Doğu Akdeniz Doğalgaz Boru Hattı projesi (East-Med) imzalandıktan 6 ay sonra İsrail hükümeti tarafından onaylandı. Durumla ilgili Chaikin Stratejik Araştırmalar Merkezi ve Hayfa Üniversitesi Deniz Stratejileri Merkezi’nin uzmanı Avinoam Idan, “İlgili ülkeler arasındaki diyalog çok zaman alıyor. Bu yüzden İsrail ancak şimdi, son ayrıntılar netleştirildikten sonra onay vermeye hazır hale geldi. Zira bu çok yönlü bir proje, bu nedenle oldukça çok zaman aldı” yorumunda bulundu.
'Türkiye sorununa ortak yanıt'
Doğalgaz boru hattı yapımına katılan ülkelerin, projeye yaklaşık 6 milyar euro yatırma niyetinde olduğunu söyleyen Idan, hattın 2025’te hazır olacağını hatırlatarak bu konuda şu değerlendirmede bulundu:
“Bu projeden bekleyebileceğimiz yaklaşık kazancı da 2025’te öğrenmiş olacağız. Dahası, boru hattının faaliyete geçmesi, Doğu Akdeniz bölgesi için stratejik partnerlik meselesidir. Daha somut olarak, muhtemelen, Türkiye sorununa ortak yanıt olarak nitelendirilebilir. Ancak İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs arasındaki ekonomik işbirliği hiçbir şekilde Türkiye’ye zarar veremez veya herhangi bir şekilde sorun olmaz.”
Komşularla sorunlar
Boru hattı yapım süreci de karmaşık hal aldı: İsrail ve Lübnan arasındaki deniz sınırı anlaşmazlığı devam ediyor, özellikle doğalgaz yatağının bulunduğu bölgede sorunlar meydana gelebilir.
Idan, “Uzun zamandır Beyrut’a deniz sınırlarını çizmeyi teklif ediyoruz. Bu bizim de ve Lübnanlı meslektaşlarımızın da çıkarına, bunun için diplomatik ilişkilere gerek yok. Doğalgaz sorununun gerilimi artırmaya değer olduğunu düşünmüyorum. Ama sorun şu ki, Lübnan politikası Hizbullah’ın kontrolünde, bu koşullarda Beyrut ile işbirliği kurmak son derece zor” ifadesini kullandı.
Lübnan’ın doğalgaz işbirliğine katılması durumunda büyük kazançlar elde edebileceğini söyleyen İsrailli uzman, “Zira bu projenin tüm ülkelere faydası var. Üstelik Lübnan ekonomisi şu anda iyi durumdan çok uzak ve doğalgaz boru hattı yapımına katılarak bu durumu bir şekilde düzeltebilirdi” diye ekledi.
'Mısır'a baskı aracı'
Süveyş Kanalı Üniversitesi’nin petrol mühendisliği uzmanı Ramadan Abu el-Elaa ise teknik açıdan projenin hayata geçirilmesinin zor olacağı görüşünü dile getirdi.
Projeyi, ülkesine baskı uygulama çabası olarak gören Mısırlı uzman, amacın Mısır’ı, Akdeniz’de doğalgaz lojistiği ve transferi konusunda taviz vermeye zorlamak olduğunu belirterek bu konuyla ilgili şu yorumda bulundu:
“Mısır’a verebileceği zarardan bahsetmeden önce bu projenin hayata geçirilme olasılığını anlamalıyız. Benzer bir fikrin 2015 yılında ele alındığını size hatırlatalım. Ama hattın Limasol’a uzaması gerekiyordu. Ama bu boru hattı ekonomik olarak etkisiz çıktı. Yeni boru hattını inşa etme çabası daha çok, şu anda Akdeniz’in en büyük gaz tedarikçisi olan Mısır’a baskı yapma isteği gibi görünüyor.”
Boru hattının ancak Mısır ile işbirliği içinde yapılması, yani Mısır’ın altyapısından yararlanması durumunda İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs’a ekonomik bir fayda sağlayacağını kaydeden el-Elaa, “Aksi takdirde boruların çok derinde döşenmesi gerekecek. Bu çok maliyetli ve etkisiz olacak. Ama Kahire de baskı dilinde konuşma niyetinde değil, önce uygun koşullar sunsunlar” dedi.
'Türkiye ile işbirliği daha yararlı'
Lübnanlı petrol uzmanı Rabia Yahi, projenin aslında en azından Akdeniz ülkeleri tarafından tüketim açısından çok umut verici olduğunu söyledi.
East-Med’a imza atan üç ülkenin Mısır’ı bu projeye katılma yönünde ikna edebilmesi durumunda, boru hattının Rus gazı için sağlıklı ve gerekli bir rekabet oluşturabileceğini dile getiren Yahi, “Aslında İsrail’in katılımına rağmen bu projenin incelenmesi ilginç olur. Ama bölgesel jeopolitik durum nedeniyle Beyrut için hattı Türkiye’den çekmek çok daha yararlı. Bu Lübnan için daha güvenli olur, TürkAkım kapsamında işbirliği mümkün. Üstelik şimdi bölge ülkelerinde çok Rusya’dan doğalgaz satın almak daha ucuza gelir” diye kaydetti.
Yunan uzman Michaletos ise boru hattının hiçbir zaman hayata geçirilmeyebileceğini kaydetti.
East-Med’in TAP’ın rakibi olduğuna dikkat çeken enerji uzmanı Ioannis Michaletos, inşa edilmesi halinde Rus boru hatlarına değil TAP’a zarar vereceğini kaydederek, “Kuzey Akım ve Kuzey Akım-2 projelerinin toplam kapasitesi yılda 110 milyar metreküp. Birlikte daha ucuza ve daha kısa mesafeden gaz sağlıyorlar, bu yüzden East-Med onlara rakip olamaz” yorumunda bulundu.
Aynı zamanda koronavirüs salgının yol açtığı küresel krizin East-Med yapımını etkileyebileceğini düşünen Yunan uzman, “Koronavirüs yüzünden tüketim ve fiyatlar düştü. Mevcut fiyatlar yüzünden bu proje ekonomik olarak uygun olmayabilir. Bu ekonomik durum daha uzun süre böyle devam ederse her türlü yatırım zor olur” ifadesini kullandı.