GÖRÜŞ

Türkçe bilen Rus Youtuber anlatıyor: Rusya sokaklarında Atatürk’ün adını duymak büyük mutluluk

Ksenia Mayakova, St. Petersburg sokaklarındaki Ruslara Türkiye ve Türkleri, Türk insanına ise Rusya’yı ve Rusları sormak için yola çıkmış bir Youtuber. İki ülke arasında köprü kurma hedefi olduğunu anlatan genç vlogger, Türkçe serüvenini ve sokak röportajlarında karşılaştığı ilginç olayları Sputnik’e anlattı.
Sitede oku

Ksenia Mayakova. Kendi ifadesiyle ‘Rusya’da bir Rus’. Ancak onu tanımamızın sebebi Rusya’da bir Rus olmasından çok öte. Zira kendisi, Rusya’da yaşayan ve çok iyi derece Türkçe bilen bir Youtuber. Amacı ise pek çok ortak noktaları olduğuna inandığı Türkiye ile Rusya arasında köprü olabilmek. Bu amaç doğrultusunda hem yaşadığı St. Petersburg şehrinde hem de başta İstanbul olmak üzere ziyaret ettiği Türk şehirlerinde sokak sokak gezip Ruslara Türkiye ve Türkleri, Türk insanına ise Rusya’yı ve Rusları sormak için yola çıkmış. Çektiği videolarda "Rus halkı komşusu olan Türkleri ne kadar iyi tanıyor?” ve “Pandeminin ardından Ruslar, yeniden Türk kıyılarını dolduracak mı?” gibi sorulara yanıt arıyor. Şimdiden 34 bin takipçisi olan Mayakova’yla kim olduğunu, Türkçe serüvenini ve Rus sokaklarında karşılaştığı ilginç olayları konuştuk. 

‘Üniversite eğitimi için gittiğim St. Petersburg’da Türkçeyle serüvenim başladı’

Mayakova’nın Türkçeyle tanışma hikayesi oldukça sıradışı. Zira o, ne bir Türk-Rus evliliğinin çocuğu ne de Türkoloji öğrencisi. Mayakova, çocukluğundan beri üniversite eğitimi almayı hayal ettiği St. Petersburg’da Türkçeyle yolunun nasıl tesadüfen kesiştiğini şöyle anlatıyor:

“Çocukken ailemle bir kış St. Petersburg’a geldiğimiz an şehre aşık oldum. İleride kaliteli bir eğitim almak için oraya taşınmaya karar verdim. Yıllar geçti ve ben Rusya’nın ilk üniversitesi olan St. Petersburg Devlet Üniversitesi’ni kazandım. Bundan sonra hayatımda ilk defa Türkiye rüzgarı esmeye başladı. Türkçe ile geçmişim son derece kısa. Lisans ve yüksek lisans programlarını birincilikle bitirdikten sonra ilgimi çeken uluslararası ekonomik kongre, zirve ve forum organizesi sektöründe çalışmaya başladım. Ayrıca Türkçe öğrenmeye başladıktan bir sene sonra farklı fuar ve konferanslarda hem sözlü, hem yazılı tercümanlık yapmaya başladım ve şu an dil becerilerimi simultane çeviri düzeyine kadar geliştirebildiğim için çok mutluyum. Çünkü bu benim için hayallerimden birinin gerçekleştiği anlamına geliyor. Birçok uluslararası forumda Türkiye’den gelen bakanlık seviyesinde ve üst düzey yetkililerden oluşan resmi delegasyonlara eşlik ettim ve Rusya’ya gelen Türk iş adamları ile çalıştım.”

