Greenpeace'in hazırladığı raporda, 2011'de deprem ve tsunamide hasar gören Fukuşima Daiichi Nükleer Santrali'nde tutulan ve radyoaktif olma özelliğini koruyan büyük miktarda suyun denize dökülmesi halinde, insan DNA'sına verebileceği zarara değinildi.
Japonya hükümetinin, kirli suyu Pasifik Okyanusu'na tahliye etmeyi planladığının kaydedildiği raporda, strontium-90, karbon-14 ve diğer tehlikeli radyonüklidleri içeren kirli suyun denize boşaltılmasının yerel ve çok daha uzak yerlerdeki topluluklar ve çevre için ciddi, uzun vadeli sonuçları olacağı vurgulandı.
Raporda, bu kirli suyun okyanusa salınması halinde '5 bin 730 yıllık yarılanma ömrü olan' karbon-14’ün tamamen çevreye bulaşacağı kaydedildi.
Japon hükümetinin ve söz konusu santralin işletmecisi Tokyo Elektrik Enerjisi Şirketi'nin (TEPCO), suyu depolama kapasitesinin 2022'den itibaren dolacağını, sudaki tek radyonüklitin trityum olduğunu ve suyu okyanusa boşaltmanın hiçbir alternatifinin bulunmadığını savunduğunun aktarıldığı raporda, hükümet, suyun 'sadece trityum içerdiği' izlenimini vererek 'işlemden geçirildiğini' öne sürmekle itham edildi.
2011'deki deprem ve tsunami, radyoaktif sızıntıya neden olmuştu
Japonya'da 11 Mart 2011'de meydana gelen 9 büyüklüğündeki deprem ve sonrasında oluşan tsunami, Fukuşima Nükleer Santrali'nde radyoaktif sızıntıya neden olmuştu.
Olayda, santraldeki 4 nükleer reaktörden 3'ü zarar görmüş, çevrede yaşayan on binlerce kişi, sızıntı sonrası evlerini terk etmek zorunda kalmıştı.