TÜRKİYE

Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Yerhov: Geleceğe iyimserlikle bakıyorum

Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Aleksey Yerhov, Sputnik'e verdiği röportajda, Ankara'da gerçekleşen Suriye görüşmelerinin samimi şekilde ve güven ortamında geçtiğini söyledi. Rus büyükelçi ayrıca Rus-Türk ilişkilerinin tarihsel bağlamına ilişkin görüşlerini paylaşarak, iki ülkenin işbirliği için sahip olduğu büyük potansiyele işaret etti.
Sitede oku

Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Yerhov, Sputnik'e gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Rus heyetinin son Türkiye ziyareti ve İdlib'le ilgili görüşmelerle ilgili bilgi veren Yerhov, şunları söyledi:

Çavuşoğlu: Pazartesi günü Türk heyeti Rusya'ya gidecek, diplomasi olmazsa gerekli adımlar atılacak
"Bu, heyetimizin bu türden ilk ziyareti değil. Suriye konusunda, ülkelerimiz arasında bakanlıklar arası düzeyde iyi bir görüşme geleneği oluştu. Ankara’ya gelen heyette, Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Verşinin, Rusya’nın Suriye Özel Temsilcisi Aleksandr Lavrentyev ve ayrıca Rusya Savunma Bakanlığı’nın temsilcileri yer aldı. Türkiye tarafından görüşmeye dışişleri, savunma ve bazı diğer kurumların temsilcileri katıldı. Türk heyetinin başında Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal vardı. Daha sonra heyetimiz, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile de görüştü. Son günlerde Ankara’daki görüşmenin sonuçlarına dair birçok şey söylendi. Bu görüşmelerin gerçekleşmesine çok sevindim. Öncelikle, bu şekilde ve böyle bir formatta yapılmasına sevindim."

'Türk-Rus heyetlerinin görüşmesi dostane bir ortamda geçti'

Yerhov, "Görüşme hiç kolay değildi. Çünkü İdlib ve genel olarak Suriye’deki durum çok ama çok karmaşık. Tehlikeli. Gerilimin daha da tırmanması riski var. Bu yüzden temsilcilerimizin görüşmesi, İdlib’deki gerilimi azaltmak ve durumu iyileştirmek için hangi adımların atılması yönünde görüşlerini paylaşması çok önemliydi. Elbette görüşme çok zordu. Ama ben, görüşmenin dostane bir şekilde açık, dürüst ve hatta samimi bir ortamda geçmesinden mutluyum. Zira artık ikili bakanlıklar arası işbirliğinde bu şekilde tamamen açık ve doğrudan konuşabildiğimiz ve görüşlerimizi aktarabildiğimiz bir seviyeye geldik. Heyetimiz, İdlib’de neler yaşandığına ve bu yönde neler yapılabileceğine ilişkin bizim vizyonumuzu, Türk temsilciler de kendi görüşlerini anlattı. Görüşmenin çok yararlı geçtiğini düşünüyorum. Şimdi bu çalışmaları, bu temasları sürdürmemiz gerekiyor, çünkü durum hiç de kolay değil ve hızlı şekilde karar alınmasına ihtiyaç var" diye konuştu.

'19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu fiilen Rus askerler tarafından kurtarılmıştı'

Yerhov'un açıklamaları şöyle:

Rus-Türk ilişkilerinin tarihsel bağlamı hakkında görüşünüz nedir?

"Türkiye’de elçi olmak, ülkemizin temsilcileri için tarihin hiçbir döneminde kolay olmadı. Çünkü ülkelerimiz asırlardır yan yana yaşıyor, komşuyuz. Komşunu seçemezsin derler. Komşularınız Tanrı tarafından nasıl belirlendiyse öyledir. Bilim insanlarımızın bazılarına göre, küçük çaplı çatışmaları, çarpışmaları saymazsak ülkelerimiz arasında yaklaşık 3 asır içinde en az 12 büyük savaş yaşandı. Kaçınmak istediğimiz çok şey vardı, ama diğer yandan da çok iyi şeyler de oldu. Ortak tarihimizin oldukça ilginç ve parlak sayfalarını bilen çok az kişi var. Mesela, 19. yüzyılın ilk yarısında, 1833’te, Osmanlı İmparatorluğu’nun fiilen Rus askerler tarafından kurtarıldığını çok az kişi biliyor. Osmanlı’nın yardımına gelen Rus askerler, İstanbul Beykoz’a çıkıp buraya kamp kurarak Mısırlı Mehmet Ali Paşa’nın Türkiye’de daha fazla ilerlemesine engel olmuştu. Oysa Mehmet Ali Paşa’nın ordusu İzmir’e ulaşmıştı. Beyaz Ordu’nun Kırım’dan kaçması, elbette ikili ilişkilerimiz açısından çok duygulandırıcı bir olay. Türkiye onları kabul etti. Tam sayıları bilinmiyor, ama en az 150 bin Rus olduğu tahmin ediliyor. Kızıl Ordu’dan kaçan bu Ruslar, Türkiye’ye sığınarak hayatlarını kurtardı. Oysa kıştı, çok zor bir dönemdi. İstanbul’da yaşayanlar için de, Gelibolu’da General Kutepov’un komutası altında olanlar için de, Limni Adası’nda tamamen korkunç koşullarda yaşayanlar için de çok zor günlerdi. Her şeye rağmen onlar kurtuldu ve sonra Avrupa’ya dağıldı."

