‘Osmanlı aydını dediğimizde hem kadını var hem erkeği’
“Osmanlı aydını dediğimizde sadece erkeklerden bahsediyoruz. ‘Acaba kadınlar var mıydı’ diye bir soru düştü aklıma. Bizim edebiyat tarihimiz aslında tek cinsiyetli, sınırları belli olan bir edebiyat tarihimiz vardır: Türk, Sünni, erkek...” diye konuşan Timuroğlu, şöyle devam etti:
“Kadınlar, Tanzimat edebiyatına baktığımızda ‘kadın özgürlük hareketi’ ile birlikte hareket ediyorlar. Bize anlatılan hep erkeklerin dönüşümüydü, Jön Türklerdi, devrimdi... Acaba kadınlar bunu nasıl yaşadı? Kadınların özneleşmesi, bireyleşmesi, güçlenmesi ve özgürleşmesi süreci... Batılılaşma hikayemizi toplumsal cinsiyet gözüyle, feminist açıdan bakarak erkeklerinki farklı bir deneyim, kadınlarınki farklı bir deneyim olarak ikiye bölmeliyiz. Osmanlı aydını dediğimizde hem kadını var hem erkeği var.”
‘Fatma Aliye, Cumhuriyet tarihinde yanlış konumlandırılmış bir kadın’
19. Yüzyılda Osmanlı’nın İlk Transnasyonal Müslüman Kadın Yazar ve Düşünürü olarak ifade ettiği Fatma Aliye Topuz için, Timuroğlu, şunları söyledi:
“Fatma Aliye, Cumhuriyet tarihinde yanlış konumlandırılmış bir kadın. Fatma Aliye cinsler arası eşitliğe inanmış ve bunun için romanlar yazmış bir dava kalemi. İkincisi Avangart fikirlere çok açık ama geleneği de köklü bir biçimde sentezleyerek devrimden değil, çok köklü bir deneyimden yana bir kadın.
Fatma Aliye’nin romanları Fransızca’ya çevriliyor, o dönemler kitapları Fransızca’ya çevrilen erkek yazar yok. Fatma Aliye aynı zamanda aydınlanmacı ve Batıcı yazarları da eleştiriyor; Doğulu kadınları kötü gören görüşü de eleştiriyor.”