Bakan Çavuşoğlu, CHP Genel Merkezi'nde Kılıçdaroğlu'nu ziyaret etti. Görüşmede CHP Genel Başkan Yardımcıları Ünal Çeviköz ve Oğuz Kaan Salıcı ile TBMM Grup Başkanvekili Engin Özkoç da bulundu.
Çavuşoğlu, yaklaşık 1 saat süren görüşmede bugün TBMM Başkanlığı'na sunulması beklenen Libya'ya asker gönderme tezkeresi hakkında Kılıçdaroğlu ve ekibine bilgi verdi.
'Neden bu tezkereye ihtiyaç duyduğumuzu kendilerine anlattık'
Görüşmenin ardından basın mensuplarına açıklama yapan Bakan Çavuşoğlu, "CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'nun bugün bizi kabul etmesi üzerine kendilerine Meclis'e gönderdiğimiz tezkere hakkında ve Libya'daki son durum halkında bilgi verdik. Deniz yetki alanlarının sınırlandırılması ve diğer mutabakat zaptı konusunda da bilgiler arz ettik. Sorulara da cevap verdik. Biz bugün CHP'yi doğrudan bilgilendirmiş oluyoruz. Tabii ki tezkere konusunda karar onlarındır; ama biz ülkemizin çıkarları bakımından neden bu tezkereye ihtiyaç duyduğumuzu kendilerine anlattık'' dedi.
'Bahçeli mesaj gönderdi'
CHP: Olumsuz bakıyoruz
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Ünal Çeviköz, görüşme sonrasında kameraların karşısına geçerek, "Biz Suriye'de karşı karşıya olduğumuz sıkıntıların bir de Libya'dan kaynaklanan şekilde Türkiye'nin gündemine gelmesini istemiyoruz. Özellikle Türkiye'nin Libya'daki vekalet savaşlarına taraf olmasını ve Müslüman kanının dökülmesine taraflardan birinin yanında yer alarak sebebiyet vermesini asla kabul etmiyoruz. Libya’ya asker göndermek çatışmaların çapını genişletir. Önümüzdeki günlerde Meclis’e gelecek tezkereye olumsuz bakıyoruz" dedi.
‘İktidarın ihvanla ilgili Libya’da da sürdüreceği anlaşılmaktadır’
T24’ün aktardığına göre Çeviköz, şunları kaydetti:
CHP iktidarın beş konuda çok ciddi hatalar yaptığını ve Türkiye'yi yanlış yöne sevk ettiğini söyleye gelmektedir. Bu beş konudan bir tanesi dış politikadır. Dış politika alanında özellikle Suriye'de özellikle Suriye'de atılan yanlış adımlar Türkiye'yi çok ciddi bir sıkıntıyla karşı karşıya bırakmıştır. Suriye problemi Türkiye'de resmi rakamlara göre 4 milyona yakın ancak gayri resmi olarak da beş milyonun üzerinde bir geçici koruma altında bulunan Suriyeli varlığına yol açmıştır. Böylesine yanlış politikalar sonucu izlenen bir dış politika çizgisi Türkiye'yi başta Suriye olmak üzere belli konularda hem yalnız bırakmış hem de önemli bir dış politika krizi ile karşı karşıya bırakmıştır.
‘Türkiye'nin Libya'daki vekalet savaşlarına taraf olmasını istemiyoruz’
Bugün gelinen noktada Suriye'de yalanan bu kötü tablonun bir başka ülkede daha yaşanmasını istemiyoruz. Biz Suriye'de karşı karşıya olduğumuz sıkıntıların bir de Libya'dan kaynaklanan şekilde Türkiye'nin gündemine gelmesini istemiyoruz. Özellikle Türkiye'nin Libya'daki vekalet savaşlarına taraf olmasını ve Müslüman kanının dökülmesine taraflardan birinin yanında yer alarak sebebiyet vermesini asla kabul etmiyoruz.
