BM silah ambargosunun kalkmasına set çekme çabasındaki ABD'nin İran Özel Temsilcisi Brian Hook'un'İran'ın nükleer tesislerine askeri saldırı düzenlenmesi ihtimalinin her zaman masada olduğu' tehdidine, Dışişleri Sözcüsü Abbas Musavi, 'değersiz ve temelsiz' karşılığını verdi.
Trump yönetiminin BM silah ambargosunun uzatılması talebinin 'hiçbir haklı temelinin bulunmadığını' belirten İran Dışişleri Sözcüsü, yine ısıtılan askeri seçenekle ilgili 'sanrı gören ABD başkanlarının masasında yıllardır toz topladığı' esprisini yaptı.
'Sorunun kaynağı, ABD'nin bölgedeki varlığı ve sömürüsü'
İran'ın askeri sektörünün 'tümüyle savunma amaçlı' olduğunu vurgulayan Musavi, "Bölgeye gerçek tehdit, bölgeyi askeri üslere dönüştüren, bölünme yaratmak için bölgenin ilerlemesi ve kalkınmasını engelleyen ve kendi askeri sanayisinin ürünlerini kolaylıkla satabilmek için korku ortamı yaratan ABD'nin yıkıcı ve istikrarsızlaştırıcı varlığıdır" dedi.
'Askeri seçeneğe karşı silah geliştirmek meşrudur'
Washington askeri seçeneği masada tuttukça İran'ın silah geliştireceği imasında bulunan Dışişleri Sözcüsü, şöyle konuştu:
"ABD'li yetkililer İran ulusuna karşı askeri seçeneğin masada olduğundan beyhude şekilde söz ettikçe ve bölgeden çekilmeyi ertledikçe, İran yerli kabiliyetlerine dayanarak askeri gücünü pekiştirmek için hiçbir meşru çabayı esirgemeyecektir ve bunu İranlıların ulusal çıkarlarını savunmaya yönelik yadsınamaz hakkı olarak görecektir."
'Nükleer silah aleminin dokunulmayan kralı'
'ABD yüzlerce atom bombası ve başka kitle imha silahlarına sahipken, üstüne üstlük Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) ve diğer uluslararası kurumlarla işbirliği yapmaz ve UAEK da ABD'de hiçbir nükleer tesisi denetlemezken', Hook'un İran'a silah ambargosunun yürürlükte kalması için temaslarda bulunduğuna dikkat çeken Musavi, şöyle devam etti:
'Yemen, Filistin, Irak, Suriye diğer bölge uluslarının ezilen ve savunmasız halklarına karşı'
"Daha da kötüsü, ABD bu ülkelere devasa miktarda ileri teknoloji silah ve donanım sattığından ve bu silahların çoğu Yemen, Filistin, Irak, Suriye diğer bölge uluslarının ezilen ve savunmasız halklarına karşı kullanıldığından, pratikte bölgeyi patlamaya hazır barut fıçısına çevirdi."
"Bölgenin güvenliğini garantiye almanın sadece ve sadece bölge ülkelerinin elinde olması, İran'ın ilkesel ve değişmez politikasıdır."