GÖRÜŞ

Fırat Devecioğlu: Salgın sürecinde insanlığın bir parçası olduğumuzu hatırladık

RS FM’de yayınlanan Gündem Dışı programına konuk olan THINK House İstanbul’un kurucusu Fırat Devecioğlu, “Evrensel akışta sahip olduğumuz problemler aslında hepimizin problemleri. Salgın sürecinde o kadar da yalnız olmadığımızı gördük. İnsanlığın bir parçası olduğumuzu hatırladık” şeklinde konuştu.
Sitede oku

Serhat Sarısözen ile Gündem Dışı’na kültür-sanat merkezi THINK House’un kurucusu Fırat Devecioğlu katıldı.

‘Sohbet: Günümüz modern insanının en önemli ihtiyacı’

Devecioğlu, “Hayatımdaki tutkuların bir tür iş modeline dönüşme hali oldu” dediği kurucusu olduğu kültür-sanat merkezi için, “Dünya tarihine yön vermiş önemli filozofların düşüncelerini neden çok yönlü incelemeyelim, bunu üzerine neden sohbet etmeyelim, düşüncesi üstünden doğdu. Sohbet etmek, günümüz modern insanının en önemli ihtiyacı” ifadelerini kullandı.  

‘Kafka’nın Maymunu’ adlı ilk oyunları kapalı gişe oynayan THINK House için Devecioğlu, “Üç alanı sahipleniyoruz: Edebiyat, felsefe, psikoloji. Bütün iş modelimizi fiziki alan üzerinden kurgulamıştık. Fakat salgın sürecinde workshop programlarımızı online sürdürdük. Son olarak 37. programımızı yaptık” diye konuştu.

‘Günümüz insanları yaşadığı problemleri ona has bir ruh hali olarak yorumlayabiliyor’

Devecioğlu, şunları söyledi: “Ana müfredatımızda yer alan düşünce atölyelerine 'THINKBIG Serisi' diyoruz. Bu çalışmaları, klasik atölye/workshop anlayışından çıkartarak, birer sosyo-gösteriye dönüştürüyoruz. Normalde 19:30’da başlayan programın 21:30’da bitmesi lazım fakat biz bir yaşam kulübüne dönüştük insanlar akşam 9 buçuktan sonra da gitmiyorlar, sohbet devam ediyor. THINKBIG serisinde ilham aldığımız şey, varoluşçuluk felsefesi. Felsefe terapisi adlı programımızda, felsefenin ruha şifa veren, insanın doğasına iyi gelen tarafını ele alıyoruz. Günümüz insanları, yaşadığı problemleri bir tür psikolojik problem, ona has bir ruh hali olarak yorumlayabiliyor. Oysa çoğumuz da şöyle sorular var: ‘Ben neden varım? Ben neden yaşıyorum? Kendi yolumu seçebilir miyim?’ gibi köklü sorular. Bu soruların cevap verdiği önemli bir kaynağın üzerindeyiz şu anda. Biz de o kaynağa yani felsefeye yönlendiriyoruz. Çoğu insanın yaşamsal, varoluşsal soruları var, bu sorular gayet de normal. Bunun bir alanı var, o da derin düşünce felsefe alanı. İnsanlar bizim çalışmalarımızda, sorunlarının kendilerine has olmadığını başka insanların da bunun üstüne düşündüğünü görüyorlar.”

‘Evrensel akışın bir parçası olduğumuz için bir problem yaşandığında…’

Devecioğlu, “Evrensel akışta, sahip olduğumuz problemler aslında hepimizin problemleri. Salgın sürecinde, o kadar da yalnız olmadığımızı gördük. İnsanlığın bir parçası olduğumuzu hatırladık. Bir problem çıktığında, hepimiz bundan etkileniyoruz. Neden etkileniyoruz? Çünkü bütünün bir parçasıyız. Evrensel akışın bir parçası olduğumuz için bir problem yaşandığında bundan hepimiz etkileniyoruz. İnsan doğası belirsizliğin içinde var olabilen hatta belirsizliği isteyen bir yapı. İnsan ruhu bilmediği bir sokakta kaybolmak ister; biz buna, ürküntülü heyecanı yaşamayı istemek diyoruz” şeklinde konuştu.

Yorum yaz