EKSEN

‘Mısır ile olan askeri restleşmeden Türkiye'ye hayır yok, Libya bölünürse MEB anlaşması da etkilenir’

Mehmet Ali Güller'e göre, Sisi'nin Libya'ya müdahale sinyali, Ankara'yı askeri olarak frenleme, ABD ve Rusya'yı safına çekme hedefli. İhvan'ı tıpkı PKK gibi 'terör örgütü' gören Mısır'la askeri restleşmeden hayır gelmeyeceği görüşündeki Güller, Suriye, Doğu Akdeniz ve Libya başlıklarının birleştiğini ve bütünsel strateji gerektiğini dile getirdi.
Sitede oku

Muammer Kaddafi'nin NATO destekli rejim değişikliği ile alaşağı edilmesinden sonra sarsıntıların dinmediği Libya'da gerilim artıyor. Süheyra anlaşması sonucu BM tarafından tanınmış başkent Trablus'taki İhvancı hükümet ile aslında uygulanamamış olan bu anlaşmanın onay makamı olan Tobruk'taki parlamento ve desteklediği Libya Ulusal Ordusu'nu Berlin Konferansı kararları uyarınca yeniden masaya oturtma çabaları sonuç vermiyor.

BM Libya temsilciliğinin müzakerelerin başlayacağı yolundaki duyurusuna Trablus'taki Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) olumsuz yanıt verirken, Kahire girişimi başlatmış Mısır'dan ilk kez sert bir çıkış geldi. Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el Sisi, UMH'ya bağlı güçlerin petrol bölgelerini de etkileyecek Sirte ve Cufra'ya saldırısı'nı 'kırmızı çizgi' saydıklarını belirtip, böyle bir durumda Libya ile uzun bir sınırı bulunan ülkesinin duruma müdahale edebileceği mesajını verdi. Sarrac hükümeti, Müslüman Kardeşler'in (İhvan) uzantısı olarak görülürken, en geniş ve açık desteği Türkiye'den alıyor. Mursi hükümetinin 2013 darbesiyle devrildiği Mısır'da ise İhvan 'terör örgütü' kabul ediliyor.

Gelişmeleri Cumhuriyet gazetesi yazarı Mehmet Ali Güller ile konuştuk.

‘Sisi’nin açıklaması Türkiye’nin Libya’daki atağını frenlemeyi hedefliyor’

Mehmet Ali Güller’e göre Sisi’nin ‘kırmızı çizgi’ uyarısı Türkiye’nin Libya’daki sahaya yansıyan askeri atağını frenlemeyi hedefliyor ve askeri güç gösterisi anlamına geliyor. Güller, Türkiye'nin Libya'da mevcudiyetini güçlendirmeye devam etmesi ve orta yol bulunamaması halinde gelişmelerin Türkiye ile Mısır arasında sıcak çatışmaya dönüşebileceğine dikkat çekerken, bunun tehlikelerine dikkat çekti:

Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti: Mısır lideri Sisi'nin Libya'ya müdahale tehdidini savaş ilanı olarak görüyoruz

