Avrupa'nın ve dünyanın savaş sonrası siyasi sistemini büyük ölçüde belirleyen üç büyük devletin liderlerinin yaptığı müzakereler 4 Şubat 1945'te başladı ve 11 Şubat 1945'e kadar sürdü. Bu süre boyunca, Sovyet lider Josef Stalin’in talimatıyla alınan üst düzey güvenlik önlemleri sayesinde müzakereler olaysız bir şekilde sonlandı.
Stalin’in garantisi ile konferans Yalta’da yapıldı
Şubat 1945'te Kırım'daki güvenlik ciddi bir sorundu, zira Almanların yarımadadan püskürtülmesinin üzerinden bir yıl bile geçmemişti. Bu nedenle Kırım’da düşman ajanları ile keşif ve sabotaj gruplarının faaliyette olma ihtimali bulunuyordu.
Bir araya gelen SSCB, İngiltere ve ABD liderleri, peş peşe yenilgiye uğratılan Hitler’in çok arzu ettiği, rahat bir hedef olabilirdi. Bu nedenle müttefik ülke liderleri müzakerelerin Kuzey İrlanda, Kıbrıs, Yunanistan, Malta ve hatta Kudüs’te yapılmasını önermiş, ancak Stalin herkesin güvenliğinin eksiksiz olarak sağlanacağının garantisini vermişti.
Üst düzey güvenlik önlemleri için seferberlik
Ocak 1945’te Moskova’da Stalin’in yardımcısı Güvenlik Sekreteri Lavrentiy Beriya başkanlığında ve savunma bakanlığı ile güvenlik yetkilileriyle yapılan toplantıda ele alınan önemli konulardan biri de konferansın güvenliğiydi. Toplantı sonrasında Beriya, ‘Kırım’da özel faaliyetler hakkında’ talimatıyla konferansın güvenliği için seferberlik başlatmıştı.
Toplantıya hazırlıklar sürerken binlerce Sovyet, Amerikan ve İngiliz güvenlik mensubu, Karadeniz Filosu’na, ayrıca ABD ve İngiliz Donanmasına ait gemiler ve uçaklar bölgeye sevk edilmişti. Çoktandır çatışmaların yaşanmadığı tüm Kırım topraklarında savaş seferberliği ilan edilmişti.
Yalta’ya yapılabilecek olası bir hava saldırısından endişe duyan Sovyet yönetimi, güvenlik amacıyla 160 savaş jetinin bulunduğu Karadeniz Filosu’nun tümünü ve deniz kuvvetlerinin hava savunma birliklerini görevlendirmişti. Bunun yanı sıra büyük kalibre 76 adet uçaksavar top, küçük kalibre 12 adet uçaksavar top, 99 adet ağır makineli tüfek ve 65 adet projektör devreye alınmıştı.
Konferans katılımcılarına deniz tarafından gelebilecek herhangi bir tehdide karşıysa Voroşilov kruvazörü, Soobrazitelnıy destroyeri, BO (büyük avcı) sınıfı 2 ad. savaş gemisi, MO (küçük avcı) sınıfı 10 adet savaş botu ve bir denizaltı müfrezesinden özel bir savunma grubu oluşturulmuştu. En çok dikkat edilen şeyse düşman denizaltılarından korumanın sağlanmasıydı.
Roosevelt son anda araçtan düşmekten kurtuldu
Liderlerin güvenliği en üst düzeyde sağlanmıştı. Sadece Stalin’i korumak için 100 istihbarat çalışanı ve 500 özel güvenlik mensubu görevlendirildi. Müttefik ülkelerin liderleri de Sovyet özel güçleri tarafından korunuyordu.
Bilindiği üzere o zamanlar Franklin Roosevelt felç geçirmiş durumdaydı. Bir keresinde Amerikan konvoyu konferansın yapıldığı Livadya Sarayı'ndan ayrılmak üzereyken korumalar, Roosevelt’i tekerlekli sandalyeden alıp, açık limuzinin ön koltuğuna oturtmuştu. Lidere refakat eden kişiler, aracın korkuluğunu iyi sabitlemediği için, araç serpantinde ilerlerken aniden açıldı ve Roosevelt neredeyse araçtan düşüyordu. Olaya son anda müdahale eden Sovyet sürücü Fedor Hodakov, Roosevelt'i paltosundan tutarak düşmesini önlemişti.
Liderlerin geleceği ve hareket edeceği bölge 5 sektöre bölünmüştü. Hareket güzergahlarındaki trafik, hazır bulunan 10 tercüman ile 1.800 güvenlik mensubu tarafından yönetiliyordu. Yalta Konferansı’nın doğrudan korunması içinse özel görevleri yerine getiren birinci motorize tümeninin 2 alayı, istihbarat özel kuvvetlerinin bir alayı, iç askeri birliklerinin 281. piyade alayı, sınır askeri birliklerinin 32. alayı, 120 kişilik motorlu birlik, birkaç zırhlı tren askeri trafik kontrolörlerinden oluşan bir tabur, birkaç zırhlı tren ve 5 hükümet haberleşme taburu görev almıştı.
En stresli ve zor gün Roosevelt ve Churchill'in geldiği gün yaşanmış
Karadeniz Filosu İzleme ve İletişim Dairesi'nin Yalta Konferansı'nın yapıldığı dönemdeki faaliyet raporunda, özel güvenlik kuvvetleri için en stresli ve zor günün, ABD Başkanı Franklin Roosevelt ve İngiltere Başbakanı Winston Churchill'in 28 uçak eşliğinde konferans için geldikleri zaman yaşandığı kaydedilmişti.
İki heyetin bulunduğu uçakların aynı radyo frekansını kullandığı için Sovyet hava trafik kontrolörlerinin çalışmalarını oldukça zorlaştırmıştı, ama yine de tüm uçaklar ilk denemede inmeyi başarmıştı.