Rusya Bilimler Akademisi Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nün kıdemli araştırma görevlisi, Rusya Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı öğretim görevlisi, Doğu Araştırmaları, Uluslararası İlişkiler ve Kamu Diplomasisi Merkezi Direktörü Doç. Vladimir Avatkov, Sputnik’e açıklamasında, kitabevindeki etkinliği değerlendirdi.
Rusya-Türkiye ilişkilerinin özellikle ekonomi alanında oldukça hızlı geliştiğini söyleyen Avatkov, “İki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler büyük başarılar sergiliyor. Ayrıca güvenlik alanındaki ilişkiler de gelişiyor, özellikle de 2015 krizinden sonra önemli ölçüde güçlendi. Bazı yaklaşımlardaki farklılıklara rağmen Suriye ve hatta şimdi Libya’da ortak noktaları bulabiliyoruz. Rusya ayrıca Türkiye’deki istikrara katkıda bulunuyor, S-400 hava savunma sistemleri ile temin ediyor” dedi.
“Bugün bu alanda, tüm artıları ve eksileri gözler önüne serecek araştırmalara ve işbirliği stratejilerine son derece büyük ihtiyaç var. Üçüncü taraflar ve aracılar olmadan direk kendi ağzımızdan anlatarak birbirimizi tanımamıza ihtiyaç var. Beşeri alanda, ekonomi ve güvenlik alanlarındakilere benzer atılımın yaşanması için bu yönde büyük programlar başlatılmalı. Hem Türkiye hem Rusya’da ülkelerimizle ilgili önyargılar var ve yaşanan olaylara maksimum bilimsel, ölçülü ve objektif değerlendirmelerin yapılması çok büyük önem arz ediyor. Elbette kendi çıkarlarımıza dayanarak hareket etmeliyiz ama bunları birbirleriyle ilişkilendirmeye çalışmalıyız”.
“Sunumun, Rusya’nın en büyük kitabevinde düzenlenmesi ve bu sayede bilgiyi sadece şifahi değil yayın aracılığıyla yayabilmemiz çok önemli. Bu küçük ama çok önemli bir adım. Umarım, meslektaşlarım daha fazla kitap yazar. Tarih boyunca ‘ezeli dost’ olduğumuz dikkate alınırsa Türkiye ve Rusya arasında eşit işbirliğinin daha da artmasına ihtiyaç var. Geçmişteki zor dönemleri unutmamıza veya tarihi yeniden yazmamıza gerek yok, ama olumlu dönemleri de gözden kaçırmamalı ve sorunlardan olumlu dersler çıkararak geleceği düşünmeliyiz. İkili ilişkilerimizde ideolojik ve değer faktörüne giderek daha fazla önem vermeliyiz”.