“Libya’da en sıcak gelişme Sirte ve Cufra üzerinden bir Mısır-Türkiye gerginliğinin oluşması. Sirte ve Cufra konusu aslında yeni değil. Trablus merkezli hükümete Türkiye’nin verdiği destekle, sahada birtakım askeri kazanımlar oluşunca haziran ayının başında Sirte, Cufra ve güneydeki petrol sahaları olarak ilan edilmişti. Bunu hem Türkiye’nin desteklediği Ulusal Mutabakat Hükümeti ilan etmişti hem de fiili olarak Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, Hafter’in buraları boşaltması gerektiğini söyleyerek hedefin olduğunu teyit etmişti. Bütün mesele buradan başladı. Sirte ve Cufra konusu hem Mısır ile hem Rusya ile Libya’da gerginliğin nedeni oldu. Türkiye’nin desteklediği Serrac kuvvetlerinin Sirte ve Cufra’yı almak istemesi ateşkes görüşmeleri için diplomatik tur yapan Rus bakanların görüşmeye gelmesini erteledi. Diğer yandan da Mısır ‘Bu bizim kırmızı çizgimiz’ dedi. Bir askeri gerginlik boyutuna ulaşmış oldu. Zaten Libya’da Ankara ve Kahire karşı karşıyaydı, iki farklı kuvveti destekliyorlardı. İlk defa bir askeri güç gösterisi yapılmış oldu. Bu çok tehlikeli bir durum. Bunun hayata geçip geçmeme olasılığı kuşkusuz tartışılır. Fakat bugün AKP’nin ilk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış’ın açıklamaları var; Türkiye oradaki mevcudiyetini güçlendirmeye devam ederse ve orta yolda buluşulamazsa, Türkiye ile Mısır sıcak bir çatışmaya dönebilir, şeklinde uyarısı var. Dolayısıyla oldukça ciddiye almamız gereken bir mesele. Kuşkusuz bundan hem Türkiye hem Mısır’ın askeri gerginlik boyutu ile ilgili karşılıklı restleşmesi içerisinde birtakım siyasal hedefleri var. Burada Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin kırmızı çizgi ilan ederek bir askeri güç kullanma durumunu sergileyerek bir hedef gözettiğini öncelikle tespit etmek gerekiyor. Aşağı yukarı nisandan bu yana Türkiye’nin desteklediği Serrac kuvvetleri sahada büyük başarı kazanıyor. Çeşitli noktaları, önemli askeri üsleri ele geçirdiler. Bunlardan bir kısmı çatışmadan boşaltılmış oldu. Ama sahada neticede Serrac kuvvetlerinin bir askeri üstünlük tablosu ortaya çıkmış oldu. Bu Hafter’in birtakım yanlış hamleler yapmaya da zorlamış oldu. Hafter kendisini devlet başkanı ilan etmişti. Bu Hafter’i destekleyen kuvvetler içerisinde bile acaba Haftersiz mi yola devam etmek lazım, acaba Akile Salih veya onun desteklediği biriyle mi yola devam etmek şeklinde yeni bir görüş ortaya çıkardı. Sisi’nin bu askeri caydırıcılık diyebileceğimiz kırmızı çizgi açıklaması bir nevi Türkiye’nin Libya’daki sahaya yansıyan atağını frenlemeyi hedefliyor. Asıl hedefi bu."

'Sisi kuvvet kullanabiliriz diyerek ABD'yi yeniden tarafsız pozisyona çekmeye çalışıyor'

Güller, son dönemde Libya'da daha tarafsız görünüm veren ABD'nin bu denklemde iddialara konu olan Rusya ayağı nedeniyle Ankara'ya yakın durur hale geldiğini, Sisi'nin son açıklamalarının da ABD'ye yeniden tarafsız pozisyona çekmeyi hedeflediği görüşünde. Güller, Sisi'nin diğer yandan Libya'da Toprum parlamentosuna yakın dursa da dengeleri gözeten Rusya'yı da kendi saflarına daha kuvvetli destek veren bir pozisyona getirmeye çalıştığını söyledi:

