AK Parti'nin TBMM grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de de görülen koronavirüs konusunda açıklamalarda bulundu.
Tüm dünyayı kasıp kavuran bu hastalığın Türkiye'ye sirayet etmemesi için gereken her türlü önlemi vakitlice aldıklarını ifade eden Erdoğan, "Ancak biz, hangi tedbiri alırsak alalım, yakın çevremizde bu kadar yaygınlaşmış bir virüsten tamamen korunmak maalesef mümkün olamadı. Ülkemizdeki vaka, Avrupa kaynaklı şimdilik tek bir örnekten ibarettir" bilgisini verdi.
Sağlık Bakanlığı'nın, diğer bakanlıklar ve kurumlarla iş birliği halinde korunma tedbirlerini sıkı bir şekilde uygulamayı sürdüreceğini kaydeden Erdoğan, yarın da kendisinin başkanlığında bakanlar ve ilgili kurumlarla dar çerçeveli bir toplantı yapacaklarını söyledi.
'Virüsten korunmanın ilk şartı temizliktir, Rabb'im yar ve yardımcımız olsun'
Vatandaşlardan sağlık personelinin ikazlarına uymalarını isteyen Erdoğan, "Bu virüsten korunmanın ilk şartı temizliktir. Temizliği imandan sayan bir inancın mensupları sıfatıyla bu da milletimiz açısından işin en kolay tarafı olmalıdır" dedi.
"Türkiye inşallah bu sıkıntıyı herhangi bir kayıp vermeden atlatacaktır, temennimiz budur. Hiçbir virüs bizim tedbirlerimizden daha güçlü değildir. Her hastalık gibi bu virüse karşı da bireyler olarak göstereceğimiz dikkat ve alacağımız tedbirler en etkili korunma yöntemi olacaktır. Özellikle yaşlılarımızın ve bünyesi zayıf vatandaşlarımızın en azından bir müddet kalabalık yerlerden uzak durmaları gerekiyor. Milletimiz nice saldırıları, dertleri göğüslemeyi başarmıştır. Allah'ın izniyle bunun da üstesinden gelecektir. Rabb'im yar ve yardımcımız olsun."
'Suriye'de bulunma amacımız bölgedeki güçlerle bilek güreşine tutuşmak değil'
Konuşmasında Suriye'deki gelişmelere de yer veren Erdoğan, Rusya ile İdlib'de yaşanan krizi, ateşkesin de dahil olduğu bir dizi önlemle en azından bir süre için engelleyen bir sonuçla Moskova'dan döndüklerini anlattı.
Erdoğan, Türkiye'nin İdlib'de bir ay boyunca fiilen yürüttüğü operasyonlar ve başlattığı Bahar Kalkanı Harekatı'nın, sınırlara dayanan tehditlerin önüne geçme kararlılıklarının bir ifadesi olduğunu belirtti. Erdoğan, "Suriye'de bulunma amacımız ne bu ülkenin topraklarını işgal ve ilhak etmektir ne de bölgedeki güçlerle bilek güreşine tutuşmak, kapışmaktır" diye konuştu.
Erdoğan, Suriye topraklarında attıkları her adım gibi İdlib'deki mücadelenin de Türkiye'nin sınır güvenliğini sağlamayı ve katliam tehdidi altındaki milyonlarca insanın hayatını kurtarmayı hedef aldığını belirtti.
Erdoğan, "Suriye ile 911 kilometrelik sınır hattımızın her karışını hem terör örgütlerini hem de mezhepçi rejim güçlerini uzak tutacak şekilde güvenlik altına almakta kararlıyız. Cereblus'ta ne yaptıysak, Afrin'de ne yaptıysak, Tel Abyad, Resulayn'da ne yaptıysak, İdlib'de de aynısını yaptık, aynısını yapıyoruz" dedi.
'İdlib'de kalıcı bir çözüm bulunabilmiş değil'
Erdoğan, sınır hatlarının diğer kısımlarını da bu güvenlik çemberine dahil etmeyi sürdüreceklerini ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
Kılıçdaroğlu'na: Dersini bir çalış
Erdoğan'ın, "Bay Kemal, kaç tane gözlem noktası olduğunu dahi bilmiyor" sözleri üzerine salonda bulunanlar, "Yuh" çekti. Yuha gerek olmadığını söyleyen Erdoğan, "Bunlara bedeli, sandıkta ödettiğiniz sürece neyin ne olduğunu anlayacaklar" dedi.
Bir şeyi çok iyi kavramaları gerektiğini vurgulayan Erdoğan, AK Parti davasının sıradan bir dava olmadığını belirtti. Erdoğan, icraatla ortada olduklarını dile getirerek "17-18 yıldır lafla mı yürüdük, icraatla mı yürüdük?" diye sordu.
"Dersini bir çalış. Burada kaç tane gözlem kulesi olduğundan haberin yok. Bay Kemal, 12 gözlem noktası var" diyen Erdoğan, harita üzerinden gözlem kulelerini gösterdi.
