Elazığ ve Malatya'yı vuran 6.8 büyüklüğündeki depremin ardından, Ege de çeşitli büyüklükteki depremlerle sarsıldı. Bu depremler çok sayıda ilde hissedilirken, sarsıntılar Türkiye'de deprem gerçeğini bir kez daha hatırlattı.
'Deprem master revize çalışmalarına yeni başladık'
İzmir’de tarihsel deprem kayıtlarına bakıldığında 7 büyüklüğünde deprem üretecek fayların söz konusu olduğunu belirten Murathan, "Olası masterplanında İzmir halkını başta valilik, büyükşehir ve kamu kurumları olmak üzere bilgilendiriyoruz. Aradan yaklaşık 20 yıla yakın bir zaman geçmiş; ama biz henüz depremmaster revize çalışmalarına yeni başladık. Bu çalışmalarında henüz hangi aşamada olduğu henüz bilgi az. Yakında İzmir’de depremle alakalı bir çalıştay yapılacak" diye konuştu.
'Bayraklı ve Mavişehir büyük risk taşıyor'
Bayraklı ve Mavişehir’in büyük risk altında olduğunu kaydeden Murathan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İzmir kıyı kesimleri güncel alüvyonlarla dolu bir bölge. Gevşek zeminlerdeyiz. Mavişehir’e kadar uzanan bir hat var. Konak ilçesinde bulunan bölgeler, Karşıyaka’nın sahil kesimleri, Mavişehir ve Çiğli bölgesi Menemen’e kadar uzanıyor bu hat. Balçova bölgesinin kıyı kesimleri halkımızın bunu daha iyi anlaması için derelerin getirdiği malzemelerle oluşmuş. Çakıl, kum gibi gevşek malzemelerin getirdiği ve denizle bağlantılı olduğu yerler; yani örneğin Bornova ovası da ve Bayraklı bölgesinde oluşmuş durumda; ama bunların içinde iki bölge riskli. Deltaların olduğu Bayraklı ve Mavişehir büyük risk taşıyor. Biz o bölgelerde bir takım yüksek bölgelerin yapılmasını da oda olarak hep karşı çıktık.
Genel olarak İzmir’de yaklaşım şu bir takım mühendislik önlemleriyle kazık sistemleriyle zemin iyileştirmeleriyle depreme dayanıklı yapılar yapılabilir. Biz jeoloji mühendisleri şunu söylüyoruz; delta ortamlarında kazıklı sistemlerle ne kadar güçlü zemin çalışmaları yapsak da delta ortamlarında büyük depremlerde kaymalar olabiliyor; çünkü güncel alüvyol malzeme bir bütün olarak çalışıyor. Denize akmalar gerçekleşiyor. Biz İzmir’de yüksek yapıların delta ortamlarında olmasını çok ciddi sakınca ve riskli görüyoruz. Elbette bu bölgelerdeki depreme güvenli yapılar oluştuğu için çok ciddi mühendislik önlemleri alınıyor. Bu konuda önlemlerin alınması için çapa harcandığını çok iyi biliyoruz ama riskli görüyoruz."
İzmirlilere uyarı
İzmir’de vatandaşların iki şeye çok dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Murathan, "Bir tanesi zemin, ikincisi oturmuş oldukları binaların statik projelerini mutlaka baksınlar. Yapım aşamasında güvenli bir bina olması içinde kullanılan beton malzemenin son derece standartlara uygun olması lazım. Türkiye’deki araştırmalar şunu göstermiştir; bir depremin yıkıcı etkisi iki üç etkenle beraber gerçekleşiyor. Bunlardan bir tanesi; zemin çürükse, zemin gevşekse ve bir takım mühendislik önlemeleriyle ıslah çalışmaları etkin bir biçimde yapılmamışsa yıkıcı bir etki olabiliyor. İkincisi, binaların statikprojeleri yani kolonlar ve beton malzemeleri belirli standartlarda olması gerekiyor. Üçüncü en önemli şey; binamız veya zeminimiz güvenli de olsa eğer aktif bir fay hat üzerinde ise bizim fay zonu üzerindeyse aktif fay zonu üzerinde depremlerde yıkıcı etkiler söz konusu olabiliyor; çünkü aktif fay zonları depremlerde enerjinin çıktığı zonlardır. O bölgelerde çok ciddi kırılmalar oluyor” dedi.