ABD Ulusal Güvenlik Konseyi’nden 'Libya'daki çatışmalara son verilsin' çağrısı

"Sisi’nin hedeflerinden biri de doğrudan tam da Amerika’nın pozisyonuyla ilgili. Bir ortak çalışma mutabakatına varılmış durumda Ankara ile Washington arasında. Şu ana kadar Amerika’nın Libya’daki genel tutumu tarafsız diyebileceğimiz bir pozisyondu. Hem Ankara hem Kahire’ye de haklısın diyordu. Her iki tarafa da destek veren, belli bir mesafede duran bir pozisyonu vardı. Fakat Rusya’nın Libya düzleminde ağırlığını artırıyor olması, Amerika’nın kara ve hava üssü edinme çabası içerisinde olduğunu düşünüyor olması geçtiğimiz haftalarda bir askeri atak yapma ihtiyacı doğurdu Washington’a. Tunus’a asker göndermek yönünde görüşmeleri var. Rusya’nın orada helikopterleri var şeklindeki açıklamalarla Türkiye cephesine bazı mesajlar vermiş oluyor. Sisi bu askeri caydırıcılık noktasına girerek yani ‘Bir kuvvet kullanabilirim’ diyerek Amerika’yı da yeniden Ankara ile ortak çalışma pozisyonundan daha yeniden görece tarafsız pozisyona çekmeye çalışıyor. Sisi’nin bir diğer hedefi şu. Açık bir şekilde Hafter kuvvetlerinin arkasında Mısır. Ama Rusya’nın pozisyonu tam öyle değil. Tobruk hükümetine daha büyük destek veriyor. Ama Kremlin burada diplomasinin bütün araçlarını kullanarak her iki tarafla da görüşmeyi sürdürüyor. Sisi bu kırmızı çizgi çıkışıyla Rusya’yı da tam bir siyasi destekçiye dönüştürmeye, kendi arkasına daha çok kuvvet veren bir pozisyona çekmeye çalışıyor.”

'PKK nasıl Türkiye için terör örgütüyse İhvan da Mısır için öyle, Kahire'ye terörle mücadele hakkı doğurabilecek pozisyonlar zorlanabilir'

PKK nasıl Türkiye için terör örgütü ise, AK Parti’nin desteklediği Müslüman Kardeşler’in de Mısır için büyük bir tehdit oluşturduğunu dile getiren Güller, Sisi’nin diğer yandan da Kahire bildirisi ekseninde Ankara ile masaya oturmayı amaçladığını dile getirdi. Libya'ya Suriye'den teröristlerin akışına da atıf yapan Güller, Mısır açısından 'terörle mücadele' hakkı doğurabilecek pozisyonların diplomatik ve askeri açıdan zorlanabileceğini vurguladı:

“Mısır şu anda ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıya. Pandemi her ülkeyi olduğu gibi Mısır’ı da olumsuz etkiliyor. Kendisine Libya desteği veren Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni de bu ekonomik sıkıntıları aşmakta kendisine finans desteği sağlayacak bir pozisyona çekebilmek için de Libya’daki kartını kullanıyor. Bunlar son tahlilde bir masaya çağrı hedefi içeriyor. 8 Haziran’da ilan edilen Kahire bildirisini UMH ve Türkiye reddetmişti. Fakat Rusya’dan Avrupa’daki ülkelere, bölgedeki ülkelere pek çok ülke kabul etmişti. Sisi, Kahire bildirisini esas alan şekilde Türkiye’yi masaya oturtmaya çalışıyor. AKP’nin ilk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış çok açık şekilde şunu söylüyor. Müslüman Kardeşler ağırlıklı bir hükümetin yöneteceği Libya, Mısır için Türkiye’de PKK terör örgütü neyse öyle bir tehdit diyor. Hal böyle olduğu için Libya konusunda sınır ötesi harekatlar konusunda yaslanabileceği bir argüman buluyor. Diğer yandan Berlin konferansı 55 maddenin birkaçı bununla ilgiliyse de Libya’ya savaşçı transferi kesilmiş oldu her iki taraf için de. Silah sevkiyatı kesilmiş oldu. Ortada terör örgütlerinin sayı ve silahlarının arttığı bir tablo var. Bu tablo içerisinde kuşkusuz terörle mücadele hakkı doğabilecek pozisyonlar diplomatik olarak Kahire tarafından zorlanabilecektir. Bu ihtimal dahilinde.