‘Arapça veya Çince düşünüyordum, birkaç sene önce birisi Türkçe öğreneceğimi söylese hayatta inanmazdım’ 

Türkçe öğrenme sürecinin bir zorunluluk olarak karşısına çıktığını ancak sonrasında dili çok severek hızla geliştirdiğini aktaran genç Rus Youtuber “Birkaç sene önce birileri yanıma gelip bir gün Türkçe öğreneceğimi söyleseydi hayatta inanmazdım. Yanlış anlaşılmasın ama ben dilinizi öğrenmeye başlamadan önce Türkiye ilgi alanımda değildi, daha önce gittiğim ya da gitmek istediğim ülkeler arasında da yoktu. Üniversiteye girince bütün bölümlerden en çok Doğu Dilleri Fakültesi merakımı uyandırmıştı ve Arapça, Çince ya da Japonca öğrenmeyi düşünüyordum. Yalnız seçtiğim programda dili kendim tercih edemeyeceğimi öğrenince biraz üzülmüştüm. O sene grubumuza Türkçe dersleri verileceğini öğrenir öğrenmez büyük bir şok geçirdim ve önce bunu asla yapmayacağımı söyledim. 

Ancak sonrasında bölüm değiştirip bir yıl daha kaybetmemek için Türkçe öğrenmek zorunda kaldım ve dile birkaç ay içinde yavaş yavaş alışmaya başladım. Açık konuşmak gerekirse dilinize alışmak bayağı zordu ve zaman aldı, çünkü hem ana dilime, hem de başka daha önce duyduğum dillere hiç yakın değildi. Fakat dilin mantığını çözünce çok hoşuma gitti ve beni daha çok kendisine çekti. Tam bir sene sonra dilini öğrendiğim ama o zamana kadar hiç gitmediğim ülke ile tanışmaya karar verip İstanbul’a gittim. İyi ki de ilk orayı seçtim diyorum çünkü İstanbul beni resmen büyüledi. Türkçe’yi ise böyle maceralı bir sürecin sonucunda öğrenmiş olmaktan çok mutluyum” diyor. 

‘Rusların gittiği sahil şehirlerine gitmek yerine İznik, Isparta, Edirne gibi değişik yerleri keşfettim’

Üniversitenin ilk yıllarından bu yana sık sık dilini geliştirmek için Türkiye’ye ziyaretlerde bulunduğunu aktaran Mayakova “O zamandan beri dil pratiği için her yaz Türkiye’ye gitmeye çalışırdım, birkaç seferde yine Türkiye’de kış tatili yapma fırsatım oldu. Fakat ülkeye hiçbir zaman plaj tatili yapmaya gelmedim ve orada birkaç haftadan fazla kalmadım. Özellikle Rus turistlerin gittiği meşhur tatil yerlerine hiç uğramadım, kendimce Türkiye’nin başka güzel yerlerini keşfetmeye gayret ettim. Türkiye’de bir telefon hattım ve internetim olmadan güzel memleketinizin İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa gibi en büyük şehirlerinden başlayarak pek çok yerini gördüm; Edirne, Çanakkale, İznik, Denizli, Isparta, Bandırma ve pek çok bölgeyi daha… Şimdiye dek sadece İstanbul’da bir sokak röportajı gerçekleştirebildim, ama ilk fırsatta Türkiye’nin başka şehirlerinde de bunu yapma hayalim var” diye anlatıyor. 

‘Türkiye’yle hiçbir akraba bağım olmasa da kendimi bu ülkeye yakın hissediyorum’