Erdoğan,"12 gözlem noktamız şu anda var. Bay Kemal, bunu da öğren. Eğer arzu edersen seni de oraya gönderebiliriz. Ama gidemez. Son Moskova seyahatinde yaptığımız anlaşmanın içeriğinden de bunun haberi yok. Ne yaptılar, ne konuştular inanın haberi yok. Takip etmiyor çünkü bunun akıl hocaları çok çok farklı" diye konuştu.
Erdoğan, Tel Rıfat bölgesindeki bölücü terör örgütü mensuplarının saldırı teşebbüslerinin de giderek arttığını, buradaki teröristleri buldukları yerde etkisiz hale getirerek Türkiye'ye yönelik tehditleri bertaraf ettiklerini söyledi ve şöyle devam etti:
"Bay Kemal, 'Bizim gözlem kulelerini Suriye askerleri koruyor' diyor. Eline, diline dursun. Ne Suriye askeri? Suriye askeri kendini korumaktan aciz. Kendi vatandaşlarını acımasızca katleden Suriye askerini savunuyor. Hale bak. Bizim askerimizi koruyormuş. Türk askeri, bu milletin evlatları, hiçbir zaman zalim Esed'in korumasına muhtaç değildir. Bunu böyle bil Bay Kemal. Sen kendin korunmaya muhtaç olabilirsin ama bu milletin evlatları asla. Bugüne kadar El Bab, Cerablus, Afrin'de nasıl dimdik durduysak, ardından en son İdlib'de nasıl dimdik durduysak, bundan sonra da aynı şekilde dimdik durmaya devam edeceğiz."
'İdlib'de geçici ateşkesi kalıcı ateşkes haline getirmenin peşindeyiz'
Suriye'deki duruma dikkat çeken Erdoğan, "İşte tüm bu fotoğraf içinde bize düşen sükunetin devamı için her türlü gayreti gösterirken aynı zamanda rejimin ve terör örgütlerinin saldırılarına karşı da hazırlıklı olmaktır. Bu hazırlıklarımız var. Oradaki bütün en ileri teknolojiye sahip olan silahlara, hava savunma sistemlerine karşı hamdolsun bizler bu mücadeleyi verdik, bunun neticesinde de buradan geçici ateşkesi Moskova'da imzaladık" diye konuştu.
Şimdi meselenin, bu geçici ateşkesi 'kalıcı ateşkes haline dönüştürmek' olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Hızla şu anda onun peşindeyiz. Onu da bitirdiğimiz andan itibaren işimiz çok daha kolay olacaktır" ifadesini kullandı.
İdlib'in kuzeyinde, Türkiye'nin sınırlarından güneye doğru 25-30 kilometre derinliğinde, o bölgede briket barakalar yapmaya başladıklarını bildiren Erdoğan, "Şu an itibarıyla 1500-2000 civarında yapılmış vaziyette. Bunları hızla devam ettiriyoruz. İstiyoruz ki oradaki mültecileri daha konforlu barınaklara yerleştirelim. Şu kış mevsiminde, şu soğukta onları çadılardan kurtaralım. İçinde ufak tuvaleti, banyosu olan bu tür briket barakaları yapmak ve zeminine de tahta döşemek suretiyle böyle bir adımı şu anda attık. Orada 10, 20 bin kadar bu tür briket baraka yapma çalışmalarını sürdürüyoruz. Bunları yine Kızılay'ımız, AFAD'ımız vasıtasıyla sürdürüyoruz. Hızla bunu bitirmenin de gayreti içindeyiz" değerlendirmesini yaptı.
'Uluslararası toplumu daha çok gayret göstermeye davet ediyoruz'
Suriye krizine kalıcı bir çözümün, bu ülkenin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği temelinde atılacak adımlardan geçtiğinin altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ülkenin üçte birin, bölücü terör örgütünün kontrolü altındayken böyle bir çözüme ulaşılabilmesi mümkün değildir. PKK'ya, YPG veya SDG etiketi yapıştırmakla gerçekler ortadan kalkmıyor, hakikatlerin üzeri örtülmüyor. Suriye rejimi ve onu destekleyenlere çağrımız: Önce ülkenin üçte birini bölücü terör örgütünün işgalinden kurtarmalarıdır. Bunu sağladıklarında İdlib'de ve diğer bölgelerdeki sorunların çözümü çok daha kolay olacaktır. Yeni anayasa, özgür ve adil seçimler ile halkın desteğine sahip bir yönetimle Suriye'nin çok kısa sürede istikrara kavuşacağına inanıyorum. Bu doğrultuda atılan ve atılacak olan her adıma Türkiye olarak tüm gücümüzle ve samimiyetimizle destek vermeyi sürdüreceğiz. Ancak diğer yerlerdeki sorunlar devam ederken ısrarla ülkemizin ve kontrolümüz altındaki bölgelerde huzur içinde yaşayan halkın taciz edilmesine de izin veremeyiz. Uluslararası toplumu daha çok gayret göstermeye, ülkemizin çabalarına destek vermeye davet ediyoruz."
