İstanbul’da 26 Eylül’de gerçekleşen 5.8 büyüklüğündeki depremin ardından yaşanan iletişim kesintisi nedeniyle BTK Sektörel Denetim Dairesi Başkanlığı, operatörlere para cezası kesti.
Bir saat 15 dakikalık kesinti nedeniyle 2 milyon 90 bin TL ceza kesilen Turkcell'in Genel Müdürü Erkan, durumun adil olmadığını savundu. Habertürk'ten Necdet Çalışkan'ın haberine göre, Erkan,"Cezanın ayarını cezayı yazan arkadaşların kendi vicdanlarına bırakıyorum. Bizdeki 1 saat 15 dakikalık yoğunluk, kesinti değil. Yoğunluk, karşısında ise 27 saat kesinti. Herkes elini vicdanına koysun. Cezanın bedelini de vicdanına sorsun" ifadesini kullandı.
700 baz istasyonu mühürlüydü
Erkan, şöyle konuştu: "Deprem olduğu gün İstanbul'da 700 baz istasyonu mühürlüydü. Başka şehirler de de mühürlü istasyonlar vardı. Elektriğin, suyun, doğalgazın mühürlendiğini düşünün. Bizim yaptığımız kamu hizmeti. Böyle bir durum oluştuğunda günah keçisini sadece telekom operatöründe aramak yanlış. Herkesin şapkasını önüne koyması gerek, sonunda bu insan canı."
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın 2019 yılında yazılı bir soru önergesine verdiği yanıta göre Türkiye genelinde toplam 187 bin 808 adet baz istasyonu bulunuyor. İstanbul'da 46 bin 482 adet baz istasyonu yer alıyor.
'3 yıldır bir metre fiber kazamıyoruz'
Kesintisiz iletişim için fiberin çok önemli olduğunu vurgulayan Erkan, "İstanbul'da 3 yıldır bir metre fiber kazamıyoruz. Paramız olmadığından değil. İstanbul'da kazamıyoruz ama Hakkari'de de Artvin'de de kazamıyoruz. TEİAŞ'la anlaşma yaptık, TEİAŞ'ın şebekesini aldık, bu şebekeyi kendi şebekemize bağlamak için son noktasını kazamıyoruz" diye konuştu.
'Mobil iletişim ağı Elazığ'da hayat kurtardı'
Depremde mobil iletişimin hayat kurtardığını belirten Erkan şunları kaydetti: "Elazığ'da hayatı kurtulanların yüzde 90'ı mobil iletişim sayesinde hayatta kaldı. Şu fotoğrafı unutmayın, kurtarma görevlisi Azize ile kaç saat konuştu? Azize'nin yanında da 20 kişi vardı. Eğer o şebeke orada çalışmasaydı neler olurdu Allah bilir. Van'da iki yürekli arkadaşım oraya baz istasyonlarını kuvvetlendirmek için gitti, işleri bittiğinde sırtlarını dönüp gidebilirlerdi ama çığ altında kalanlara yardıma gittiler, vefat ettiler. O yüzden herkes elini vicdanına koysun. Tabii ki biz üzerimize düşeni yapacağız, şebeke kapasitemizi artıracağız."
'Şebeke olmadan da mesaj atılabilecek'
Doğal afetlere herkesin hazır olması gerektiğini vurgulayan Erkan, İstanbul depreminden sonra yaptıkları çalışmaları şöyle özetledi:
"Biz de o depremden sonra devletimizle beraberce çalıştık. Çağrı başlatma kapasitemiz 48 milyondu, o gün 30 katına çıktı, çağrı başlatma anlamında değil talep anlamında. O gün 48 milyonu önce yüzde 20 artırdık, sonraki ay sonunda 48 milyonu 71 milyona çıkaracak şekilde çalışma yaptık. İletişim aslında tek başına sesli iletişim değil, veri iletişimi de çok kritik. O gün bizim BİP ve benzeri sosyal platformlar çalışır durumdaydı. BİP uygulamamamıza acil durum butonu koyduk. 155 ve 112 gibi acil servislere erişimin yanında da 10 kişiye o andaki konum ve mesaj gönderme imkanı sağladık. Birkaç ay sonra da şebeke olmadan da mesaj atılabilecek teknolojiyi de BİP uygulamasının içine getireceğiz. Dolayısıyla biz her gün afet durumuyla ilgili çalışıyoruz. "