'Libya, Suriye, Doğu Akdeniz artık birbiriyle bağlantılı hale geldi'

Güller'e göre eskiden Libya ayrı, Suriye ayrı, Doğu Akdeniz ayrı meselelerdi ancak gelişmelerle üç başlık birleşti. Üç meselenin artık birbirini etkileyen hale geldiğini belirten Güller, Ankara'nın Sarrac hükümetinin BM nezdinde meşruiyetinden söz ederken Suriye'yi BM'de temsil eden meşru hükümete yönelik tutumunun izah edilebilir yanı olmadığını vurguladı. Güller, Türkiye’nin ilk yapması gerekenin ayrı ayrı stratejiler kurmak yerine tamamını dikkate alan büyük bir strateji kurması olduğu görüşünü aktardı:

Lavrov: Libya krizinin tarafları çatışmalara derhal son vermeli

"İşin gittiği boyut sıkıntılı. Zira yeni bir dönem oluştu artık. Eskiden Libya bir meseleydi, Suriye bir meseleydi, Doğu Akdeniz başka bir meseleydi. Bu üç mesele ayrı ayrı yürüyordu. Fakat bir süredir bu üç mesele birbiriyle bağlantılı hale geldi. Neredeyse bu üç konuyu tek cephe olarak değerlendirebileceğimiz bir konu gelişti. Üçü de birbirini etkiler durumda. Çünkü aşağı yukarı her üç düzlemde de aynı aktörler bilek güreşi yapıyorlar. Bu Türkiye açısından da yeni bir durum yaratıyor. Suriye’deki durumu düzeltmek, Libya ya da Doğu Akdeniz’deki durumu düzeltmekle eş anlamlı hale geliyor. Bu da yeni bir bütünlüklü strateji oluşturmayı gerekli kılıyor. Türkiye’nin ilk yapması gereken; artık ayrı ayrı stratejiler kurmak yerine tamamını dikkate alan büyük bir strateji kurması gerekiyor. Artık şöyle argümanlar geçerliliğini yitiriyor: ‘Ben Libya’da BM’nin kabul ettiği meşru hükümet olduğu için onunla hareket ediyorum’ dediğinizde Suriye’de meşru olanla niye anlaşmıyorsunuz gibi sorular ortaya çıkıyor. Tüm bu soruların yanıtları Türkiye’nin çıkarına dönüştüren bir büyük yeni stratejinin uygulanması gerekiyor. Onun yolu da şu tablodan çıkacak belki: Ola ki en kötü senaryo bir çatışma olursa, bunun kimlere nasıl yarayacağını tespit ederek Türkiye’nin belki de ne yapması gerektiğine ulaşabileceğiz. Çok açık şekilde Türkiye ile Mısır arasındaki bu askeri restleşme öncelikle Libya’da bir vekalet savaşının daha boyut kazanmasına dönüşecek. Dolayısıyla bütün örgütlere yaramış olacak. Aynı zamanda Rusya’ya da yaramış olacak. Çünkü Libya’da Türkiye ile Rusya arasında çelişmeler var. Mısır ile bir askeri gerginlik Rusya’ya pazarlık avantajı doğuracak. Ankara ile pazarlık yapan Moskova bundan yararlanmış olacak.”

‘Mısır ile olan askeri restleşmeden Türkiye'ye hayır yok, Libya bölünürse MEB anlaşması da etkilenir’

Türkiye ile Mısır arasındaki askeri restleşmenin Libya sahasında ABD ve İsrail başta olmak üzere Doğu Akdeniz’deki karşı cepheye yarayacağını ifade eden Güller’e göre Ankara, bu askeri restleşmenin yerine diplomasi kapılarını açmalı. Ankara açısından en kötü senaryonun Libya’nın ikiye bölünmesiyle sonuçlandığını belirten Güller, bu durumun Türkiye’deki inşaat grupları dışında ulusal çıkarlarına hizmet etmeyeceğini dile getirdi. Güller Libya'nın bölünmesinin Doğu Akdeniz bağlamında öne çıkarılan MEB'i de etkileyeceğini anımsattı:

