EKSEN

'Türkiye hissi davranmaktan vazgeçip komşularıyla uzlaşmalı'

Prof. Hasan Köni'ye göre Doğu Akdeniz'de etkinlik kazanan güçler Türkiye analizlerini yaptılar, ekonomisi, diplomasisi ve yalnızlığıyla neleri göze alacağını görüyorlar. Köni, AB'nin üyesi Yunanistan'ı desteklerken, Ankara'ya karşı hiçbir şey yapmadan duramayacağını söyledi. Köni'ye göre Ankara hissi davranmaktan vazgeçip komşularıyla uzlaşmalı.
Sitede oku

Türkiye yönetimi Doğu Akdeniz'de Yunanistan'la önkoşulsuz görüşmeye hazır olduğunu vurgularken, NATO teknik görüşmeler için devrede.

Ancak Avrupa Birliği (AB) içinde Fransa'dan da Ankara'ya olumsuz mesajlar geliyor. AB'nin eylül sonu zirvesinde Ankara'ya karşı 'havuç-sopa' taktiklerinden söz ettiği bir ortamda gelişmeleri Prof. Hasan Köni ile konuştuk.

‘Doğu Akdeniz'de etkinlik kazananlar Türkiye üzerine analizlerini yapıyorlar'

Prof. Hasan Köni'ye göre, uluslararası alanda başat rol oynayabilmek için güçlü askeri yapı, sistemi destekleyen bir ekonomik ve diplomasinin işlevsel biçimde kullanılması gerekirken, Türkiye için son ikisi söz konusu edilebilecek durumda değil. Türkiye kamuoyunda sürekli tekrarlanan söylemlerin, televizyon yorumlarının hep iç tüketime yönelik olduğunu dile getiren Hasan Köni, Doğu Akdeniz'de ise etkinlik kazananların Türkiye analizlerini yaptıkları belirtti.

Köni, Yunanistan'ın arkasında duran AB'nin ise Türkiye'nin ekonomik zayıflığını bildiği için gerekli mesajları yolladığının altını çizdi:

“Türkiye’nin tutumu şöyle. Uluslararası alanda başat bir rol oynamak için üç faktör lazım. Birincisi güçlü bir askeri yapı olmalı. İkincisi sistemi destekleyen bir ekonomi, sonra uluslararası alanda diplomasi. Türkiye’de son iki kısım yok. Diplomasiyle ekonomik durum artık anlatmaya gerek yok. Bu durumda laf askeriye konuşma üzerinden durumu sertleştirmeye gidiyor. Bu boyut üzerinden olay götürülüyor. Ama karşı cephede Doğu Akdeniz konusunda etkinlik kazananlar Türkiye üzerinde analizlerini yapıyorlar. Ekonomisiyle, diplomasisiyle, şu andaki yalnızlığıyla nereye kadar gider, neleri göze alabilir onu da öngörüyorlar. Bir kısım söylem, içerideki kamuoyunu ekonomideki sarsıntı nedeniyle yanında tutma gayesi taşıyor, içeriye söyleniyor o laflar gibi. Popülist bir kamuoyu oluşuyor bu tür gelişmelerde. Ama dışarıya da koşulsuz görüşebilirim, o diplomatik bir görüş tarzı. Dışarısı da diğer lafların yanında öbürünü dikkate alıyor, ‘koşulsuz görüşelim’i. Ama Yunanistan’ın arkasında da epey bir grup var. Avrupa Birliği var, dolaylı olarak öne çıkmasa da Amerika var, hatta Libya konusunda Rusya bile Türkiye’nin pek yanında değil. Hatta İdlib’de bile rahatsızlık duyuyor. Bu dönemde o sert konuşmalar içerideki kamuoyuna yönelik yapılıyor. Televizyon tartışmalarında ‘Her yerde haklıyız, şunu da isteyeceğiz’ diyorlar. İsteyin görelim. Ama büyük bir sert erkek edebiyatı sürüyor. Onun yerine askeri gösteriler NAVTEX, birtakım donanmayı harekete geçirme, Kıbrıs’ta ortak operasyon. Onun karşılığında Amerika, Rum tarafının askeri durumunu güçlendiriyor, Yunanistan’da iki üs açıyor. Fransa, uçak gemisini gönderiyor. AB ekonominin zayıf olduğunu bildiği için ekonomik tedbirler uygulayacağını söylüyor. Türkiye’nin bunu algılıyor olması lazım. Rusya ile kapıştığımızda ihracat düzeyinde ekonomik baskı oldu, ürün almadılar. Papazı vermediklerinde de Amerika böyle bir boyuta girdi. Hala 2015 ve 2016’da yaşanan o sallantılar devam ediyor. Bir de üzerinde Kovid bindi, şahtık şahbaz olduk. Dışarıdan da analizleri yapılıyordur Türkiye’nin. Herkes seçmen gibi belli bir düzeyde değil ki. O yüzden o konuşmaları öyle algılıyorum.”