‘Bunun doğru olmadığını Sayın Bakan'a da izah ettik’
"Libya'daki durum Suriye'dekinden çok belki de çok daha karışıktır ve çok daha geniş çapta yansımaları olacak niteliktedir. Libya'ya aslında asker göndererek bu vekalet savaşına taraf olmak yerine Türkiye gibi bir ülkenin ve tarihten gelen sorumluluklarına ve birikimini de dikkate alarak diplomasiye öncelik vermesi gerektiğini düşünüyoruz. Ancak yapılan diplomasiye öncelik vermek değil, asker göndererek mevcut durumu daha da keskinleştirecek, kötüleştirecek bir gelişmeye hazırlık yapmaktır. Bunun doğru olmadığını Sayın Bakan'a da izah ettik. Ancak bölgedeki duruma bakınca bir yandan iyi kötü yürütülmekte olan bir Berlin süreci varken ve buna hız verilmesi gerekirken bunu yerine asker göndererek durumun daha da keskinleşmesine yol açmak bölgedeki çatışmaların çapını ve yaygınlaşmasını geliştirecek mahiyettedir.
‘Tunus çatışmalara taraf olunmasının doğru olmadığını savunuyor’
Komşu ülkelere bakıyoruz, bir ulusal çıkar ve güvenlik tehdidi açısından bakıldığında en başta Tunus'un böyle bir gelişmeye destek vermesi gerekirken, Tunus diplomasiye öncelik verilmesi gerektiğini ve asker gönderilerek çatışmalara taraf olunmasının doğru olmadığını savunuyor. Cezayir'in de yaklaşımının bundan farklı olmadığını görüyoruz. Öte yandan Mısır, Birlşeik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan gibi ülkeler çatışmada taraf tutarak bir bakıma Türkiye'yi de karşı tarafta yer aldığı takdirde karşılarında bir hasım olarak görmeye hazırlanmaktadırlar. Avrupa ülkelerine baktığımızda Fransa'nın ve bir ölçü'de İtalya'nın Libya'daki mevcut durumdan ciddi derecede endişe duyduklarını ve taraflardan bir tanesini desteklediklerini görüyoruz. Türkiye gibi bir ülkenin Libya gibi bir tarihi geçmişi olan ülkeyle Müslüman kanı dökülmesini engellemek için yapacağı bir numaralı davranışın diplomasiye öncelik vermek olduğu görüşündeyiz. Bu yapılmıyor, ancak bunun yerine maalesef belki de çok ciddi Müslüman kanının dökülmesine yol açacak bir gelişmeye doğru hazırlık yapılıyor.
‘Bir göçün Türkiye'yi karşı karşıya bırakması ihtimali de fevkalade yüksektir’
Eğer çatışmalar uzarsa Libya'dan da Suriye'de yaşadığımızda benzer bir göçün Türkiye'yi karşı karşıya bırakması ihtimali de fevkalade yüksektir.
Bütün bunlar Türkiye’nin bu şekilde bir dış politika uygulamasının yanlış olduğunu göstermektedir. Son zamanlarda defalarca dile getirdik, dış politikayı dış politika yapan kurumlara öncelik vererek ya da onların görüşleri üzerinden hazırlamak yerine değişik tercihler üzerinden ve aile ilişkileri üzerinden sürülen bir dış politika sonucu buraya gelmiş bulunmaktayız. Örneğin ABD ile doğrudan devlet başkanları arasında yürütülen bir dış politika sürmektedir. Benzer bir dış politikanın bu defa da iktidarın ihvanla ilgili Libya’da da sürdürmeye gayret edeceği anlaşılmaktadır. Bunu doğru bulmuyoruz. Bütün bu gelişmeler çerçevesinde biz önümüzdeki günlerde yüze Meclis’e gelecek tezkereye olumsuz baktığımızı söylemek isterim."
‘Tezkerenin niteliği ile ilgili herhangi bir bilgimiz yok’
Çeviköz gazetecilerin sorularını yanıtladı:
"(Tezkerenin içeriği) Tezkerenin niteliği ile ilgili herhangi bir bilgimiz yok. Kendisi de sorulan bir soruya yanıt verdiğinde tezkere metninin Cumhurbaşkanlığına gönderildiğini söylediler. Biz de Meclis’e gelince tezkere metnini görmek istiyoruz."
Çavuşoğlu tezkere konusunda bilgi vermek amacıyla Kılıçdaroğlu'ndan randevu talebinde bulunmuştu ve Kılıçdaroğlu söz konusu talebe olumlu yanıt vermişti.