Türkiye'den Macron'un açıklamalarına tepki: Libya’da esas tehlikeli oyunu Fransa oynamaktadır

“Doğu Akdeniz düzleminde bunun bir etkisinin olacağı kuşkusuz. Türkiye ile Mısır’ın askeri restleşmesinden Mısır-İsrail-Yunanistan-Güney Kıbrıs Rum Yönetimi cephesi ve buraya destek veren AB ve Amerika yararlanmış olacak. Diğer yandan tüm bölgeyi de etkileyen bir durumu var. O anlamda da Türkiye ile Mısır’ın askeri restleşmesi bölgede Amerika ve İsrail’e yarayacak. İlhak projesiyle ilgili gelişmeler için böyle bir askeri restleşmenin olduğu durum İsrail’e ilhakı daha sorunsuz götürebilme ve siyasal zeminini yaratacaktır. Türkiye’ye yaramıyor. Bu askeri restleşmeden Türkiye’nin hayrına bir durum yok. Türkiye burada çok jeopolitikçi bir yaklaşımla artık tamamen Ankara’nın güvenliği Irak’tan başlardı, sonra Suriye oldu. Şimdi neredeyse Somali, Libya’ya her yere uzatıldı. Cephe genişletildi. Bu kadar büyük bir cephede bu kadar çok aktörle karşı karşıya olduğunuz pozisyondan sizin yararlı bir sonuç elde etmeniz mümkün değil. Bu meselenin askeri restleşme sertleştiği zaman ortaya çıkacak en kötü senaryo Libya açısından Libya’nın bölünmesi olacak. Türkiye Cufra bir sınır hattı olacak ve oradan ikiye bölünmüş olacak. Daha kötüsü o hatta BM barış gücü diyerek yeni bir kuvvet sokulması da iyice çözümsüzlüğe doğru giden önümüzdeki yıllar boyunca uğraşacağımız bir sorun demek. Libya bölündüğünde ne olacak? Bu Türkiye’nin yararına mı? Libya’nın batı tarafında başta inşaat sektörü olmak üzere Türkiye’deki belli kesimlerin iştahını kabartan birtakım yeniden yapılanma sürecinde kazanılacak paralar var. Fakat bu Türkiye’nin toplamının çıkarına değil. Türkiye’nin toplamdaki çıkarı Libya ile yapılmış deniz sınırı anlaşmasının Doğu Akdeniz’e yansıma biçimi. Burada da önümüzde şu duruyor. Libya bölündüğü zaman Türkiye’nin yapmış olduğu sınır anlaşması batı değil doğuda kalmış oluyor. Dolayısıyla fiilen pratikte geçersiz hale gelmiş oluyor. Türkiye şunu yapmalı: Libya’nın bölünmesini değil birliğini savunan bir hakkı koruyarak burada ateşkes, daha doğrusu Berlin konferansı sürecini esas alan bir çizgiye dönülmesinde ısrar etmeli. Bu tip askeri restleşmeler kaçınılmaz olarak tersini de doğurabilir. Bir anda aslında bizim yıllardır ‘Kahire ile diplomasi kanallarını açalım’ dediğimiz noktaya dönüşü de sağlayabilir. Çünkü bu işler tersini doğurabiliyor. Bunu 98-99’da Suriye ile de yaşadık. Askeri restleşme vardı, bir anda tersinden olağanüstü bir bahar havasına dönüşmüştü. Türkiye bu askeri restleşmenin yerine diplomasi kapılarını açmalı. Libya ile yaptığı anlaşmanın bir benzerini bunu fırsata çevirerek Mısır ile yapmanın yolunu aramalı. Bu olduğu takdirde bölgedeki pek çok meseleyi Türkiye’nin ulusal çıkarlarına uygun şekilde çözme fırsatı yakalamış olacağız.”

Yorum yaz