‘Pire İsmail’ lakaplı emekli faytoncu İsmail Sürer, Atilla Güner'in eski dönemde faytonculuğun nasıl yapıldığına dair sorusu üzerine "Bizim için atlarımız çocuklarımız gibiydi. Uyudular mı yemlerini yediler mi diye gece kalkıp bakardık. Denize götürüp ayaklarını dinlendirirdik" dedi.
Sürer şöyle devam etti:
"Babam ve Kürt Rıza zamanında faytonculuk yaparken Atatürk’ü gezdirmişler. 1966 yılında ben faytonculuk yapmaya başladım. Bizim faytonculuk yaptığımız zaman sabah saat 07:00’de atlar koşulurdu. Öğlen 15:00 gibi atlar değiştirilir akşama kadar onlarla devam edilirdi. Ama bu kadar çok iş yoktu ki zaten. Arap turistlerin gelmesiyle adada çok yoğunluk oldu. Çok gayrimüslim faytoncu vardı. Dalgıcı Koço, Georgi, Varan Alpin ve Pçili kardeşler vardı. Babama Pire Ahmet derlerdi bana da Pire İsmail...Babam akşam yatmadan önce kalkar ahıra gider atlara bakardı yemlerini yemişler mi uyumuşlar mı diye ilgilenirdi onlarla yani. Turistlerin çok gelmesinden faytoncuların daha fazla kazanma hırsının olmasından dolayı bugünkü duruma geldik. Eskiden saati vardı saatinde koşulurdu. Yevmiye ile çalışan atlara bakan seyisler vardı. Atların ayakları yıkanır. Haftanın 2 günü atları birer saat denize götürür sonrasında tatlı suyla yıkardık. Alınan bu karara çok üzgünüm. İstanbul ve adaların tarihi bir dokusuydu."