Rus vlogger Türkiye’ye ilişkin hislerini “Ülkeye dair çok şey seviyorum; her zaman yardımsever insanlarını, misafirperverliğini, zengin kültürünü... Aslında Türkiye ile hiçbir kan, akraba veya başka bir bağım olmadan bu ülke kalbime çok yakın geliyor. Türkiye’ye gittiğimde minimum kişisel eşya alıyorum ve valizimi daha çok Rusya’da bulunmayan hediyelerle dolduruyorum. Türk mutfağından en çok künefe seviyorum. Kaymaklı kadayıf vazgeçilmezlerim arasında. Rusya’ya dönüş için havaalanına giderken mutlaka birkaç kilo çiğköfte yaptırır, şehrime götürürüm. Acı yemekler normal şartlarda Rus mutfağına alışkın bir ağza yabancı gelse de ben tantuni ve yanında gelen minicik biberleri çok seviyorum. Islak hamburger ve bir sürü değişik yiyeceği ilk kez Türkiye’de tattım. Türkiye’deyken sürekli hava değişiminden dolayı galiba soğuk algınlığı olduğum için kendimi tarhana çorbasına alıştırdım, artık Rusya’da evimde de tarhana pişiriyorum. Türkiye’nin tamamını gezerek bütün bu güzel yemekleri yerinde tatmak istiyorum” ifadeleriyle aktardı. 

‘Rus-Türk ailelerinin meyvesi olan çocuklar ilişkilerimiz için çok büyük role sahip’

Amacının Türk-Rus dostluk köprüsü kurmak olduğunu da söyleyen Mayakova “Ülkelerimizi birbirine sıkı bağlayan ve en doğru şekilde yaşamımızı anlatan en önemli unsurlardan biri kültür. Bu sebeple bu alanda ortak projelerin artırılması gerekiyor. Uzak ve yakın tarihte iki ülkemiz arasında yaşanmış bütün tatsız olaylara rağmen Türkiye ve Rusya’nın pek çok konuda bir takım ortak noktası olduğunu düşünüyorum. Her iki ülkenin hem Avrupa hem Asya üzerinde yer almasının olumlu bir etki yarattığını düşünmekteyim. Belki en baştan kültürlerimizin çok farklı olduğu zannedilebilir fakat yakından bakıldığında tahmin edilenden çok daha fazla ortak özellik ve değer var. İki ülkenin insanlarının yaptığı evliliklerin meyvesi olan çocukların önemi geleceğimiz açısından çok büyük, bu çocuklar iki ülkeyi birbirine bağlı tutacaklar” diye anlattı.  

‘Rusya-Türkiye ilişkilerinin 100. yılındayız, pek çok işbirliğine imza atılacağına inanıyorum’

Bu senenin Rusya-Türkiye diplomatik ilişkilerinin 100. yıldönümü olduğunu hatırlatan Mayakova “Bu vesileyle dünyadaki Kovid-19 pandemisine rağmen gelecekteki daha yakın ilişkiler için verimli bir zemin oluşturmak üzere karşılıklı faydaya dayalı yeni iş birliklerine imza atılacağını ümit ediyorum dedi ve şöyle devam etti: 

“Öte yandan 2019 Rusya-Türkiye Kültür ve Turizm Yılı’nın bazı etkinliklerinin organize edilmesi hususunda katkıda bulunma şansımın olması benim için ayrı bir gurur kaynağı oldu. Mesela Kasım ayında 8. St. Petersburg Uluslararası Kültür Forumu’na Türkiye özel statü sıfatıyla katılıp bir takım etkinliklere imza attı. Ben de bu kapsamda iki oturumda tek kişi olarak simültane çeviri yapmış oldum; biri Türk ve Rus Edebiyatı’nda İstanbul paneliydi, diğeri ise Göbeklitepe konferansıydı. Ayrıca Türk Sineması Günleri Festivali’nde ‘Bizim İçin Şampiyon’ filmi gösterimi için St.Petersburg’a gelen başrol oyuncusu Ekin Koç ve başka etkinliklerde farklı Türk sanatçılarla çalışma fırsatım oldu. Şubat ayında da Fazıl Say Rusya’da konser vermişti ve ben günübirlik onu dinlemeye Moskova’ya gitmiştim. O konser, aklımdan yıllarca çıkmayacak muhteşem bir akşam oldu. Umarım önümüzdeki senelerde de böyle büyük etkinlikler devam eder çünkü iki ülkenin tanıtımı ve kardeşliği açısından son derece yararlı olduğunu düşünmekteyim.”

