Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, CNN Türk yayınında Hakan Çelik'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Kadına yönelik şiddete ilişkin bakanlık olarak alınan önlemlerin sorulması üzerine Selçuk, kadına yönelik şiddetin hem Türkiye'de hem dünyada çok boyutlu bir sorun olduğunu ve bunun kültürel, ekonomik, sosyal birçok nedeni, arka planı bulunduğunu söyledi.
Selçuk, "AK Parti hükümetleri olarak başından beri kadına yönelik şiddetle mücadele bizim en önemli kırmızı çizgilerimizden birisi ve Cumhurbaşkanımızın da liderliğinde biz kadına yönelik şiddetle mücadelede 'sıfır tolerans' ilkesiyle amasız, fakatsız mücadeleye devam etmekteyiz. Dolayısıyla bu konuda herhangi bir geri adım atılması söz konusu değil" diye konuştu.
Kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli noktalardan birinin bu durumla herhangi bir bakanlıkla ya da kurumla değil, tüm bakanlıkların, kurumların, özellikle de tüm vatandaşların içinde olduğu bir seferberlik ruhuyla mücadele edilmesi gerektiğini ifade eden Selçuk, dünyada da bakıldığı zaman her 3 kadından birisinin hayatının herhangi bir döneminde fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kaldığını belirtti.
Bakan Selçuk, bu oranların Türkiye'de de hemen hemen aynı olduğunu vurgulayarak, "Biz herhangi bir insanın hiçbir şekilde şiddete maruz kalmasına hiçbir zaman tolerans göstermeyiz. Ama 'Türkiye bu konuda daha kötü durumda' algısı da tamamen yanlış" değerlendirmesini yaptı.
Dünyadaki rakamlara da değinen Selçuk, 'Türkiye'de şiddetin daha fazla olduğu yönündeki algıya' ilişkin de şunları kaydetti:
- "Ülkemizde şiddetin medyaya yansıması konusunu ayrıca tartışabiliriz ama normalde göstergeler bazında baktığımız zaman Türkiye'de dünyanın ortalamasının altında bir seyirdeyiz esasında. Milyonda öldürülen kadın sayısına baktığımız zaman, Brezilya'da 42, Amerika'da 22, Romanya'da 8, Türkiye burada 5-6 bandında gidiyor. Hatta İçişleri Bakanlığımızın son verilerine göre 4'e kadar inmiş durumda. Dolayısıyla Türkiye'de kadına yönelik şiddetin diğer ülkelerden daha yüksek olduğunu söylemek yanlış bir bilgi. Ama bizim için bir can çok kıymetli, hiçbir insanın, kadının canına mal olacak bir şiddete kurban gitmesini istemeyiz. O yüzden bu rakamları sadece uluslararası bir kıyas vermek için belirtiyorum, yoksa önemli olan şiddeti en asgariye, sıfıra indirebilmemizdir. Bunun için de çok büyük ve koordineli şekilde bütün bakanlıklarımızla beraber uğraşıyoruz."
'Biz bütün dilekçeleri değerlendiriyoruz, müdahil oluyoruz'
Kadına yönelik şiddet konusunda İçişleri Bakanlığının verilerini esas aldıklarını aktaran Selçuk, konuşmasını şöyle sürdürdü:
- "Terminolojide şunu karışmamamız lazım. Her kadın cinayeti bizim kadına yönelik kapsamındaki kadın cinayeti değildir. Dolayısıyla bu ikisinin de ayrımını yapmak lazım. Bir de her şüpheli ölüm, intihar da kadın cinayeti değildir. Bazı siteler bir şekilde her kadın intiharını da kadın cinayeti istatistiklerine katıyorlar. Dolayısıyla bu da farklı verilere sebep olabiliyor. Bizim için esas İçişleri Bakanlığımızın bizlere verdiği, yayınladığı kadın cinayetleri sayısıdır. Dolayısıyla da bu konuda dikkatli olmak lazım, bazı web sitelerinin yayınladığı veriler doğruluğu ifade etmiyor. Bazı STK'ların yayınladığı veriler var, orada dikkatli incelediğimiz zaman şunu görüyoruz; intihar ama intiharı kadın cinayeti olarak yansıtıyorlar ya da diyelim ki şüpheli bir ölüm, onu kadın cinayeti olarak yansıtıyorlar ama normalde bu tespiti zaten İçişleri Bakanlığımız yapıyor. 6284 kapsamında olup olmadığını İçişleri Bakanlığımız tespit ettikten sonra bunu yayınlıyor ve biz İçişleri Bakanlığımızın verilerini esas alıyoruz. Dolayısıyla da arada da çelişkiler var. Bu noktada basın mensuplarımıza da benim önerim, özellikle resmi verimiz olan İçişleri Bakanlığımızın verilerini esas almaları."
Bakan Selçuk, Bakanlığın hangi durumlarda davalara müdahil olduğunun sorulması üzerine, kadının ve çocuğun konunun tarafı olduğu her şiddet vakasında bakanlık olarak müdahil olduklarını dile getirerek, "Biz başvuru ulaştığı zaman her halükarda biz o davaya müdahil oluyoruz. Biz bütün dilekçeleri değerlendiriyoruz, müdahil oluyoruz. Kanun gereği biz müdahil olmak durumundayız" şeklinde konuştu.
Bakanlığın erkeğin mağdur olduğu durumlarda da müdahil olduğunu ifade eden Selçuk, dolayısıyla konuya esasında hak temelli olarak, mağdurun kim olduğundan bağımsız, bir insan hakkı olarak baktıklarını söyledi.
