Yüksek patlayıcı özellikli ve gübre amaçlı kullanılan 2 bin 750 ton kadar amonyum nitrat, salı günü Beyrut’ta büyük bir patlamaya neden oldu. Mantar biçimli patlama kentteki limanın bulunduğu bölgede koca bir enkaz bırakırken, etrafta çok sayıda yapının yıkılmasına ve en az 137 kişinin ölümüne neden oldu.
Patlamanın etkilediği kilometrelerce alanda binlerce kişi de yaralandı. Olayın ardından liman yönetimi arasından personeller tutuklandı, tehlikeli maddenin doğru idare edilememesiyle ilgili bir soruşturma başlatıldı. Ancak bu yüklü kargo, Beyrut limanına nasıl geldi?
Lübnan Yüksek Savunma Konseyi, amonyum nitrat kargosunun MV Rhosus gemisinden alınarak el konulduğunu doğruladı. Geminin Beyrut limanına Eylül 2013’te teknik arızalardan dolayı giriş yaptığı ve ardından da yolculuğuna devam etmesine izin verilmediği belirtiliyor. Araştırmalarsa geminin ‘yüzen bir facia’ olduğunu ve felaketin ‘geliyorum dediğini’ gösteriyor.
MarineTraffic izleme sitesine göre, Rhosus gemisi 1986 yılında inşa edildi ve birçok kez el değiştirdi. Son yaşananlar geminin Rusya doğumlu, Kıbrıs’ta ikamet eden işadamı İgor Greşukin’e ait, Marshall Adaları’nda tescilli Teto Shipping şirketi tarafından 2012’de satın alınmasıyla başladı. Gemiye bir yıl sonra da Lübnanlı liman yetkilileri tarafından el konuldu.
Moldova bayraklı geminin mürettebatının çoğunluğu Ukraynalılardan ve Ruslardan oluşuyordu. Mürettebatın Rusça forumlarda 2012 yılında yazdığı mesajlar, korkunç çalışma koşullarını gözler önüne seriyor.
‘Gemide çok sayıda teknik sıkıntı vardı’
RT’ye konuşan Teto Shipping şirketinin eski bir çalışanı Semyon Nikolenko da bu iddiaları doğruluyor.
Gemide elektrik mühendisi olarak görev yapan Nikolenko, hem gemi hem de şirket yönetiminin kötü olduğunu ifade etti.
Şimdilerde Kırım’da yaşayan Nikolenko, “Bu yaptığım ilk anlaşma ve ilk denizcilik deneyimiydi ve kötü bir deneyimdi” dedi. Nikolenko, İgor Greçuşkin’i hiçbir zaman verdiği sözleri tutmayan ‘kurnaz’ bir adam olarak nitelendirdi. Ayrıca Greçuşkin’e göre radarlar ve ana motorundaki arızalar da dahil olmak üzere gemide çok sayıda teknik sıkıntı vardı.
“Avrupa’daki limanlarda sık sık teftişler, kınamalar ve tutuklamalar oluyordu” diyen Nikolenko’ya göre, Teto Shipping şirketi, liman yetkilileriyle yaşanan sorunları çoğunlukla, sıkıntıları gidermektense rüşvet yoluyla çözme arayışındaydı. Beyrut’a gelmeden kısa süre önce de gemi İspanya’nın Sevilla kentinde iki hafta ‘tutuklu’ olarak kaldı. Liman yetkilileri gemide sadece bir güç ünitesi çalışır durumda olduğu için, şirketi bir yedek jeneratör kurmaya zorladı.
Nikolenko, yedi aydan fazla çalıştığı Rhosus, Beyrut’a gelmeden kısa süre önce işinden ayrıldığını söyledi.
Kötü biten yolculuk
Rhosus, 2013 yılında 2 bin 750 ton amonyum nitratı Batum limanından Mozambik’e götürmek üzere yola çıktı, ancak varış noktasına teknik arızalardan dolayı hiç ulaşmadı. Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (IMO) bir kolu olan Port State Control (Liman Devleti Kontrolü) tarafından yapılan bir denetleme sonrasında geminin Beyrut limanından ayrılması yasaklandı.
