KOVID-19 krizinin ardından dünya ekonomisinde girilen zorlu dönemin küresel tedarik zincirlerine etkisinin ele alındığı etkinlikte, Türkiye’nin rekabet ve üretim gücünü artırması için ortaya çıkan yeni fırsatlar masaya yatırıldı.
Kaslowski, gerçekleştirdiği açılış konuşmasında, “Salgın sonrası dünyada artık sadece fiyatlar ile değil ülkelerin hukuk sistemleri ve değerler üzerinden yatırım ve işbirliği tercihlerinin yapılacağı bir dönem başlıyor.” dedi ve şunları ekledi:
“İçinde bulunduğumuz zorlu dönemde hızla toparlanmaya çalışılmalı, sağlam bir yatırım ortamını eşzamanlı olarak kurmalı ve cazibe merkezi olmak için gerekli ekonomiyi yapısal temelleri ile sağlamalıyız. Bu temellerin başında hiç kuşkusuz ekonomik istikrar geliyor. Kur, faiz, enflasyon döngüsünde yaşanan belirsizlikler ekonomik istikrarı ve reel sektörü çok ciddi ölçüde olumsuz etkiliyor. Bu belirsizlikleri aşmanın en iyi yolu; para politikasının açık ve net olması, hedeflerin ve araçlarının iletişiminin doğru şekilde yapılmasıdır. Ekonomide dengelemeyi sağlamak için bir normalleşme süreci başlatılmış ve son iki ayda bu yönde adımlar atılmıştır. Bu politikaların devamı ülkemize aitlik algısını iyileştirmek için son derece önemli. Bir ülkede ekonomi politikaları ne kadar karmaşık ve anlaşılması güç ise ülkeye olan yatırımcı ilgisi de o kadar zayıflıyor.”
Kaslowski, ayrıca, “Uluslararası düzenlemelerden, evrensel hukuk ilkelerinden ayrışılmamalı, hukuk devleti olmak güvenilir bir yatırım merkezi olmanın başlıca şartıdır” ifadelerini kullandı.
‘Bir Kuşak Bir Yol Projesi göz ardı edilemez’
Bakan Pekcan ise küresel değer zincirlerinin dönüşüm sürecinde Türkiye'nin avantajlarına da dikkati çekerek, ülkenin elinin güçlü olduğu söyledi. Dünya genelinde yapılan birçok çalışma ve anketin Türkiye'nin "yeni normal" olarak adlandırılan dönemde alternatif tedarikçi adayı ülkelerden biri olma potansiyeline sahip bulunduğunu gösterdiğini vurgulayan Pekcan, alternatif arayışları çerçevesinde Türkiye'nin, potansiyel olarak, daha avantajlı konuma geçebilecek ülkelerin başında geldiğini ifade etti.
Çin'in Bir Kuşak Bir Yol Projesi kapsamında özellikle lojistik konusunda attığı adımları da göz ardı etmemek gerektiğini ifade eden Pekcan, bu konuda hızla adımlar atacaklarını kaydetti. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile koordinasyon halinde sadece kara yolu kotalarına bağlı kalarak değil, hem demir yolu hem de Ro-Ro taşımacılığının ön plana çıkması ve ticaret ortaklıklarının yoğun olduğu ülkelerde Türkiye lojistik merkezlerinin kurulması yönünde çalışmalarının devam ettiğini belirtti.
Pekcan, Türkiye'nin bu avantajın üstüne yeni yatırımlar ve yeni ticari ortaklıkları içeren bir fırsat dalgası yaşayabilme potansiyelinin mevcut olduğunu belirterek, "Türkiye’nin bu fırsat dalgasını içselleştirebilecek kapasitesi var" diye konuştu.
Etkinlik, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü Mühendislik Sistemleri Profesörü David Simchi-Levi’nin sunumu ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Kemal Ebiçlioğlu yönetimindeki oturum ile devam etti.