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Milletimizin birlik ve beraberlik iradesini, ülkemizin mücadele azmini kırmaya yönelik saldırıların koçbaşlığını ise CHP'nin başındaki zat yapmaktadır. Bu şahıs dün yine Moskova'daki görüşmemiz üzerinden akılla ve izanla asla bağdaşmayacak değerlendirmelerde bulunmuş. Bu kişi, hayatında liderler düzeyinde uluslararası hiçbir toplantıya katılmamıştır. Böyle bir toplantıya nasıl girilir, nasıl çıkılır, nasıl oturulur, nasıl konuşulur, nasıl müzakere edilir, nasıl anlaşılır bilmiyor. Baş başa görüşme nedir, heyetler arası görüşme nedir haberi yok. CHP kürsüsünden sorumsuzca konuşmakla devlet yönetimini birbirine karıştıran sadece cahil değil aynı zamanda densiz bir zatla karşı karşıyayız. Sen bir kaset kumpasıyla, bir CD kumpasıyla CHP'nin başına getirildin. O günden bugüne izlediğin tek bir siyaset var; o da ülkemizin ve milletimizin taraf olduğu her meselede sadece bizim değil Türkiye'nin de karşısında yer almaktır. Yaptığın iş bu. Gidersin Avrupa'ya bizi şikayet edersin. Onlara bizi şikayet ettiğin zaman burada terfi mi alacaksın? Burada da çukura batacaksın. Kendisinden özellikle bunun dışında hiçbir siyaset ışığı, feraset ışığı, sağduyu ışığı göremedik."
'Kılıçdaroğlu, husumet çizgisinde yürümekle ısrarcı'
Cumhur İttifakı çatısı altında MHP ile siyasi tarihe altın harflerle yazılacak derecede önemli ve örnek bir işbirliği zemini oluşturduklarını dile getiren Erdoğan, diğer partilerin bir kısmıyla anlaşamadıkları hususlar olsa da ülkenin ve milletin temel çıkarları doğrultusunda asgari bir zeminde buluşmaya gayret ettiklerini söyledi.
"Sadece Kılıçdaroğlu ve bölücü terör örgütünün güdümündeki parti, her hal ve şart altında ülkemize ve milletimize husumet çizgisinde yürümekle ısrarcıdır" diyen Erdoğan, şunları söyledi:
"Türkiye, vesayet zincirlerinden kurtulmak için çalışır, CHP vesayetin sözcülüğüne ve avukatlığına soyunur. Türkiye, PKK ile mücadele eder, CHP 'arkadaşlar' diyerek teröristlerden yana olur. Hatta bazı milletvekilleri de bu teröristlerin cenaze merasimlerine katılıp, tabuta omuz verir. Türkiye, FETÖ ile mücadele eder, darbecilerin karşısına dikilir, CHP 'kontrollü darbe' diyerek işi sulandırmaya çalışır. Türkiye, DEAŞ'ın başını ezdiğimiz Fırat Kalkanı Harekatı'nı yapar, CHP bundan rahatsız olur. Türkiye, sınırlarımız boyunca kurulmaya çalışılan terör koridorunu kırmak için Zeytin Dalı Harekatı'nı yapar, CHP var gücüyle karşı çıkar. Türkiye, aynı amaçla Barış Pınarı Harekatı'nı yapar, CHP yine feveran eder. Türkiye, İdlib bölgesindeki insani krizi önlemek ve rejimin ülkemize yönelik saldırılarını durdurmak için Bahar Kalkanı Harekatı'nı başlatır, CHP her zamanki gibi yine ülkesinin değil eli kanlı rejimin safında yer alır. Türkiye'nin Suriye'de birlikte çalıştığı insanları 'terörist' sıfatıyla yaftalayan bir Esed var bir de CHP'nin başındaki zat var. Bu kişi, rejimin 34 şehit verdiğimiz saldırısını, o mübarek Regaib Gecesi'nde, 'Esed'in askerleri bizim askerleri koruyor' diyebilecek kadar zıvanadan çıkabilmiştir."
'Nazilerin yaptıklarıyla, Yunanistan sınırındaki görüntüler arasında hiçbir fark yok'
Yunanistan'ın sığınmacılara yönelik tavrına değinen Erdoğan, "Nazilerin yaptıklarıyla, Yunanistan sınırındaki görüntüler arasında hiçbir fark yok. Hayatlarını kurtarma ve çocuklarına daha iyi bir gelecek kurma dışında amacı olmayan masumların üzerine ateş açılması, gaz bombasından kaynar suya kadar her türlü insanlık dışı muameleye maruz bırakılmaları kelimenin tam anlamıyla bir barbarlıktır" diye konuştu.
Erdoğan, "Türkiye'nin serbest dolaşım fasılların açılması, gümrük birliğinin güncellenmesi, mali yardım dahil tüm beklentileri somut olarak karşılanana kadar sınırlarımızdaki mevcut uygulamayı sürdüreceğiz" dedi.
Avrupa Birliği'nin tutumuna yönelik Erdoğan, "Biz kimseden iane istemiyoruz, kimseye de el açmıyoruz. Tek talebimiz, ülkemize verilen sözlerin yerine getirilmesidir" ifadesini kullandı.