RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyeleri Okan Konuralp ile İlhan Taşcı, Üst Kurulun, Tele 1 ve Halk TV hakkında verdiği “5 gün ekran karartma” cezasının iptali istemiyle idare mahkemesine başvurdu.
Konuralp ve Taşcı'nın idare mahkemesine verdiği dilekçede, RTÜK üyesi olarak basın özgürlüğü ve düşüncenin yayılması özgürlüğünün güvence altına alınmasının görevleri arasında olduğu vurgulandı.
Taşçı, “RTÜK'ün doğrudan doğruya basın özgürlüğüne müdahale nitelikli kararlarına yargı denetimi kaçınılmaz oldu” dedi.
RTÜK'ün CHP kontenjanından seçilen üyesi İlhan Taşcı'nın sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, “RTÜK'ün doğrudan doğruya basın özgürlüğüne müdahale nitelikli kararlarına yargı denetimi kaçınılmaz oldu. En son verilen 5 gün ekran karartma kararı 83 milyonun haber alma hakkını ortadan kaldıracağı için yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle idare mahkemesine başvurduk” ifadelerini kullandı.
5 günlük ekran karartma cezasının vatandaşın haber alma hakkına yönelik ciddi bir müdahale olarak değerlendiren Taşçı'nın açıklaması şöyle:
"RTÜK son dönemde aldığı kararlarla basın ve düşünce, ifadenin yayılması ve haber alma hakkına ilişkin dar bir bakış açısıyla hareket ettiğini göstermektedir. RTÜK'ün son olarak TELE 1 ve Halk TV'ye verdiği 5'er günlük ekran karartma cezası; salt bu yayıncılara yönelik olarak değerlendirilemeyecek kadar önemlidir. Ulusal düzeyde yayın yapan televizyonların ekranlarının 5 gün boyunca ‘karartılması' doğrudan doğruya basın ve düşünce özgürlüğü ile yurttaşların haber alma hakkına yönelik ciddi müdahale niteliğindedir. Dolayısıyla kararlara sadece bu durumdan etkilenen yayıncılar açısından bakılamaz. Türkiye'nin özgürlüklere bakışını ve dünyadaki saygınlığının da önemli bir parametre de olacak bu kararların mutlaka ama mutlaka Türk Milleti adına karar veren yargı denetiminden geçmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Üst Kurul üyesi olarak, görevlerimiz arasında basın özgürlüğü, düşünce ve düşüncenin yayılmasının özgürlüğünün sağlanmasının da yer alması nedeniyle 83 milyon yurttaşımız adına bu davayı açtık. Mahkemelerin bu davaya Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında güvence altına alınan basın ve düşünce özgürlüğü çerçevesinde bakmasını umut ediyoruz."