‘AB hiçbir şey yapmadan duramaz'

Köni'ye göre, Avrupa Birliği (AB) yaptırım düzeyinde olmasa da Türkiye’yi sahada köşeye sıkıştıracak adımlar atabilir. Yunanistan’ın Türkiye’ye saldıracak gücü olmadığını ancak Atina'nın etkin bir diplomasi ile kendi pozisyonunu koruyacak duruma geldiğini ifade eden Köni, AB'nin de yaptırımlar olmasa bile Türkiye'yi köşeye sıkıştıracak adımlar atabileceğini ve hiçbir şey yapmadan durmalarının mümkün olmadığını vurguladı.

Köni'ye göre Türkiye karşıtı politikalar uygulayan Macron liderliğindeki Fransa ise Merkel sonrası AB liderliğine oynamaya çalışıyor:

“Fransız basınında Kıbrıs ve Yunanistan AB üyesi. Türkiye, AB’nin egemen olduğu alanları tehdit ediyor konusunda bir hukuki yapı içerisinde olaya yaklaşıyorlar. Kuzey Kıbrıs’ı Türkiye tanıyor. Başka tanıyan var mı, Müslüman ülkelerden, Asya’daki Türk cumhuriyetlerinden? Demek ki bu konuda bir yalnızlık var. Pazarlık konularında Türkiye birtakım hareketlerle olayı yükseltebilir. Macron da ileri safhada davranıyor. Ağzını kapatmak mümkün değil, bir şeyler söyleyeceksiniz. Yunanistan’ın bazı yanlış hamleleri var. Silahsızlanmış adaya silah sızdırma vs. onlar görüşmelere açılabilir, siz başka şeyleri götürebilirsiniz, anlaşmayı kurarsınız. Ama Türkiye, 2005’te Kıbrıs’ı terk ediyorlardı. Yunanlılar adanın hepsini istedikleri için yine reddettiler. Allah’tan Yunan kamuoyunun böyle bir reaksiyonu var. Yanlış yapmasalar bambaşka çözüme gidecek. Oradan petrol aramaları başlayınca ne zaman Türkiye heyecanlandı? İsrail petrol çıktığını söyledi. Güney Kıbrıs ile anlaşma yaptıktan sonra Yunanistan sisteme girdi, Türkiye uyandı. 2010’da bir araştırma gemisi gönderdi. Fakat 2018-19’a kadar bir hareket olmadı. Şimdi birdenbire bir şeyler çıkmaya başlayınca ki bizim tarafta çıkıp çıkmayacağını bilmiyoruz, bir hareketlenme başladı. Mavi Vatan, askeriye söylemeye başlayınca. 9 sene sonra bir hareketlendirme geldi. O zamana kadar Yunanlılar bir sürü ülkeyle anlaşma yaptılar. Türkiye izole duruma geldi. Bu düşman politikasıdır. Bir ülkeyi izole duruma getirirsiniz. Ona saldırdığınızda dışarıdan yardım gelmez. Burada Yunanistan’ın Türkiye’ye saldıracak gücü yok. Ama kendi pozisyonunu koruyacak duruma geldi. Avrupa Birliği, Türkiye’ye yaptırım olmasa bile köşeye sıkıştıracak adımlar atabilir. Hiçbir şey yapmadan durmaları mümkün değil. AB’nin dış politikada gücü yok, bunu gösteremiyor diyorlar, İngiltere çıktıktan sonra. Merkel’in de bir senesi var, 2021’de gidiyor. Bu sırada Macron, ileri çıkarak Avrupa’daki liderlik pozisyonunu tutturmak istiyor. O da kendi kamuoylarında oylarına baktım. Yüzde 55’e kadar tasvip eden Fransız kamuoyu oluşmuş bu gelişmeler nedeniyle. Çünkü Türkiye’yi de böyle bir Müslümanlığı, aşırı İslam’ı koruyan imajda da ortaya çıkarıyor. Libya’da Serrac’ı destekliyor, Fransa bu konuda da rahatsız. Burada da içerideki gelişmeleri devamlı basınlarında yer veriyorlar. Fransa, Merkel’den sonra AB liderliğine de oynuyor. Avusturya da göçmenler gelmesin, Türklere şöyle yapalım diyen sert bir yapı var. Türkiye’nin çevresinde böyle bir boyut yok.”