Nikolenko’ya göre, tehlikeli kargo nedeniyle geminin mürettebat sayısı en aza indirilmişti. 2015 yılında Lübnanlı hukuk şirketi Baroudi & Associates şirketi tarafından düzenlenen bir müddetnamede geminin, hızlıca şirketinin iflasını veren sahibi ve taşıdığı kargonun sahipleri tarafından fiilen terk edilmiş olduğunu gösteriyor.
Geminin kaptanı ve dört mürettebatı Beyrut’ta gözaltına alındı ve evlerine ancak 11 ay sonra dönebildiler. Kaptan Boris Prokoşev, 2014 yılında geminin sahibi hakkında, denizcilerin maaşsız ve gıdasız olarak kaderlerine terk edildiği gerekçesiyle şikâyette bulundu.
Sibreal.org’a konuşan Prokoşev’e göre, gemi Lübnan’da liman ücreti ödenemediği için alıkonulmuştu. Ancak bu doğru bir adım değildi, gemiden en kısa sürede kurtulmalılardı. Beyrut, gemideki tehlikeli kargoyu da güvenli bir şekilde elden çıkarabilirdi. Prokoşev, “Sahip çıkan kimse yoksa, kargo kimseye ait değildir” dedi.
‘Gemide küçük bir delik vardı’
Baroudi & Associates şirketine göre, gemide bulunan tehlikeli kargo limandaki bir depolama alanına kaldırıldı ve yıllarca burada kaldı. MarineTraffic izleme sitesi tarafından en son patlamanın merkezi yakınlarındaki Beyrut limanında olduğu kaydedilen gemi, patlamadan uzun zaman önce batmış olabilir.
Geminin kaptanı, “Gövdesinde küçük bir delik vardı. Zaman zaman suyu dışarı pompalıyorduk. Mürettebat olmayınca bu işi yapacak kimse de yoktur” ifadelerini kullandı.
Akıllara durgunluk veren ihlaller
Beyrut limanındaki bir alana aktarılan Rhosus’un kargosu, Lübnanlı yetkililer için yıllarca bir endişe kaynağı oldu. Yerel basına göre, güvenlik yetkilileri depodaki amonyum nitratın tehlike arz ettiğinin farkındaydı ve liman yetkililerinden patlamadan aylar önce kargonun buradan kaldırılmasını talep etti.
Ancak deponun sosyal medyadaki görüntüleri yetkililerin patlama olasılığı olan kimyasalların nasıl saklanacağı konusunda yetersiz bir yaklaşıma sahip olabileceğini gösteriyor. Fotoğraflarda tonlarca gübrenin bulunduğu çuvalların elverişsiz bir depoda üst üste rastgele yığılı olduğu görülüyor.
Diğer yandan, kolay yanıcı olan gübrenin bulunduğu deponun yanında havai fişeklerin saklandığı iddiası da mevcut. Doğrulanmamış bir diğer iddiaya göre de deponun kapısında yapılan bir kaynak çalışması, havai fişeklerin tutuşmasına ve neticede de amonyum nitratın patlamasına yol açtı.
Bu iddiaların gerçek olup olmadığı bilinmezken, Lübnan hükümeti olayla ilgili soruşturmanın neticelerini beş gün içinde açıklama sözü verdi. Facia ise, ülkeyi uçurumun kenarına sürüklemiş olabilir.
Uluslararası çapta destek ve yürek ısıtan yardımlar sürerken, çok sayıda kişi de Lübnan hükümetini protesto etmek sokaklarına indi. Patlama, Beyrut’taki 200 bin ile 300 bin kişiyi evsiz bıraktı. Milyarlarca dolarlık kayıplardan bahsediliyor. Güç durumdaki ülke her zamankinden daha derin bir krizle karşı karşıya.