Selçuk, "Kadınların cinayete kurban gittikleri vakaların yüzde 82'si yakın tanıdığı insan, yani hane içinden birisi. Aradaki fark bu. Erkeği bir erkek öldürebiliyor. Ya da erkek bir başka durumda, bir kavga, çatışma anında ölebiliyor ama kadınların cinayete kurban gittiği, mağdur olduğu durumların yüzde 82'si hane içindeki, tanıdığı birisi tarafından oluyor. Aradaki ayrım bu. Dolayısıyla yakın çevreden, hane içinden gerçekleştiği için de biz kadını koruma altına almak durumundayız. Yoksa tabii ki de biz erkeği de kadını da yani toplumda paydaş olarak hep beraber, bu toplumun kalkınmasından sorumluyuz. Yani burada bir ayrım söz konusu değil" şeklinde konuştu.
'Aslında kötülük de bulaşıcı bir şey'
Hayvanlara yönelik şiddete ilişkin bir soru üzerine de Selçuk, bu konunun başka bakanlığın konusu olduğunu belirterek, Bakanlık olarak şiddet konusunda genel olarak hem öfke kontrolü hem öfkeyle baş edebilme noktasında çeşitli eğitim modülleri bulunduğunu dile getirdi.
Selçuk, "Aslında kötülük de bulaşıcı bir şey. Dolayısıyla bizim daha fazla iyi haberler yapmamız lazım. Çok güzel örnekler, iyi ailelere, ilişkiler var. Bunları daha fazla çoğaltmamız, ön plana çıkartarak kültürümüzde olan merhamet ve adalet duygusunu daha yaygınlaştırmamız gerekiyor. Burada medyamıza da çok önemli bir rol düşüyor. Ne kadar şiddet haberi yayınlanırsa bizim zihinlerimizde 'Ülkemizde bu kadar şiddet oldu' olgusu yayılıyor. Oysa ülkemizde çok güzel merhamet, aile örnekleri de var. Bence bu iyi örnekleri de çoğaltarak, bu da kadına yönelik şiddeti azaltmak noktasında önemli bir etken" ifadelerini kullandı.
İçişleri Bakanlığı'nın Kadın Destek Uygulaması (KADES) ile hayvan şiddetine ilişkin bir modülü olduğunu hatırlatan Selçuk, kadına yönelik şiddet konusunda Bakanlıklarının ihbar hatlarının bulunduğunu söyledi.
Selçuk, KADES'in 500 bini aşkın indirildiğini, uygulamanın anında ihbar yapabilmek için çok efektif bir yöntem olduğunu dile getirerek, "ALO 183" hattı üzerinden de kadınlara psikolojik olarak destek verildiğini, rehberlik edildiğini ifade etti.
Şiddet anında doğru ve hızlı başvuru noktasının kolluk kuvvetleri olduğunu aktaran Selçuk, çeşitli mekanizmalarla vatandaşların kendilerine ulaştığını, kendilerinin de onlara cevap vermeye çabaladıklarını anlattı.
'Vatandaşlarımız muzır içerik gördükleri zaman bize direkt başvursun'
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Radyo Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK), Netflix'in, çocuk istismarı görüntüleri içeren filmi kataloğundan çıkarması kararına ilişkin soru üzerine de şunları kaydetti:
- "Yanlış bir afişle ve çocuklarımızı metalaştıran, çocuk istismarına yol açabilen bir afişle, Netflix bir dizi yayını katoloğa sokacağını ifade etti. Biz de onun üzerine RTÜK'e başvuru yaptık. Çünkü hem afişi hem de içeriği okuduğumuzda bizim hem kültürel kodlarımızla hem de çocuklarımız koruma anlamında bizim geleneklerimizle, aile yapımızla uyuşmayan bir söylem, içerik içindeydi bu dizi. Biz RTÜK'e başvuru yaptıktan sonra RTÜK de aynı zamanda Bakanlık yetkililerimiz Netflix ile de görüştü. Netflix'e de bu konudan geri adım atmayacağımızı, bizim için bunun kesinlikle çok önemli olduğunu ifade ettik, Bakanlık yetkililerimizce. Daha sonra RTÜK de bunun kaldırılma kararını Netflix'e iletti. 7 Eylül gibi Netflix bu yayını kaldırdı. Ama tabii bunun arkası gelebilir. Bu konuda teyakkuzda olmamız lazım. Biz ne kadar Bakanlıklar, kurum, kuruluşlar olarak bunları engelemeye çalışsak da bunu aynı zamanda toplumsal olarak da bir arz-talep dengesinde, bu talebi de oluşturmamamız gerekiyor."
Selçuk, sosyal medyada çocuk istismarına yol açan bazı görüntülerin yayılabildiğini aktararak, "Vatandaşlarımız RT'leyerek, ya da likelayarak daha fazla kişinin görmesine, daha fazla çocuğun mağdur olmasına neden oluyorlar aslında. Kötülük bulaşıcı bir şey. Bize ulaşabilecekleri kanallar var. Yani bunu yaymak aslında kötülüğü beslemek. Bize direkt ulaşsınlar. Bunun için biz aynı zamanda bir whatsapp hattı kurduk. Onu da gelecek hafta açıklayacağız. Muzır içeriklerle hem de bu konularda sosyal medya timlerimiz kuruldu. Böyle bir muzır içerik gördükleri zaman bize direkt başvurup, yani bunu sosyal medyada yaymak yerine bize göndersinler, linki atsınlar biz hemen müdahale etmeye çalışalım" şeklinde konuştu.