MHP lideri Bahçeli, ABD'nin Ortadoğu barış planını 'Saldırı ve sabotaj' olarak nitelendirdi.
ABD ve İsrail’in ateşle oynadığını, Türk ve İslam aleminin sabırlarını, tahammül sınırlarını zorladığını ifade eden Bahçeli, şunları söyledi:
Bahçeli, "Oldubittilerle İsrail’in fiili hakimiyet alanı kağıt üstünde genişletilirken, Kudüs’ün ve Filistin’in hayat damarları kesilip kopartılmaktadır. ABD-İsrail komplosunun yerleşik ve genel geçer Birleşmiş Milletler kararlarıyla uluslararası hukukun temel normlarına, herkes için bağlayıcı ilke ve esaslarına bütünüyle aykırı ve ters olduğu tartışmasız bir gerçektir. ‘Barıştan Refaha’ başlığıyla tavzih ve tevcihi yapılan cani plan Filistinli kardeşlerimiz için ölüm, Kudüs için yıkım demektir. Antlaşma iki taraflı bir mutabakattır. Ne var ki Filistin, ABD-İsrail dayanışma ve dalaveresiyle tanzim edilen planı bin kez hayır diyerek reddetmektedir. Azil gölgesinde ve seçim kulvarında olan Trump’ın, Mart ayında seçime girecek olan Netanyahu ile eşgüdüm halinde beşeriyetin ve bölge halklarının huzur, barış ve istikrarıyla oynaması ibretlik bir alçalmadır" dedi.
'Filistin'in tutsaklığa razı olmasını bekleyenler derin bir açmaz ve çelişki içindedir'
"Binlerce kilometre uzaklıkta Filistin’in ve Kudüs’ün kaderine ambargo koymaya, Müslümanların kutsallarına suikasta teşebbüs eden ABD-İsrail vandallığını çok net olarak telin ediyor, lanetliyoruz" diyen Bahçeli, şöyle devam etti:
ABD-İsrail iş birliğiyle servis ve beyan edilen batış planının kesinlikle yok hükmünde olduğunu, hiçbir dayanağı, hiçbir kapsayıcılığının ileri sürülemeyeceğini belirten Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:
'Kudüs inancımızın namusu, dinlerin ve medeniyetlerin kucaklaşma nirengidir'
"Kudüs ilk kıblemiz ve ortak kaderimizdir. İsrail’in eline bırakılması, iki devletli çözüm arayışlarının rafa kaldırılması, Mescid-i Aksa’nın kapısında İsrail’in nöbet tutması imkansız ve iffetsiz bir hevestir. İsrail-Filistin arasındaki kalıcı çözüm ve barışın yegane yolu, 1967 sınırlarına riayet eden, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi süreklilik içinde bir Filistin devletinin kurulması, bunun da tanınmasıdır. Milliyetçi Hareket Partisi’ne göre başkaca bir çözüm arayışı beyhudedir. TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin batış planına ortak iradeyle tepki göstermeleri Türkiye’nin tutum ve duruşunu ihsas, ibra ve ispat etmesi bakımından muazzam değer ve önemdedir. Suudi Arabistan, Ürdün, Bahreyn gibi bazı ülkelerin Filistin’in ve Kudüs’ün tasfiye planına olur ve onay vermeleri işbirlikçi emelleri kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açığa çıkarmıştır. Bilinmelidir ki, Kudüs inancımızın namusu, İslam’ın nigehbanı, dinlerin, kültürlerin ve medeniyetlerin buluşma ve kucaklaşma nirengidir. Mescid-i Aksa Miraç mucizesinin kutlu yadigarıdır. İstanbul neyse Kudüs odur, Mescid-i Haram ile Mescid-i Aksa arasındaki bağ asla koparılamayacaktır. Kudüs’ü terk etmek demek haçlı emellerine boyun eğmek, asırlar boyunca devam eden tarihsel ve barbar hesaplara teslim olmak demektir. Bunun da mümkünü yoktur. Manevi emanetler Evanjelist hırslara, siyonist ihtiraslara, emperyalist tuzaklara inanıyor ve iddia ediyorum ki, kurban verilmeyecektir. İslam toplumlarının bir ve beraber olması gereken, tek ses, tek nefes halinde bulunması mecburiyet arz eden bugünkü insanlık döneminde, hakkımıza sahip çıkamazsak şerefimizi kaybedeceğimiz herkes tarafından iyi bilinmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi inancımızın haysiyet ve davasını, mazlumların varlık ve yaşam haklarını sonuna kadar müdafaaya devam edecek, bu uğurda da taviz vermeyecektir."