DÜNYA

Eski İBB Başkanı Sözen: Zülfü Livaneli, adaylığı konuşulurken 'Benim için ideal belediye başkanı sizsiniz' dedi

Eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen, bir dönem bu makama aday olan Zülfü Livaneli'yle ilgili konuştu. Sözen, Livaneli'nin kendisine "Benden belediye başkanı olur mu yahu? Benim için ideal belediye başkanı sizsiniz" dediğini aktardı.
Sitede oku

Eski İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Nurettin Sözen, Sözcü'den Ömrüm Kara'ya açıklamalarda bulundu. 1989-1994 yılları arasında görev yapan Sözen, kentte o dönem yaşanan çöp sorunuyla ilgili olarak  “Çöp konusu benim çocukluk hayatımdan itibaren çok büyük yer tutar. Ben küçükken çöpler, at-eşek sırtında sandıklarla taşınırdı” dedi.

Sözen, bugün kullanılan çöp arıtma sisteminin mimarı olduğunu şu sözlerle anlattı:

  • "Benim zamanımda 50 tane kamyon getirttik. Her biri 50 ton çöp taşıyor. Çöp ayrım merkezleri yaptık. Orada kağıtlar, plastikler, demirler yani parasal değeri olan şeyler ayrılıyor, geri kalan kısmı depolanacak yere gidiyor. Ve orada elektrik üretiliyor. O elektrik üretimi bütün bu çöp organizasyonunda kullanıldığı gibi fazla olanı çevrede de kullanılıyor.
  • Çöpten laf etmek çok ayıp bir şey. Bir tek mesele dolayısıyla çöpten söz edilebilir. Biz tabii sosyal demokrat bir yönetimdik. Bununla da övünürüm her zaman. O dönemde işçi haklarına son derece saygı duyardık. Ve işçiler doğal olarak grev yaparlardı.
  • Beş yıl içerisinde iki defa grev süreci oldu. Ve grevde de en etkili işçilerin yaptığı tepki, çöpü almamaktır. En kolay tepki o. Çünkü vatandaştan hemen tepki geliyor. İki gün sonra anlaşıyorsunuz tekrar toplanıyor. Bahsettikleri çöp yığınları işte bu demokratik yapımızın olmazsa olmazı olan emekçilerin grevi sırasında biriken çöplerdir. Yoksa çöp olayı dünyanın en büyük projesiyle çözümlenmiştir. Ve bugün o proje uygulanıyor, 25 yıl oldu.

'Benim uluslararası 15 projem var, sizin neyiniz var?'

  • Erdoğan’ın bu söylediği yalan bir iddiadır, iftiradır. 2007’de bütçe müzakerelerinde meclise hitap ettim, karşımda başbakan olarak Erdoğan da oturuyordu. Ona ilk söylediğim şey şuydu: 'Ben 15 uluslararası projeye sahibim İstanbul’la ilgili. Siz de kalkın veya sizin arkadaşlarınız kalksın bir tek proje söylesin.' Bu sorunun cevabını alamadım orada. Şu ana kadar da cevap verilmiş değil."

'Projelerimi kendileri yapmış gibi anlatıyor'

Sözen kendi dönemi için sık sık dillendirilen “İstanbul'da su yoktu, insanlar susuz kaldı” eleştirisi için ise şunları söyledi:

