SEYİR HALİ

Karadeniz’in doğalgaz ve petrol potansiyeli ne boyutta?

İTÜ Petrol ve Doğalgaz Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ömer İnanç Türeyen, Karadeniz’de bulunan doğalgaz rezervi ile bölgedeki diğer havzalarındaki potansiyeli, RS FM’de Ali Çağatay’la Seyir Hali programına değerlendirdi.
Sitede oku

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ağustos ayında Karadeniz’de 320 milyar metreküp doğalgaz rezervi bulduğunu açıklaması, doğalgaz ve petrol arama süreçlerinin nasıl ilerlediğini gündeme getirdi. Erdoğan’ın Cumartesi günü Karadeniz’de bulunan doğalgaz rezervi 405 milyar metreküpe yükseldiği şeklindeki açıklamasının hemen öncesinde, İTÜ Petrol ve Doğalgaz Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ömer İnanç Türeyen, Karadeniz’de keşfedilen doğalgaz rezervlerini Ali Çağatay’la Seyir Hali programında değerlendirdi.

Doğalgaz ve petrol yatağı nasıl oluşuyor?

Prof. Dr. Türeyen, doğalgaz ve petrolün nerelerde bulunduğunu ve nasıl oluştuğunu, şöyle anlattı:

“Organik teori dediğimiz teorimiz var, doğalgazın oluşumu ile ilgili. Çöker alanlarda, nehir deltalarında, organik malzemenin birikmesi ile birlikte çok yüksek basınç ve sıcaklığın birikmesiyle birlikte hidrokarbon (petrol, doğalgaz, kömür, elmas, vb.) oluşumu gerçekleşebiliyor. Belirli bir göç evresi oluyor bu oluştuktan sonra. Bizim konvansiyonel anlamda bildiğimiz rezervuarlar göçten sonra doğalgaz ve petrollerin bu kapanlara yerleştikten sonra daha fazla hareket edemiyorlar. Jeolojik ve jeofizik aramalar sonucunda, sismik aramalar sonucunda, o kapanların yapısı ortaya çıkartılıyor. Bu kapanları bulmak demek petrol ve doğalgazın orda olduğu anlamına gelmiyor. İlk kuyudan gelen emarelere bakmak gerekiyor. Petrol ve doğalgaz bulsanız dahi o an rezerv anlamı taşımıyor. Ekonomik olarak bir getirisi varsa o zaman biz burada bir doğalgaz rezervi var, biz bunu üretebiliriz.”

Karadeniz’in doğalgaz ve petrol potansiyeli ne boyutta?

Prof. Dr. Türeyen, Karadeniz’in diğer havzalarında petrol ve doğalgaz rezervi keşfedilmemiş olmasına rağmen potansiyelin olduğunu ve çalışmalara neden devam edilmesi gerektiğini, şu sözlerle ifade etti:

“Karadeniz’in altındaki yapıya baktığınız zaman Maykop denen bir yapı var. Hazar Denizi’nin yapısıyla aynı yapıya sahip olduğu söyleniyor. Karadeniz’deki faaliyetlerin devam etmesi gerekiyor. Orada jeolojik olarak da birtakım oluşumların olduğu gözlemleniyor. Şu an Tuna deltasında keşif yapıldı. Bütün gözler o tarafa çevrildi ama bu Karadeniz’in diğer taraflarında aranmaması anlamına gelmiyor. Ayrıca Tuna Deltası da uzun, Kastamonu açıklarına kadar gelen bir yapısı var.”

320 milyar metreküp doğalgaz rezervi ne anlama geliyor?

Hazar Denizi’nin yeraltı kaynaklarına benzer miktarda zenginliğin olduğunu söylemek için çok erken olduğunu belirten Türeyen, şirketlerin gaz çıkarılması kararına nasıl vardığını şu sözlerle açıkladı:

“Bir petrol ve doğalgaz rezervi ilk keşfedildiğinde, jeolojik ve jeofizik verilerle keşfediliyor, orada ‘şu kadar gaz vardır, şu kadar petrol vardır’ diyebilmek mümkün değil. Dolayısıyla dünyadaki tüm petrol ve doğalgaz şirketleri daha ilk kuyuyu açtılar ilk gazı keşfettiler belirsizliğin en fazla olduğu dönemdir. Rezervuardan veriler gelmeye başladıkça ve özellikle de üretim verileri gelmeye başladıkça yani rezervuar basıncının değişiminin üretim miktarıyla olan ilişkisi ortaya çıkmaya başladıkça bu belirsizlik yavaş yavaş azalır. 

Siz artık aşağı yukarı rezervuarınızda ne vardır, bunu bilmeye başlarsınız. Dolayısıyla petrol ve doğalgaz şirketleri sadece jeolojik ve jeofizik verilerle bir keşif yaptıkları zaman olasılık yaklaşımını benimsemişlerdir ki bu çok doğru bir yaklaşımdır. Mesela yüzde on olasılık da şu kadar yüzde 50 de şu kadar yüzde 90 şu kadar şeklinde (çıkacak gazı belirlerler). Şimdi bizim bu Karadeniz’de bulunan Tuna-1 keşfimizde 320 milyar metreküp gaz yüzde 50 olarak yakalanan rakamı temsil ediyor. Bunun yüzde onu da vardır yüzde doksanı da vardır ben şu an bilmiyorum çünkü o işin jeolojik ve jeofizik kısmı ve onun çalışmasını Türkiye Petrolleri yapmışlardır.”

 

Yorum yaz