Erdoğan, İlim Yayma çatısı altında Türkiye'nin dört bir köşesinde koşturan, insan yetiştirmek için ailesinden fedakarlık ederek, gecesini gündüzüne katanlara teşekkür etti.
Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
'Nasıl oldu da bugün ilmin neredeyse her alanında böylesine geriye düştük?'
"Bilenle bilmeyenin eşit olmadığını farz eden bir inancın mensuplarıyız. Asırlar boyunca medeniyetimiz dünyanın tüm ilim pınarlarının kaynağı olmuştur. Fikirle, yazıyla ve amelle ilim peşinde ömür harcayan ecdadın tıptan, astronomiye, mühendislikten sosyal bilimlere kadar her alanda sergilediği başarıları iftiharla yad ediyoruz. Rahmetli Fuat Sezgin Hocamızın yadigarı olan İslam Bilim ve Teknoloji Müzesi bu konudaki büyük birikimin en azından bir kısmını derli toplu bir şekilde bize hatırlatıyor. Peki buna rağmen nasıl oldu da bugün ilmin neredeyse her alanında böylesine geriye düştük? Bizden ilham alarak yola çıkanlar şimdi fersah fersah önümüze geçmişken nasıl oldu da biz bugün sahip bulunduğumuz mirasımızın bile farkına varamaz hale geldik? Bu sorular üzerinde cesaretle düşünüp doğru cevapları bulmadan coğrafyamızın ve kardeşlerimizin yaşadığı sıkıntıları çözemeyiz. Yitik kaybedildiği yerde aranır derler, çözümü kendi içimizde, kendi ruhumuzda, kendi zihnimizde, kendi dünyamızda bulacağız."
"Kemaletle kemalat olmaz." diyen Erdoğan, "Medeniyetimizin ve kültürümüzün kendi dinamikleri içinde doğmayan tek gayesi ümmete, millete ve insanlığa hizmet olmayan hiçbir güç, hiçbir iktidar, hiçbir yapı bize iki asırdır hasretini çektiğimiz şahlanışı yaşatamaz. Kökleri sağlam olmayan ağaç, gövdeye sıkı sıkı bağlı olmayan dal, ona güçlü şekilde tutunmayan yaprak, varlığını sürdüremez. Mevlana Hazretlerinden ilhamla bir ayağımızı inancımıza, değerlerimize, kültürümüze sabitleyip diğeriyle tüm dünyayı, tüm evreni kucaklayacağız. Geçmişin acı tatlı tecrübelerinden ders alarak ihtişamlarından cesaret alarak istikbale odaklanacağız. Sadece sorunlara, sadece eksiklerimize değil, bunları çözecek dertlerimize şifa üretecek reçeteleri uygulamaya yoğunlaşacağız." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Türkiye olarak bu sürece öncülük etme görevinin hem tarihi hem de coğrafi olarak kendilerine düştüğünü dile getirerek, kendi tecrübelerinin bu konuda samimi olunması ve yeterli gayret gösterilmesi halinde çok kısa bir sürede önemli mesafeler katedilebileceğine işaret ettiğini söyledi.
"Hala yapmamız gereken çok iş var. Ama hamdolsun istikamet çizilmiş ve kutlu yürüyüş başlamıştır. Sayıları 250'yi bulan üniversitelerimiz, bilimsel araştırma faaliyeti yürüten kurumlarımız, özel sektörümüzün araştırma, geliştirme merkezleri harıl harıl çalışıyor. Eskiden yurt dışına giden bilim ve araştırma insanlarımızın göçü artık tersine dönmüş durumdadır. İlmi ve akademik bakımdan olgunlaşmış, kendi alanında çığır açıcı eserler vermiş pek çok vatandaşımız artık ülkemize ve milletimize minnet borcunu ödemek gayesiyle bu topraklara geri dönüyor. Uluslararası lider araştırmacılar programıyla TÜBİTAK'ımız son birkaç yıldır bu alanda gerçekten büyük çabalar sergiliyor. İnşallah önümüzdeki dönemde insan yetiştirmek için öğrenci ve akademisyen değişim programlarına daha fazla ağırlık vereceğiz."
'Vaatten ziyade icraata bakıyoruz'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geride bıraktıkları hafta İsviçre ve Malezya'yı kapsayan 4 günlük seyahatinin olduğunu hatırlatarak, Cenevre'de BM öncülüğünde ilk kez düzenlenen Küresel Mülteci Forumu'na katılarak bu tarihi foruma eşbaşkanlık yaptığını anlattı.
"Her yıl milyonlarca insanı vatanlarını terk etmeye zorlayan sebepleri ve bunların çözüm yollarını muhataplarımızla paylaştık. Meselenin imkan kıtlığı olmadığını, vicdan ve empati eksikliği olduğunu foruma katılan herkese rakamlarla izah ettim. Suriye'nin kuzeyinde hayata geçirmeyi planladığımız güvenli şehirler gibi insani dramları hafifletecek, mültecilerin geri dönüş haklarını garanti edecek projelere ağırlık verilmesinin gerekliliğini ifade ettim. Ayrıca Suriye'de attığımız adımların önemini ve Suriyeli mültecilerin geri dönüşleriyle ilgili pozitif gelişmeleri anlatma fırsatı bulduk.