‘Türkiye’nin tek varlığı Karadeniz, Akdeniz ve Hazar Denizi gibi üç denizi tutabilmesi’

Türkiye’nin en önemli kozunun jeopolitik yapısı olduğunu belirten Köni, 'Türkiye’nin tek varlığının' Karadeniz, Akdeniz ve Hazar Denizi gibi üç denizi tutabilmesi olduğunu söyledi. Türkiye'nin geçmişte askeri hamlelerin bedellerini darbelerle ödediğini de anımsatan Köni, Ankara'nın komşularıyla yeniden anlaşması, İsrail ve Mısır gibi ülkelerle uzlaşması ve hissi davranmaktan vazgeçmesi gerektiğini dile getirdi:

“Türkiye’nin tek varlığı Karadeniz, Akdeniz ve Hazar Denizi gibi üç denizi tutabilmesi. Bu Çin’in bu tarafa doğru gelmesini önleyecek bir boyut. Batı açısından da Rusya’yı durduracak bir durum. Libya’da varlar ama onları da oradan çıkartmak için çeşitli hareketlilikler yapacaklar. Türkiye’yi tek durduran coğrafik, jeopolitik yapısı. Türkiye, Japonya’nın bulunduğu yerde olsaydı, arkasında, önünde kimse yok, şimdiye kadar 3’e, 4’e bölmüşlerdi. İç yapı, dış yapı birbirine bağlıdır ya bu da herhalde iç yapının dışarıya yansıması. Birdenbire Türkiye teknoloji geliştirip müthiş bir ekonomik hamle yaparak ihracat fazlasıyla etrafı değiştiriyor, dağıtıyor gibi bir şey yapması mümkün değil. Bir de dışarıya 400 milyar dolar ödeyeceğiz. Bütün bu boyutlar içinde denizlerde hakkımız var. Kıbrıs’ta 74’te bu operasyonu yaptık ama bunu 80 darbesiyle ödedik. 77’de rahmetli Demirel, ‘77 sente muhtacız’ dedi. Bizim 77 sente muhtaç olduğumuz ilk yeni zamanlarda değil ki 64 Kıbrıs operasyonları, 74 bir de askeri darbe yedi Türkiye. Yeni baştan toparlandı. 80, arkasında ekonomik durum çöküyor, peşinden Demokles’in kılıcı gibi iniyor, mecburen toplumu toparlamaya çalışıyor. Avrupa’nın öngördüğü ekonomik baskı sonucu toplum birbirine giriyor dışarıya saldıramadığına göre. Yaptığımız hareketlerin bir fiyatı değil. Kıbrıs’ı da yıl 2020 hala çözebilmiş değiliz. Türkiye diplomasi olarak kendisine taraftar toplayacak. Birtakım hissi politikalardan vazgeçecek. İdlib, Libya’da ortak hareketlere girmeye çalışacak. Komşularıyla anlaşacak. İsrail ile tekrar görüşmelere gidecek. Arap dünyasının liderliğinde bir tek Katar kaldı, o da Kadıköy kadar bir yer. Gaz çıkıyor diye parası var, o kadar. O da dolaylı olarak Amerika’ya bağlı. Amerika, ‘Bırakın Türkiye’yi’ dese bırakırlar. Ufacık yer ne yapacaklar? O yüzden batının önemli koşullarıyla Rusya ile İsrail ile iyi geçinip sonra uluslararası hukuki boyutları ileri sürerek sorunları tek tek ortaya çıkarıp sorunsal olarak zorlayacak. Yoksa savaşarak yapacağını kimse tahmin etmiyor. Türkiye’den bir geri adım Libya dosyasında da gelecek gözüküyor ama çaktırmadan. Nasıl yapacaklar bilmiyorum.”

Yorum yaz