'Diplomatik ilişkilerimizin 100. yıldönümünü kutlayacağız'

'Dış aktörler, Rusya-Türkiye-İran ittifakına nifak tohumları ekmeye çalışıyor'
"En az bunun kadar memnuniyet verici, hatırladığımız başka olaylar da var. Türk meslektaşlarımız, Türk dostlarımız da bunu hatırlıyor. Mesela bu yıl, Sovyet Rusya’sı ve genç Türkiye Cumhuriyeti arasında kurulan diplomatik ilişkilerin 100. yıldönümünü kutlayacağız. İşin ilginç tarafı, Cumhuriyet resmen 1923’te ilan edilirken, diplomatik ilişkilerimiz 1920’de tesis edildi. Sonraları Sovyet elçiliği olarak anılan ilk Rus elçiliği, Ankara’da 1920’de açıldı. Bu konuda çeşitli sergiler, bilimsel konferanslar, yuvarlak masa toplantıları düzenlemeyi, çeşitli makaleler, araştırmalar yayınlamayı planlıyoruz. İki ülkenin liderleri de dahil farklı düzeylerde karşılıklı olarak kutlama mesajları gönderilmesi planlanıyor. Kutlamalar için muhtemelen Karşılıklı Kültür ve Turizm Yılı sırasında elde edilen deneyime başvurulacak. Karşılıklı Kültür ve Turizm Yılı için bir ana etkinlikler çerçevesi oluşturulmuştu. Ondan sonra toplumsal düzeyde, federal bölgeler ve ticari kuruluşlar tarafından yürütülen diğer faaliyetler de dahil edildi. Gerçekten de bu çerçevenin tamamen faydalı olduğu görüldü ve Karşılıklı Kültür ve Turizm Yılı, tüm seviyelerde ve tüm etkinliklerde çok verimli ve başarılı geçti. Hem resmi ve yarı resmi açıdan hem de toplumsal düzeyde. Diplomatik ilişkilerin 100. yıldönümünü, beyaz göçmenlerin gelişinin 100. yıldönümünü aynı şekilde, daha önce Türk partnerlerimizle yaptığımız gibi en önemli sistemsel etkinlikleri belirleyip, daha sonra bunlara Türk partnerlerimizle birlikte ortaya koyacağımız her şeyi dahil ederek kutlamamızın doğru olacağı düşünülüyor."

'Rusya-Türkiye ilişkileri benzeri görülmemiş bir seviyeye ulaştı'

Rus-Türk ilişkilerinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

"Bence eşi görülmemiş düzeye ulaşan ilişkilere sahibiz. Bu, liderlerimizin kırdığı rekorlar da dahil her şey için geçerli. Liderlerimiz sık sık bir araya geliyor, telefon görüşmeleri gerçekleştiriyor. Bir dizi ülkelerarası mekanizmamız var ve bunlar hep birlikte Üst Düzey İşbirliği Konseyi’nin çalışmalarını destekleyen bir mekanizma görevi görüyor. Ticaretimiz gelişiyor, gerçi istediğimiz tempoda değil ancak ticaretin nitelikli şekilde teşvik edilmesi için halihazırda birtakım sistemsel ve yapısal çözümler geliştirdiğimizi düşünüyorum. Akkuyu Nükleer Güç Santrali ve TürkAkım doğalgaz boru hattı gibi stratejik projelerimiz var. Türkiye’nin güneyine giden 7 milyon turistimiz var. Türklerin dediği gibi ‘inşallah’ daha fazla olur. Çok yakın insani ilişkilerimiz var, buna aile ilişkileri de dahil, zira çok sayıda Rus kadın Türklerle evli. Dolayısıyla, bu alanların her birinde çok büyük fırsatlara sahibiz ve ben geleceğe iyimserlikle bakıyorum."

Yorum yaz