'Bazı üniversiteler, sağlık kuruluşları, bazı okullar bu aktif fayların üzerinde kurulu'
İzmir’de 13 aktif fayın önemli bir kısmının İzmir kentinin içinden geçtiğini hatırlatan Murathan, şunları söyledi:
"Örneğin İzmir’in doğudan batıya doğru kadar uzanan bölgede 40 kilometrelik doğudan batıya bir fay hattımız var. Bu fay hatlarının haritalamalarının yapılması gerekiyor. İmar planlarının yapılması gerekiyor. Üzülerek belirtmek istiyorum; şuanda İzmir’de 13 aktif fay İzmir İmar Planı'na daha işlenip fay zonları koruma alanları daha belirlenmiş durumda. Bu çok büyük bir risk. Biz biliyoruz bazı üniversiteler, sağlık kuruluşları, bazı okullar bu aktif fayların üzerinde kurulu. Mutlaka önlem alınıp güçlendirilmesi lazım. Olanakları yoksa da kamuya ait olan alanlarının mutlaka boşaltılması gerekiyor.
Amerika, Japonya bunu yapıyor. Deprem kayıtlarına tarihsel ürettikleri kayıtlara bakıyor. Fay zonlarını ve haritalarını çiziyorlar, imar planlarını işliyorlar. Bu imar planlarında belli bölgelerde yapılaşmaya izin vermiyorlar. Bizim de aynı şeyleri yapmamız gerekiyor. Biz henüz İzmir’de bu 13 bölgede aktif fayın imar planlarının işlendiğini görmedik mutlaka işlenmesi lazım. Karar vericiler diyor ki; 'Eğer biz bunları fay hatlarını imar planlarına işlersek işlersek çok ciddi alanlar ortaya çıkıyor. Bu alanlar boşaltılmakzorunda çok ciddi kamulaştırmalarla karşı karşıya kalabiliriz' diyor ama her şeye karşı insanların can ve mal güvenliği için biz bunları mutlaka ve mutlaka yapılması gerektiğini düşünüyoruz."
'Tek başına İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin de hazır olması yetmiyor'
Deprem risk haritalarının çok ayrıntılı bir biçimde ortaya çıkması gerektiğini ifade eden Murathan, şunları kaydetti:
'Vatandaşlar kaygılı, 'Nereden ev alalım?' diye soruyorlar'
Murathan ev alacaklara etüt programlarına ve statik projelerini kontrol ederek alması gerektiğini vurgulayarak sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Şimdi deprem oldukça birçok vatandaşımız haklı olarak korkuyor ve kaygıyakapılıyor. Bize çok farklı sorular geliyor. Örneğin; vatandaş arıyor diyor ki 'Ben ev almak istiyorum, hangi bölgeden ev almalıyım, ev alırken nelere dikkat etmeliyim? Yaşadığımız ev depreme güvenli olup olmadığını nereden bilebilirim?' Odamızı çok fazla arıyorlar. Ev alacaksanız zeminetütraporlarının olup olmadığını kontrol edin. Alacağınız binanın statikprojesini kontrol edin. Bunlar çok çok önemli son yıllarda deprem yönetmeliği çerçevesinde yapılan binalar depreme daha güvenli ve mutlaka kamu denetimi de gerekiyor. Bizim İzmir’de en büyük sıkıntımız sadece İzmir’e özgü değil. Türkiye’ye yönelik en büyük sıkıntılarımızdan bir tanesi etkin bir kamudenetimi yok. Yapı denetiminde bir yapı güvenliğinin en önemli unsurlarından biri zemin çalışması ancak yapı denetiminde zeminle ilgili kontrol ve denetimi yapacak bir mühendislik biriminin tanımlanmaması Türkiye’nin en büyük deprem ayıplarından biridir. Umarım en yakın zamanda yapı denetiminde jeolojimühendisleri de görev alır."