DÜNYA

Lahey'deki Uluslararası Lübnan Mahkemesi: Hizbullah liderliğinin Refik Hariri suikastına karıştığına dair kanıt yok

Hollanda'da Birleşmiş Milletler'e bağlı Uluslararası Lübnan Mahkemesi tarafından görülen 2005'teki eski Başbakan Refik Hariri suikastıyla ilgili davada karar açıklandı. Hizbullah üyesi dört sanıktan birinin suçlu bulunduğu, üçünün beraat ettiği davada, Hizbullah liderliği ve Suriye hükümetinin suikasta karıştığına dair kanıt olmadığı duyuruldu.
Sitede oku

Beyrut'ta 15 yıl önce Başbakan Refik Hariri'ye bomba yüklü kamyonla düzenlenen suikastla ilgili BM'ye bağlı olarak Lahey'de özel kurulan Uluslararası Lübnan Mahkemesi, 2600 sayfalık kararı açıkladı.

Bugünkü duruşmada karar özetini okuyan Yargıç David Re, Lübnan'ın İran destekli Şii örgütü Hizbullah'ın liderliğinin ya da Suriye hükümetinin Hariri suikastına karıştığına dair kanıt olmadığını duyurdu.

Davada 4 Hizbullah üyesi Hariri suikastının komplosunu kurmakla itham edilirken, son 15 yıldır ABD ile İsrail destekli kesimler, suikastla ilgili Hizbullah ve Beşar Esad yönetimini suçlayan açıklamalar ve iddiaları kamuoyuna servis etmişti. 

'Ortadan kaldırmak için saikleri bulunabilir, ama...'

Yargıç David Re, "Dava dairesi, Suriye ve Hizbullah'ın Hariri ile siyasi müttefiklerini ortadan kaldırmak için saiklerinin bulunabileceği görüşünde olmakla birlikte Hizbullah liderliğinin Hariri'nin öldürülmesine müdahil olduğuna dair kanıt yoktur ve Suriye'nin müdahil olduğuna dair de doğrudan kanıt bulunmamaktadır" dedi.  

1975-90 arasındaki Lübnan içsavaşının ardından 5 kez başbakan seçilmiş Refik Hariri'nin oğlu, Sünni blok lideri ve eski Başbakan Saad Hariri, Lahey'deki mahkeme salonunda kararın açıklanmasına katıldığına dair sosyal medyada paylaşım yaptı.

Oğul Hariri, 2010'da dönemin başbakanı sıfatıyla yaptığı açıklamada, babasının öldürülmesiyle ilgili Suriye hükümetinin suçlanmasıyla hata edildiğini dile getirmişti.

'Suikastın sanıklar tarafından işlendiğine dair makul şüphenin ötesinde kanaat'

Mahkeme kararında, seçimlere hazırlanan bir başbakanın öldürülmesi 'şüphesiz bir politik eylem ve terör saldırısı' diye nitelenirken, Hizbullah ile ilişkili dört zanlının suikastta yer aldığı söylendi. Suikastın sanıklar tarafından işlendiğine dair mahkemede makul şüphenin ötesinde bir kanaat oluştuğu belirtildi.

'Beraat edenlerin suç ortağı olduklarına dair yeterli kanıt yok'

Yargıç David Re, Hizbullah üyesi Selim Cemil Ayyaş'ın suçlu bulunduğunu, diğer üç sanığın beraat ettiğini açıkladı. 

Hizbullah üyesi diğer üç sanığın saldırıda suç ortağı olduklarına dair yeterli delil olmadığını duyuran Re, Ayyaş'ın kullandığı cep telefonunun saldırıda kritik önemde olduğunu dile getirdi.

Saad Hariri de mahkemenin kararını kabul ettiğini söyledi.

Hariri suikastında olay mahallinin bozulduğunu, Lübnan güvenlik güçlerinin belirli delilleri olay yerinden kaldırdığını, ancak bunun nedeninin bulunmadığını sıralayan kararda, suikastın hazırlık aşamasında sanıkların Hariri'nin konvoyunu takip etmek için sinyal ve telefon takibini rastlantısal olmayacak kadar sistemli ve kapsamlı şekilde yaptığı kaydedildi.

Refik Hariri'nin önemi

BM mahkemesinin karar açıklamasının ardından suikastla ilgili gözler İsrail ile müttefiklerine çevrildi.

Suudi Arabistan'daki inşaat işleriyle büyük servet edinen, üzerine medya imparatorluğu kuran Refik Hariri, Lübnan'ın mezheplere dayalı siyasi sistemindeki en güçlü Sünni lider haline gelirken 2002'de 'dünyanın en zengin dördüncü kişisi' oldu.

Hem içsavaşta harabeye dönen Beyrut'u yeniden inşa etmesiyle hem de Lübnan'ın öz kaynaklarını özelleştirmeye ve yabancı sermayeye açmasıyla tanınan Suudi pasaportlu Refik Hariri, 2004'te Suriye'nin Lübnan'ın içişlerine karışıp karışmadığına dair Cumhurbaşkanı Emil Lahud'la yaşadığı anlaşmazlık nedeniyle istifa etmişti.

Suikasttan dava sürecine

14 Şubat 2005'te gelişmiş yöntemlerle ve karmaşık bir planlamayla düzenlenen, toplam 22 can alan ve 226 kişiyi yaralayan suikastı takip eden protestolar Lübnan'da 29 yıldır bulunan Suriye güçlerinin 27 Nisan 2005'te tamamen çekilmesine yol açtı.

BM'nin suikastla ilgili soruşturma açmasını, 2007'de uluslararası mahkeme kurması izledi.

Dosyaya bugüne dek 297 tanık ifadesi ve 3 bin 131 belge delil olarak girdi.

Mahkeme, 30 Haziran 2011'de Hizbullah üyeleri Selim Cemil Ayyaş, Mustafa Emin Bedreddin, Hüseyin Hasan Anisi ve Esed Hüseyin Sebra hakkında 'Hariri suikastını planlamak ve düzenlemek' suçlamasıyla tutuklama kararı verdi. Bulunamayan 4 zanlının 2 Şubat 2012'de gıyabında yargılanmasına başlandı. Aynı yıl Hizbullah üyesi Hasan Habib Merhi hakkında da tutuklama kararı çıkarıldı.

Hizbullah ise gerçek kanıtlar bulunmadığını iddia ederek, iddianameyi reddetti.

Zanılar arasında bulunan Hizbullah Komutanı Mustafa Emin Bedreddin, 2016 yılında Suriye'de öldürüldü.

Dava sürecinin uzaması nedeniyle 23 Aralık 2017'de BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Uluslararası Lübnan Mahkemesi'nin görev süresini 3 yıl daha uzattı.

Beyrut patlaması yüzünden gecikmeli açıklandı

7 Ağustos'ta yapılması planlanan karar duruşması, 4 Ağustos'ta Beyrut limanında yaşanan ve en az 200 kişinin öldüğü patlamanın ardından, mağdurlarla dayanışma için 18 Ağustos'a ertelenmişti. Ekonomik kriz ve protestoların üzerine gelen Beyrut patlamasıyla adeta varoluş mücadelesine düşen Lübnan'ın akıbeti açısından, Lahey'deki BM'ye bağlı özel mahkemenin kararı kritik önem taşıyor.

Yorum yaz