Libya'da içsavaş sürerken Ankara'nın Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tanınan Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ile iki kritik anlaşma imzalaması tartışmaları beraberinde getirirken, AB ile UMH Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz es Serrac görüşmesinin gündeminde bu anlaşmalar vardı.
Ankara ile UMH 27 Kasım'da Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası ve Güvenlik ile Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası imzalamış, ilki iki tarafın Akdeniz'de bir nevi münhasır ekonomik bölge (MEB) kurmasına, ikincisi Türkiye'den Libya'ya resmen askeri güç gönderilmesine yol açmıştı.
Tobruk'taki Temsilciler Meclisi'ni koruyan General Halife Hafter komutasındaki Libya Ulusal Ordusu (LUO) ile savaş halindeki UMH Başkanı Serrac, bugün Brüksel'de Avrupa Birliği (AB) yetkilileriyle biraraya geldi.
AB Konseyi Başkanı Charles Michel, Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı David Sassoli, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas'ın katıldığı görüşmenin ardından, daha önce AB tarafından kınanan Ankara-UMH anlaşmalarıyla ilgili açıklamalar yapıldı.
Michel: Türkiye ile MEB anlaşması uluslararası hukuka aykırı
Serrac'a 'Libya'da askeri çözüm olmayacağı'uyarısı yaptıklarını belirten AB Konseyi Başkanı Charles Michel, Libyalı lidere, Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası'nın herhangi bir hukuki temeli olmadığını söylediklerini de vurguladı.
Michel, sözkonusu anlaşmanın 'üçüncü tarafların egemenlik haklarını ihlal ettiğini ve BM Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne uymadığını' savundu.
Maas: İkinci Suriye olmamalı
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Libya'nın Suriye'ye dönüşmesinin engellenmesi, vekalet savaşlarına sahne olmaması için çalışmaları gerektiğini söyleyerek "Bu nedenle hızla siyasi sürece girilmeli" dedi.
Bunun için 'etkili ateşkes anlaşması ve silah ambargosuna' ihtiyaç olduğunu belirten Maas, Serrac'ın Almanya'nın arabuluculuğuna ve gelecek haftalarda Berlin'de düzenlenecek zirveye sıcak baktığını, BM öncülüğünde siyasi süreci, ateşkesi ve silah ambargosunu desteklediğini aktardı.
AP Başkanı: Libya’daki çatışmaya derhal son verilsin
AP Başkanı David Sassoli de Libya’daki krizin sadece BM nezdinde politik süreç yardımıyla çözüme kavuşturulabileceğini belirtti.
Sassoli, "Silahlı çatışmaya derhal son verilmesi çağrısını tekrarladım. Bu çatışma sivillere sadece acı çektiriyor. Krizin askeri çözümü yok. Bu sadece hiçbir dış müdahale olmadan BM nezdinde ülkenin tüm bölümlerini birleştirecek politik çözüm ile yapılabilir" dedi.
AB'nin çatışmanın 'tüm temel katılımcıları arasında' diyaloga yardımcı olmaya hazır olduğunu belirten AP Başkanı, "Borrell’in, Berlin süreci kapsamında Libya’da barışçıl çözüm yönündeki çabalarını desteklemeye devam ediyoruz” diye ekledi.
Reuters'e konuşan AB diplomatları, Hafter'in de Brüksel'e davet edilebileceğini söyledi.
'Hafter'in Trablus taarruzunu durdurun'
Görüşmenin ardından AA'ya açıklamalarda bulunan Serrac, AB yetkilileriyle görüşmelerinin 'verimli' geçtiğini aktardı. "Yetkililere bütün çerçeveyi çizdik" diye konuşarak şöyle devam etti:
"4 Nisan'dan beri Trablus'a yönelik devam eden saldırıların, askeri yaklaşımda ısrar eden diğer tarafın inanmadığı siyasi süreçten bizi uzaklaştıracağını ifade ettik."
Avrupalı liderlere genel durumu ve halkın sıkıntılarını anlattıklarını aktaran Serrac, "Libya halkının sıkıntılarının acilen sona erdirilmesini istedik" dedi.
"Libya'nın vekalet savaşlarına ve gerginliğe sahne olmasını istemiyoruz" iddiasında bulunan Serrac, uluslararası toplumu, ülkedeki sıkıntıların ve 'meşru hükümetin' bulunduğu Trablus'a yönelik saldırıların sona ermesi için sorumluluk üstlenmeya çağırdı.
Serrac, şunları söyledi:
"Durum gayet açık, saldıran taraf Halife Hafter ve dünyanın tanıdığı bir hükümete saldırıyor, bu hükümet de meşru şekilde kendini müdafaa ediyor. Bu hükümet, kendini savunmak için tüm taraflarla anlaşma yapma hakkına sahip."
'Gizli kapaklı değil, aleni yaptık'
Ankara ile imzalanan mutabakat zaptı ve askeri işbirliği anlaşmasıyla ilgili de şunları dile getirdi:
"Biz meşru bir hükümet olarak herhangi bir ülkeyle mutabakat zaptı imzalama hakkına sahibiz. BM tarafından tanındığımız için bu hakka sahibiz. Bu anlaşmayı gizli kapaklı değil, aleni yaptık. Diğer tarafın yaptığı gibi Rusya'dan paralı asker ya da Sudan'dan Cancavit veya Çadlı muhalifleri getirmedik. Bölge veya dünya ülkelerinden uçak getirip halkı bombalamadık. Biz yaptıklarımızı gizli kapaklı değil, aleni yaptık ve kendimizi savunma hakkımız var. Trablus'a girilemeyecek."