‘Defalarca Türkiye’ye gidip otelden çıkmayan da var, hiç gitmediği Türkiye’ye dair derin bilgisi olan da…’

Mayakova, Sputnik’e Rusya sokaklarında Türkiye üzerine röportajlar yaparken neler yaşadığını da anlattı: 

“Röportaj için her sokağa çıkışım, neyle karşılacağımı bilmediğim bir günün başlangıcı demek. Benim bir kuralım var. Önceden hiçbir ipucu vermeden direkt Türkiye’yi sorarak hemen kaydı açıyorum. Bazıları, ya stresten ya da bilmediklerinden, çok fazla şey söyleyemiyor. Ama bazıları da beni bildikleriyle o kadar çok şaşırtıyor ki… Kimi Türkiye’ye defalarca gitmiş ama kaldığı otellerin dışında pek bir şey bilmiyor; kimi hiç Türkiye’ye uğramamış ancak ülkeyle ilgili şaşırtıcı ölçüde bilgiye sahip.

‘Rusya sokaklarında Türkiye’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün ismini duymak beni mutlu ediyor’

Örneğin, ilk yaptığımız videoda ‘Türkiye deyince aklınıza kim geliyor?’ soruma birisi ‘İbrahim Tatlıses’ yanıtını vermişti. Bu beni inanılmaz şaşırtmıştı. Film, şehir ve oyuncu isimleri söyleyenler ismi hatırlamayamazlarsa onlara yardım ediyorum çünkü çabalamalarının da önemi büyük. Ayrıca Rusya sokaklarında röportajlarımda Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün ismini duymak da beni çok mutlu ediyor.”

‘Türk kültürü güzel plajlardan veya dizilerden ibaret değil, daha fazla farkındalık şart’

“Rus sokaklarında Türkiye algısını nasıl tarif edersiniz?” sorusuna ise Mayakova’nın yanıtı “Bu zamana kadar 6 röportaj gerçekleştirdim, hepsinin çok zevkli ve güzel geçtiğini söyleyebilirim. Sokağa çıkıp insanlara Türkçe kelimeler söylettim hatta Ankara havasını bile dinlettim. Videolarımın sadece sorularla bitmediğini vurgulamak isterim, üniversitede eğitim gördüğüm süreçte ve kendi tecrübelerimden yola çıkarak Türkiye hakkında bildiklerimi aktarıyorum ve yanlış bilinenleri düzeltiyorum. Mesela bir röportajımda Türkiye’nin başkentinin bilinmemesi beni şok etti, aynı şekilde Türkiye’de röportaj yaptığımda Rusya’nın başkentinin bilinmemesine şaşırmıştım. YouTube kanalı kurmamın amaçlarından biri de iki halk arasındaki önyargıları kırmaktı. Turizm elbette halkların birbirini tanımasının önünü açıyor fakat Türk kültürü ne plajlardan ne de Türk dizilerinden ibaret. Türkiye’deki UNESCO mirası veya Türk edebiyatı Rus halkı tarafından daha fazla bilinmeli” oluyor. 

‘Çok sayıda Rus, Türkiye’ye uçuşların başlamasını bekliyor’

Peki Kovid-19 sonrası Ruslar, yeniden Türkiye’yi ziyarete hazır mı? Bu soruya yanıt arayan bir sokak röportajı yapan Mayakova konuya ilişkin “Ben şahsen bütün yasaklar kalktıktan sonra daha da çok turistin Türkiye’ye gideceğini düşünüyorum. Röportajımı yaparken de Türkiye’ye daha önce hiç gitmek istemeyenlerin şimdi kalkan ilk uçakla Türkiye’ye gitmeyi arzuladıklarını gördüm. Türkiye’ye iyice hasret kalmış insanlar var. Ben de elbette Türkiye’yi çok özledim ve sınırların açılmasını dört gözle bekliyorum” yorumunda bulundu.

Yorum yaz