  • "Su meselesi çok ilginç, yani bu bir kader. Dünyadaki büyük kentlerin büyük bir kısmı nehirlerin üzerine kurulmuştur veya denizden yararlanmaktadır. Türkiye’de ise baraja dayalı. Kuraklık olduğunda büyük sıkıntılar yaşanabiliyor. Arabanızı yıkamayın, musluğunuzu kapatın gibi bir sürü önlemler aldık. Onun haricinde bilim kurulu topladık, İTÜ, İstanbul Üniversitesi… Ne kadar bu konularda sözü olan insan varsa hepsini davet ettik. Projeler ürettik. Kimse susuz kalmamıştır. Her ilçe için akıl almayacak derecede güzel verimli projeler uygulanmıştır.
  • Mesela ta 50’li yıllarda bir Boğaziçi geçişi vardır, ikinci geçişi biz Haliç’e yaptık Beyoğlu bölgesi için. Bir sürü bağlantılarla hatta kuyular açarak su ihtiyacı karşılanmaya çalışılmıştır. Bu bir doğa olayıdır nitekim iki tane proje doğurmuştur bu susuzluk. Biri Istıranca dereleridir.
  • Yüzde 95'i bitmişti projenin. Yedi deredir, birisi yüzde 100 bitiyor, birisi yüzde 90, birisi yüzde 80. Bitiş düzeni buydu. Parlamentoda da bunu tartıştık. Erdoğan’a da söyledim. Çok ayıp bir şey. 'Benim de katkım oldu, ben de yüzde 10 ölçüde katkıda bulundum' diyebilirsin ama Istıranca derelerinin temelinin ne zaman atıldığı ortada. Fotoğraflar var, resimler var, arşivler var.
  • Sazlıdere Barajı’nı Devlet Su İşleri’ne bıraktık. Istıranca derelerini İSKİ’ye bıraktık. Yani bir su olayı yaşadık doğru ama Allah'a çok şükür hiçbir kesim, hiçbir ilçe çok büyük sıkıntılar yaşamadı. Onun karşılığı olarak da bulutların bombalanması dahil Istıranca dereleri projelerini yaptık. Son olarak onu söyleyeceğim. Ayrılmaya altı ay kala son açıkladığım proje Melen projesidir. İstanbul’un 2050’ye kadar ihtiyacını karşılayabilecek bir kapasitede bir olaydır. Nitekim 3-5 yıl evvel bir susuzluk tehlikesi oldu. İlk defa yönetim Melen’den bir miktar su almaya başladı.
  • Su dediğimiz zaman düşünün Melen Projesi bize ait, Istıranca Dereleri bize ait, Sazlıdere bize ait. Sonra kent içindeki kuyular, şantlar birbirine bağlamalar vs. bir de Yalova'dan su taşıma. Tankerle su taşıma düşünebiliyor musunuz? Önemli olan bu su olayının karşısında ne yaptın bu sorunun cevabını vermek.
  • Tıpta bir şey var. Olması gerekenden az olursa hippo, olması gerekenden fazla olursa hiper derler. Biz böyle bir hippo olayıyla karşılaştık. Yağmur yağmadı, suyumuz azaldı. Peki, çok yağmur yağdığı zaman? Çok yağdığı zaman dünya kadar ölümler oldu. Ve siz onları derelerin içerisine binalar yaparak derelerin yollarını su yollarını kapatarak engelleyerek neden oldunuz. Bizim yağmur yağması konusunda dua etmekten başka ve biraz evvel saydığım önlemleri almaktan başka yapacak bir şeyimiz yoktu."

Nurettin Sözen, 1994 seçimlerinden neden yeniden aday olmadığını ise şöyle yanıtladı:

  • "Efendim çok basit, 20 sene söylemedim ama artık konuşmam lazım. Zamanı geldiğini düşünüyorum. Aday olma sırasında biliyorsunuz buna Ankara karar veriyor. Aydın Güven Gürkan ile Murat Karayalçın genel başkan adayıydı.
  • Geçenlerde kaybettiğimiz çok sevdiğim eski Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen’le basın toplantısı yaparak genel başkanlığa Aydın Güven Gürkan'ın münasip olduğunu, onun seçilmesi gerektiğini belirttik. Bu herkesin yaptığı bir şey değil, açık politika. Yani ikisini oyalamak ikisini idare etmek yerine Aydın Güven Gürkan'ı açıkça destekledik.
  • Fakat kurultay oldu, Karayalçın kazandı ve genel başkan oldu. 'Ben sizi genel başkanlığa münasip görmedim, siz de beni büyükşehir belediye başkanlığına münasip görmeyebilirsiniz' dedim. Bu sizin hakkınız, hiç itirazım yok. Yeter ki vicdani olarak parti, kamuoyuna karşı, İstanbul halkına karşı vicdani hesabınızda rahat olun, yani hesabınızı verin. O tarihte Türkiye'nin çok ünlü bir kamuoyu araştırmacısı vardı. Hem yazdı hem televizyondan söyledi. Sözen aday olsaydı kazanacaktı diye.

