Berlin'de yıllık yaz sonu basın toplantısını düzenleyen Şansölye Angela Merkel, Doğu Akdeniz'deki gerilimden Rusya ile ilişkilere, Belarus'taki protestolardan ABD başkanlık seçimlerine bir dizi konuda değerlendirmelerde bulundu:
* (Doğu Akdeniz krizinde) AB üye ülkeleri olarak hepimizin, Yunan dostlarımızın haklarını ve söylediklerini ciddiye alma ve haklı oldukları yerde destekleme görevimiz var. Ancak ben gerilimin artmaması için çaba sarf ettim. Bu bazen sadece her iki tarafın tekrar tekrar konuşmasıyla mümkündür. Ekonomik bölgelerin pay edilmesine ilişkin oradaki tartışmalar ancak birlikte yürütülebilir. Almanya, bunun için çaba sarf ediyor.
* Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile yoğun olarak Türkiye ilişkilerini ele aldık. Bu ilişkiler çok yönlü. Türkiye, NATO müttefikidir. İhtilaf, iki NATO üyesi arasında. Bu bizi kayıtsız bırakamaz. Bu nedenle bile ittifak içindeki bu şeyleri açıklığa kavuşturmak lazım.
* (Bir soru üzerine) Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bugün bir görüşme öngörmüyoruz. Ancak onunla çok sık konuşuyoruz. Her zaman olduğu gibi bir görüşme olduğunda ivedilikle sizi bilgilendireceğiz.
* Belarus ve Navalni'nin zehirlendiği şüphesiyle ilgili gerilimlere rağmen Rusya ile konuşmaya devam etmek önemli. Konuşmaya devam etmek zorundayız. Rusya dünyada önemli bir stratejik aktör.
* Rusya, Belarus'un egemenliğine saygı göstermeli. Belarus halkı kendi yolunu çizebilmeli. Belarus'a Rus birliklerinin konuşlanmamasını umuyorum.
* Belarus halkı ifade ve gösteri hakkı talep ediyor, bu haklar için cesur şekilde sokağa çıkıyor. Bunu kendi başlarına, her ne yönden olursa olsun müdahale edilmeksizin gerçekleştirebilmeliler. Arzumuz budur.
* ABD'nin her seçilmiş Başkanı ile birlikte çalışırım. İki ülkeye benzer değerler ve çıkarlar rehberlik ediyor. Görüş ayrılıkları olması doğaldır, ama ortak noktalar da var. Özellikle de NATO sözkonusu olduğunda. Her iki tarafın da NATO'nun güvenlik politikası için önemli bir ittifak olduğuna inandığını düşünüyorum.
* (Koronavirüs pandemisinde) Bazı şeylerin gelecek aylarda yazdan daha zor olacağını beklemek zorundayız. Havalar soğudukça insanların giderek daha fazla kapalı ortamlarda bir araya geleceği aylarda yeni vaka sayılarındaki artışı kontrol altında tutmalıyız.
* Koronavirüs tehdidini ciddiye almayı sürdürmek zorundayız. Uzun bir süre daha virüsle yaşamaya devam etmek zorunda kalacağız.
* Koronavirüs aşısı bulunana dek hayat normale dönmeyecek.
* Koronavirüsle mücadelede üç önceliğimiz var: Çocukların eğitiminin aksatılmaması, ekonominin yeniden canlanmasının sağlanması ve toplumda özellikle yaşlı ya da düşük gelirli insanların daha büyük zorluklar yaşadığı bir dönemde sosyal dayanışmanın sürdürülmesi. Çocukların pandeminin kaybedenleri olmasını engellemek için mümkün olan her şeyi yapmalıyız.