Hopa’da 2011’de dönemin başbakanı Erdoğan’ın mitingini protesto için alanda bulunanlara polis yoğun gaz ile müdahale etmiş, emekli öğretmen Metin Lokumcu hayatını kaybetmişti. 9 yıl süren hukuk mücadelesi sonunda il ve ilçe emniyet müdürleri dahil olmak üzere 13 kişi hakkında dava açıldı. Avukat Meriç Eyüboğlu RS FM’de Atilla Güner’le Akşam Postası’na gelinen noktayı anlattı: “7-8 kere savcı değişti. Çok büyük mücadele verdik sorumluları adalet önüne çıkarmak için. Yargılamanın sadece uygulayanların değil bu talimatı verenleri de kapsaması gerekiyordu ama her şeye rağmen davanın açılmış olması çok kıymetli.”
Avukat Oya Meriç Eyüboğlu, Atilla Güner’le Akşam Postası’na 2011’den bu yana yaşanan süreci anlattı:
''13 kişi hakkında dava açılmış durumda. Dava açılanların arasında Artvin İl Emniyet Müdürü ve Hopa İlçe Emniyet Müdürü de var. Gerçekleşen cinayet sonrasında yaptığımız suç durusu ve şikayetlerde çok daha fazla kişi vardı. Sadece kimyasal gazı kullananlar değil ne yoğunlukta ne sıklıkta hangi aralıkta kullanılacağı talimatını verenlerinde sorumlu olması gerekir. Hopa’dan sonra Gezi’yi yaşadık hep beraber.
'İddianame eksik ama...'
Dönemin Başbakanı ilçeye geliyor. O gün Hopa’da sendikalar ve siyasi partiler basın açıklaması yapıyorlar. Açıklanın sonrasında horon tepilirken polis müdahalesi başlıyor. Ertesi gün dönemin Hopa Kaymakamı gaz stoklarının bittiğini söyledi. 9 İlden ilçeye polis getirilmiş ama sadece 13 kişiye dava açıldı. Gaz tabancalarının kimlerin kullandığı bile tam tespit edilmeden dava açıldı. Erzincan Emniyet Müdürlüğü dışında diğer illerin tamamı resmi olarak savcılığa sundukları yazıda, o gün Hopa’da görevli polislerin yanlarında ne kadar gaz mühimmatının olduğuna ilişkin raporların arşivlerinde bulunmadığını dile getirdiler. 7-8 kere savcı değişti. Bu süreçte yargılamanın sadece uygulayanların değil bu talimatı verenleri de kapsaması gerekiyordu ve bu yönüyle eksik bir iddianame ile karşı karşı karşıyayız.
'Metin hocanın ölümü tesadüf değil'
Kimyasal gaz olduğu biliniyor, 2011’de bilinmiyordu ve şuan ölümcül olduğunu da biliyoruz o zaman bunu da bilmiyorduk. 2012 Yılında TTB bilimsel rapor oluşturdu. Ölüm ile kimyasal gazlar arasında illiyet bağı olduğuna ilişkin ayrıntılı bir bilimsel mütalaa verdi. Bu ilk kez oldu. Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu da bu rapor sonrasında biraz mahcup olsa da bunu onaylayan rapor oluşturdu. Metin hocanın ölmesinin bir tesadüf olmadığı ya da kendisinin kalp krizi sonrası ölmediği gazla ilgili olduğunu belirten raporlar vardı. 8 Yıl sonra ancak bir dava ile karşı karşıyayız. Her şeye rağmen davanın açılmış olması kıymetli. Kimyasal gazların kullanılmasını engelleyen ve kullanıldığı durumda da hukuka aykırı durumların yargı önüne çıkmasına vesile olan bir dava olsun diye ummak istiyorum.