Zülfü Livaneli nasıl aday oldu?

  • Bu arada benim yerime aday olan Zülfü Livaneli’yle ilgili bir olay yaşadım. 20 sene söylemedim artık söylememde bir sakınca yok. Abidin Dino'nun Bebek'teki cenaze töreninde yanıma Zülfü Livaneli geldi. 'Hocam birtakım dedikodular var benim aday olacağıma dair. Ben bir gün devlette çalışmadım, bir gün sivil toplum örgütünde çalışmadım, bir gün siyasi partide çalışmadım. Benden belediye başkanı olur mu yahu? Benim için ideal belediye başkanı sizsiniz' dedi. Bu sözden 5-10 gün sonra Karayalçın'a yakın bir milletvekilinin evine siyaset konuşmak için uzlaşmak için gittiğini öğrendim. Ve sonra o aday oldu."

'İSKİ’deki usulsüzlük demek daha doğru olacak kanun kurallarına göre'

En çok konuşulan meselelerden biri de İSKİ yolsuzluk iddiaları oldu. Sözen bu iddialara da açıklık getirdi:

  • "İSKİ’deki usulsüzlük demek daha doğru olacak kanun kurallarına göre. Usulsüzlük olayı saptandı. Genel müdürümüz değerli bir arkadaşımızdı. Onunla ilgili, ailesiyle ilgili daha doğrusu aldatma-boşanma konuları ortaya çıktı. Bir haftalık dergide de yazı yazıldı. Bu yazı çıktığı gün İçişleri Bakanı’na başvurarak müfettiş göndermesini istedim.
  • Kanuna göre İSKİ Yönetim Kurulu Başkanı, Büyükşehir Belediye Başkanı. Olmazsa, genel müdür başkanlık yapıyor. Beş yıl içinde iki defa gitmek nasip oldu. Bir, güveniyordum o insana. İki, zamanın olmuyor zaten. Ben cumartesi-pazar tatil yapmadım, yıllık tatil yapmadım. Belediye başkanlığı böyle bir olay. Müfettişler geldi, incelemeden sonra kuşku duyduklarını, soruşturulması gerektiğini söylediler. Özel olarak bunu öğrendikten sonra gidip cumhuriyet savcısına dilekçe verdim. Böyle bir iddia var. Müfettişler suistimal olma olasılığından söz ediyor, lütfen gereğini yapın diye.

'Benim izlediğim yol izlense devlette suistimal olmaz'

  • Şimdi bakın demokrasi hayatımızda kamu yönetiminde eğer benim izlediğim yolu izlense devlette suistimal olmaz. Olay bundan ibaret. Benimle ilgili hiçbir tarafı yok. Nitekim mübalağ etmeyim, ondan fazla Ağır Ceza’da genel müdürle ilgili dava açılırken dolayısıyla ben de yönetim kurulu başkanı olduğum için benim için de açıldı. Ama bir gün bile ceza almadım. 1 kuruş bile ceza almadım. Benim çünkü olayda hiçbir dahlim yok. Olayın içinde değilim.

'İktidar bu olayı kullandı'

  • Dolayısıyla böyle bir olay yaşandı. Bir devlet kadar büyük İstanbul Büyükşehir Belediyesi. 20 tane şirketi var, her birinin yönetim kurulları var denetçileri var. Böyle bir olay talihsizliktir. İktidar, belediyenin karşısında olan insanlar, bu olayı kullandılar. Çok iyi kamuoyu oluşturdular. Bu arada ABD’ye geliş gidişler var. Ne kadar olayın içinde var, spekülasyon yapmış olmayayım."
Yorum yaz