Bachelet, yaptığı yazılı açıklamada, ABD'deki protesto gösterileri ve şiddet olaylarından endişe duyduğunu belirtti.
Bachelet, hiçbir tehdit unsuru olmayan gösterici ve gazetecilerin plastik mermiyle hedef alındığının, üzerlerine biber gazı sıkıldığının altını çizerek, bu taktiğin bazı "mağdurların" geri çekildiği sırada kullanılmasına tepki gösterdi.
Gazeteciler 200 kez hedef oldu
Basın kartlarının açıkça görülmesine rağmen gösterileri haberleştiren gazetecilerin fiziksel saldırıya maruz kaldığı, kendilerine gözdağı verildiği veya keyfi olarak tutuklandıklarına dair kendilerine en az 200 farklı hadise iletildiği bilgisini paylaşan Michelle Bachelet, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Yaşanan olaylar, gazetecilere karşı eşi görülmemiş saldırılardır. Bazı durumlarda yayın esnasında saldırıya uğramışlar, hatta tutuklanmışlardır. İfade ve medya özgürlüğünün ABD'de, ülkenin kimliğinin merkezinde yer alan temel ilkeler olduğu göz önüne alındığında, (bu olaylar) daha da şaşırtıcıdır."
Bachelet, ABD'de görev yapan gazetecilerin işlerini rahat yapabilmelerini sağlamak üzere tüm yetkili makamları göreve çağırdı.
'Irkçılığa son verin' çağrısı
ABD yönetiminin, tarihindeki ırkçılık ve şiddet geçmişinden kurtulabilmesi için yüzlerce kentte patlak veren protestoların "kalbine kulak vermesi" ve "yapılan çağrıların gereğini yapması" gerektiğini vurgulayan Michelle Bachelet, şunları kaydetti:
"Silahsız Afro-Amerikalıların öldürülmesine son verilmesi çağrısında bulunan seslerin duyulması gerekiyor. Polis şiddetine son verilmesi çağrısında bulunan seslerin duyulması gerekiyor. ABD toplumunu mahveden endemik ve yapısal ırkçılığa son verilmesi çağrısında bulunan seslerin de duyulması gerekiyor."
Bachelet, Trump veya başka birinin ismini vermeden ABD'deki liderleri protestocuları dinlemeye, onları anlamaya ve ülkedeki eşitsizliklere son vermek için harekete geçmeye davet ederek, "Her zaman ama özellikle bir kriz sırasında, bir ülkenin ırkçılığı tartışmasız bir biçimde kınaması için liderlerine ihtiyacı var." ifadesini kullandı.