, insanları dinleyerek de gerekli şeyler yapılabilirdi.”

‘Birinci dalga ya da üçüncü dalga olması önemli değil, şu anda bir salgın süreci var’

Toplumun fazla terimlerle meşgul edildiğini Güler “Tehlikeli bir yola girdik. Teknik terimler havada uçuşmaya başladı: pik, tepe noktası, ikinci dalga, üçüncü dalga. Marmara depreminde, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) adına çevre sağlığı hizmetlerini yürütüyordum o zaman da ‘bu hakiki deprem mi, artçı deprem mi?’ tartışması vardı. Önemli olan ne depremi olduğu değil, evi yıkan sarsıntıdır. Birinci dalga ya da üçüncü dalga olması önemli değil, şu anda bir salgın süreci var. Salgın arttı, bizim o ‘yendik, başardık’ süreci olmadı” sözleriyle ifade etti.

‘Gözü kapalı sokağa çıkma yasağını kaldırıverdik’

Sokağa çıkma yasağının kaldırılması hakkında Güler “Bir gerçeği itiraf etmemiz lazım, olayı bilim yönlendirmiyor. Para ve ekonomi yönlendiriyor. Bütün dünyada bu öncü ama bizde daha hakim bir duruma geldi. Bazı çarkların dönmesi için insanların işe gitmesi gerekiyor diye gözü kapalı sokağa çıkma yasağını kaldırıverdik, kötü kaldırdık” dedi.

‘Bir türlü maske takma davranışı, el yıkama davranışını değiştirebilmiş değiliz’

Uyarılarda sürekli tekrarın umursamamaya, siyasetçi uyarılarının taraflı davranışa yol açtığını Güler, şöyle açıkladı:

“Bir anda insanların yeme davranışlarını 3-4 aylık bir kampanyayla değiştirebiliyoruz. Bir türlü maske takma davranışı, el yıkama davranışını değiştirebilmiş değiliz. Niye insanlar bunu böyle yapıyor diye bilen bir kişiyle iletişime de girmedik. Kondom yorgunluğu dediğimiz bir durum var. İnsanlar bir süreden sonra AIDS ile ilgili bütün kampanyaya rağmen, kondomla ilgili uyarılara uymaz olmuşlar. Sözleri çok tekrarlamak bir duyarsızlaşmaya yol açıyor. Siyasetçilerin sağlık eğitimine girmesini hem istiyoruz hem istemiyoruz. Eğer tüm siyasetçiler el ele tutuşur da maske takın derse olur ama tek taraflı söylenince siyasetteki davranışlar buraya da yansıyor.”

Güler, toplumda kişilerin sorumluluğu kendinde aramadığına ise “Üçüncü şahıs etkisi diye bir etki vardır. Uygulama hep başkalarına söyleniyormuş gibi algılarlar. Sağlıkta bu önemli bir konudur gençlerde çok görülür. Bu duygu bizde çok hakim oldu. İnsanlar kendi yaptıkları yerine hep başkasının yapmadıkları üzerine yoğunlaştı. Gerçi birçok konuda öyle yapıyoruz” şeklinde dikkat çekti.

‘Çözümde problem çıkmaya başladığı an kavram kargaşası yaratılıyor’

Sağlık Bakanı’nın hasta ve vaka kavramları hakkında açıklamasını Güler  ”Belli bir vakada sayıları gizlemenin pratik bir yararı yoktu. Bilimsel makalelerde editörler genellikle uyarır: Eğer hastaların özellikleriyle ilgili bir tablo veriyorsanız ‘hastalarda’ diye başlayın, sayısal değerlendirme veriyorsanız ‘vaka’ diye başlayın. Bu bilimsel yayınlarda kullanılmış bir yaklaşım, vatandaşa yansıtmaya ne gerek vardı? Taşıyıcı belirtileri göstermez. Onları biz bulup başkalarına bulaştırmasın diye tedavi ederiz. Hastalık belirtisi göstermeden taşıyan daha çok bulaştırır. Asıl sorunun burada olduğunu biz suçlama olarak söylemiyoruz. Onlarla ilgili değerlendirme yapılması gerektiğini söylüyoruz ama siz uygulamada onlara yeri geliyor test bile yapmıyorsunuz. Sebebi, çözümde problem çıkmaya başladığı an kavram kargaşası yaratılıyor. Sonuçta bu kişiler taşıyorlar ve çevreye bulaştırma riski var. Kural koyuyorsa devlet, herkese geçerli olmalıdır. Birilerine geçerli birilerine geçersiz sayılıyorsa toplumda güvensizlik duygusu yaratır ve kendilerine yasak değil mantığı oturur” diye yorumladı.

‘Halk sağlığı mevzuatının bütünlüğünün parçalanması tehlikeli sonuçlara yol açabilir’

Kanunda halk sağlığı hakkında yapılan değişikliklerin ülkeye zarar vereceğini düşünen Güler, şunları söyledi:

“Devlet kurulmuş. Düşmanı kovmuşuz, ikinci düşmana karşı savaşı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile ilan etmişiz. Biz torba yasa mantığı ile delik deşik ettik ama dayanakları budur. Geçenlerde Bakanlık illere bu kararları Hıfzıssıhha kararları haline getirin diye yazı yazmış. Hıfzıssıhha Kurulunun amacı, herhangi bir salgını önlemek için özel bir kanun veya mevzuat yoksa anayasaya aykırı olmamak şartıyla İl Hıfzıssıhha Kurulu bir karar alır; aksi söylenene kadar o il için kanun hükmündedir. Üst makamın gönderdiğini İl Hıfzıssıhha kararı yapmazsınız. Varoluşumuzu sağlayanları bu kadar haksız suçlama hiçbir ilkeye uymaz, kanuna da uymaz. Kanunların ve halk sağlığı mevzuatının bütünlüğünün parçalanması ülkeye çok zarar verdi, bundan sonra da daha tehlikeli sonuçlara yol açabilir.”

Yorum yaz