Foruma katılan ülkeler, dünyadaki mültecilerin yükünü paylaşma adına 7,5 milyar dolarlık bir taahhütte bulundu. 2 trilyon doların silahlanmaya ayrıldığı, bir trilyon doların ise lüks tüketime harcandığı bir dönemde bu rakam, elbette devede kulak misalidir. Avrupa'nın mülteci sınırlarının dışarıda tutulması için tahsis ettiği miktar bile forum kapsamında ayrılan miktarın katbekat üstündedir. Sembolik meblağlarla mültecilerin sıkıntılarına çözüm bulunamayacağı gayet açıktır. Daha önce yerine getirilmeyen sözlerin acısını çok çekmiş bir ülke olarak vaatten ziyade icraata bakıyoruz. Bundan sonraki aşamada alınan karaların takipçisi olup uygulamaya geçmesi için gayret göstereceğiz. Bilhassa Batılı zengin ülkelere artık denizin bittiğini, mülteci sorunundan kaçmalarının daha fazla mümkün olmadığını söylemeyi sürdüreceğiz."
'Yarın bir heyeti Moskova'ya gönderiyoruz'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda milli gelire oranla dünyada özellikle en az gelişmiş ülkelere en fazla desteği veren ülkelerde birinci sırayı Türkiye'nin aldığına dikkati çekerek, "Birileri sadece lafını yapıyor. OECD'in açıkladığı rakamlar ortada. Bir numara biziz." değerlendirmesini yaptı.
Avrupa ülkelerini Türkiye'yi, Suriye'de attığı meşru adımları nedeniyle köşeye sıkıştırmak yerine enerjilerini İdlib'teki katliamı engellemek için harcamaya davet ettiklerini, diğer türlü İdlib'deki yangının kendi topraklarına sıçramasına mani olamayacaklarını söyledi.
'Çatışmanın değil barışın, ayrışmanın değil vahdetin safındayız'
Çatışmanın değil barışın, ayrışmanın değil vahdetin safında olduklarını dost, düşman herkese bir kez daha gösterdiklerini anlatan Erdoğan, gerek açılış konuşmasında, gerekse zirvenin diğer toplantılarında İslam aleminin içinde bulunduğu duruma dikkati çektiklerini ifade etti.
Yemen'den Libya'ya kadar İslam alemindeki çatışmaları körükleyenlerin de yine bu çevrelerden başkası olmadığına değinen Erdoğan, "251 vatandaşımızın şehit olduğu 15 Temmuz darbesinin finans ayağında da bu odakların izlerini görüyoruz. Bunların sabotajlarına rağmen biz hedeflerimiz doğrultusunda yürümeye kararlılıkla devam ediyoruz. Hiçbir kirli senaryo, bir daha ülkemizi eski güçsüz, zayıf, iç karışıklıklarla boğuşan kötü günlerine Allah'ın izniyle döndüremeyecektir." diye konuştu.
'Hiçbir zafer bize altın tepside sunulmamıştır'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
Ne yaptıysak, neyi başardıysak birlik, beraberlik ve dayanışma içinde hareket ettiğimizden dolayı başardık. Bu süreçte İlim Yayma camiamızla beraber Türkiye davasına gönül vermiş diğer sivil toplum kuruluşlarımızın da desteğini aldık. Sizler kendi alanınızda yürüttüğünüz çalışmalarla ülkemizin yolunu ayrık otlarından temizlediniz. Sizler bilhassa, beşeri sermayemizin yetişmesi noktasında gerçekten ciddi çabalar harcadınız. Türkiye'nin insan kaynağı havuzunun nitelikli gençlerle, akademisyenlerle, öğretmenlerle dolması için mücadele ettiniz. Varsın birileri, İlim Yayma camiasıyla bağını koparmayı marifet zannetsin. Varsın birileri makamları gereği bulundukları görevlerden bili imtina etsin. Biz sizlerin ne yaptığını, ne tür fedakarlıklar gösterdiğinizi gayet iyi biliyoruz. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak sizlerin hizmetlerinden daima iftihar ettim, gurur duydum.İnşallah bundan sonra sizin yanınızda durmayı sürdüreceğim. Sizlerden de aynı kararlılıkla yolunuza devam etmenizi bekliyorum."
"Bu davanın ve sizin hak yolunda yaptığınız faaliyetlerin sahibi Allah'tır." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Rabbimizin buyurduğu gibi 'Allah size yardım ederse, size galip gelebilecek olan kimdir ki? O sizi bırakırsa, size yardım edecek, kurtarabilecek kimse olamaz.' O halde müminler, Allah'a güvenip dayansınlar. Bu ilahi emre mütenasip şekilde, hepimiz sadece Rabbimize güveneceğiz, sadece Rabbimize dayanacağınız. En dar zamanlarımızda yardımı yine ondan bekleyeceğiz. Unutmayalım ki biz işimizi düzgün yaparsak en güzel şekilde insanımıza hizmet edersek, Rabbim de bizi nusretiyle destekleyecektir."