Ertuğrul Özkök, Hürriyet'te '29'u 30'a bağlayacan gece en ünlü patron Türkiye üzerinden nasıl kaçtı' başlığıyla yayımlanan yazısında "Uluslararası otomotiv dünyası, yeni yıla hazırlanırken 29 Aralık’ı 30’a bağlayan gece herkesi hayretler içinde bırakan bir olay gerçekleşti" ifadesini kullandı.
Özkök şöyle devam etti:
"İki yıla yakın zamandan beri Japonya’da yargılanan Renault-Nissan şirketinin eski CEO’su ve dünya otomotiv pazarının efsane ismi Carlos Ghosn o gece Japonya’dan kaçarak, Lübnan’a gelmişti.
Türkiye üzerinden geçerek gitmiş
Haberlerde ilginç bir de ayrıntı vardı. Ünlü patron, özel bir jetle ’Türkiye üzerinden’ Beyrut’a gitmişti.
Tabii ki bu cümleye takıldım.
Hemen dünyanın en önemli havacılık uzmanlarından biri olan Uğur Cebeci’yi arayıp nasıl gitmiş olabileceğini sordum.
Biraz araştırıp bana döndü ve çok ilginç bir bilgi verdi.
O bilgiyi sizle paylaşmadan önce biraz geri dönüp Tokyo’da konuşulanları aktaracağım.
Tabii ki Japonya’da büyük bir şaşkınlık var. Ama en büyük şaşkınlığı Ghosn’nun Japonavukatları yaşıyor.
Bu kaçıştan en küçük haberleri olmamış. Japon kültürünü iyi bilenler tahmin edebilir. Tabii ki bu olayı kendileri için de bir utanç sayıyorlar. Onlar da nasıl kaçmış olabileceği üzerinde tahmin yapmaya çalışıyorlar.
Ghosn, Tokyo merkezindeki en zengin semt olan Hiroo’da bir evde kalıyordu. Ev Japon savcılığı ve polisi tarafından çok sıkı şekilde korunuyordu.
Ayrıca Nissan şirketinin tuttuğu özel korumalar da vardı.
İşte o avukatların verdiği ilginç bir bilgi var. Ghosn’un üç pasaportu varmış...
Fransız, Lübnan ve Brezilya...
Ancak bu üç pasaport da onların elindeymiş.
Yani Ghosn sahte bir pasaportla Japonya’yı terk etmiş olmalıydı.
İşte bu noktada avukatlar ilginç bir tahminde bulunuyorlar:
‘Böyle bir kaçış için mutlaka büyük bir uluslararası örgütle çalışmış olmak gerekir...’
Peki kim bu örgüt?
Japon mafyası Yakuza mı...
Sanmıyorum, kültürlerinde böyle bir şey yok.
Fransa istihbaratının böyle bir şey yapma kabiliyeti var ama Ghosn için yapacağını sanmıyorum. Aklıma gelen en büyük ihtimal, Lübnan istihbaratı veya büyükelçiliği... Çünkü Carlos Ghosn Lübnan’da bir halk kahramanı olarak kabul görüyor. Tokyo’da tutuklandığı günlerde Beyrut sokaklarında billboard’lara ’Hepimiz Carlos’uz’ ilanları asılmıştı. Ancak şu sıralar ülkedeki iç karışıklıkla uğraşan Lübnan istihbaratı böyle bir şeyi yapabilir miydi? İki bilgi... Japon NHK televizyonuna göre Japonya’dan Carlos Ghosn adına bir pasaportla çıkmadığı kesin.
Lübnan tarafından ise çelişkili bilgiler geliyor.
Bir kaynağa göre Ghosn Beyrut’a pasaportla değil, Lübnan kimliği ile girmiş.
Lübnan vatandaşlarının sınır polisinden geçmek için pasaport gösterme zorunluluğu yokmuş.
Ancak Fransız Le Figaro gazetesine açıklama yapan bir Lübnan yetkilisi ’Ghosn’un Lübnan’a ‘Uluslararası kurallara uygun biçimde, bir Fransız pasaportu ile girdiğini’ söylemiş. Her halükârda, uçakla onu almaya gelen birilerinin olduğu ve beraberlerinde onu çıkaracak sağlam bir veya iki belge getirdikleri anlaşılıyor.
Benim asıl merak ettiğim, Türkiye’de ’touch down’ (ayakbastı) yaptığına göre hangi pasaportu göstermişti."