GÖRÜŞ

Libya anlaşmasını değerlendiren Enerji Bakanı Dönmez: Hiç şüpheniz olmasın, gereği yapılacak

Türkiye ile Libya Devleti Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında imzalanan anlaşmayı değerlendiren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, "Hiç şüpheniz olmasın, gereği yapılacaktır. Yıl başından itibaren ruhsatlandırılan bölgelerde sismik arama faaliyetlerine süratle başlanacaktır" dedi.
Sitede oku

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, dün akşam TBMM Genel Kurulu'nda bakanlığının bütçe görüşmelerinde enerji projelerini değerlendirdi.

Dönmez, dünya genelinde elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 11'inin nükleer enerjiden sağlandığını ifade ederek, ülkenin enerji talebinin karşılanmasında kaynak çeşitliliğinin artırılması için önemli alternatiflerden birinin de sıfır emisyonlu güç santralleri olduğunu söyledi.

'Öğrencilerden 88'i göreve başladı'

Bu doğrultuda Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin birinci ünitesinin 2023 yılında devreye girmesine yönelik çalışmaların ve hazırlıkların devam ettiğini hatırlatan Dönmez, şöyle konuştu:

“Ayrıca, nükleer santrallerdeki üst düzey teknoloji ve ‘know-how’ transferiyle bu alandaki yerli teknoloji ve üretim kapasitemizin artırılması çalışmalarımızın yanı sıra, kalifiye insan kaynağının yetişmesi amacıyla yurt içi ve yurt dışı eğitime yönelik çalışmalarımız da devam etmektedir. Bu kapsamda, yurt dışına gönderdiğimiz öğrencilerden 88'i mezun olarak yurda dönmüş ve ilgili şirkette görevine başlamıştır. Yerlileştirme alanındaki çalışmalara ek olarak elektrik iletim ve dağıtımında kullanılan tüm malzemelerin testlerinin yurt dışı yerine ülkemizde yapılması için başlatılan Türkiye'nin ilk yüksek güç ve yüksek gerilim deney laboratuvarı projesi de devam etmektedir.”

'TürkAkım projesinin açılışı Putin'in katılımıyla yapılacak'

Türkiye'nin doğalgazda arz güvenliğinin sağlanmasında ulusal ve uluslararası alanlarda aktif rol oynadığını vurgulayan Dönmez, bu kapsamda TANAP projesiyle Türkiye'nin yanı sıra Avrupa'ya doğal gaz arzının hazır hale getirildiğini dile getirdi.

Dönmez, “Ülkemize ve Avrupa'ya doğalgaz arz edecek diğer bir önemli projemiz de TürkAkım'dır. 2 ayrı hattan oluşan TürkAkım Projesi'nin inşaat ve imalatı da tamamlanarak testlere başlanmış olup 2020 yılının ilk haftalarında bu açılışı Sayın Putin'in katılımıyla İstanbul'da inşallah yapmış olacağız dedi.

'5 ilave derin sondaj planlıyoruz'

Dönmez, Türkiye'nin sismik araştırma gemileriyle belirlenen lokasyonlarda, Fatih ve Yavuz sondaj gemileriyle bugüne kadar toplam 3 derin sondaj faaliyetinin gerçekleştirildiğini hatırlatarak, buna yönelik iki sondaj faaliyetinin de devam ettiğini söyledi. Dönmez, şöyle devam etti:

“Türkiye olarak Doğu Akdeniz yetki alanlarıyla ilgili tavrımızı gerek açıklamalarımızla gerekse sahadaki faaliyetlerimizle net bir şekilde ortaya koyduk. Ülkemiz ne kendi hukukunu ne de Kıbrıs Türklerinin çıkarlarını çiğnetmeden Doğu Akdeniz'de bulunan hidrokarbon kaynaklarının barış eksenli ve adaletli bir şekilde paylaşımı konusundaki kararlılığını devam ettirecektir. Bu doğrultuda gemilerimizle gerçekleştirdiğimiz hidrokarbon arama faaliyetleri aralıksız sürdürülmekte olup 2020 yılı içerisinde de 5 ilave derin sondaj yapmayı planlıyoruz.”

'Yılbaşından itibaren ruhsatlandırılan bölgelerde arama başlayacak'

Türkiye ile Libya Devleti Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında imzalanan Akdeniz'de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası'nın TBMM'de kabul edilerek yasalaştığını hatırlatan Dönmez, "Bu teklife destek veren siyasi parti gruplarımıza da şükranlarımızı sunuyorum. Hiç şüpheniz olmasın, gereği yapılacaktır. Gerek Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğümüz ruhsatlandırma çalışmalarına ilişkin olarak gerekse Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı şirketimiz, kuruluşumuz hemen yıl başından itibaren ruhsatlandırılan bölgelerde sismik arama faaliyetlerine süratle başlayacaktır” diye konuştu.

'Geçtiğimiz yıl yaklaşık 10 milyar dolarlık altın ithalatı yaptık'

Türkiye genelinde yeraltı kaynaklarının tespit edilmesi amacıyla yürütülen jeofizik, jeokimya ve sondaj çalışmaları neticesinde MTA'nın kurulduğu 1935'ten bugüne kadar yapılan toplam sondajın üçte birinden fazlasının son üç yılda gerçekleştirildiğine işaret eden Dönmez, “Geçtiğimiz yıl 25 milyar doların üzerinde maden ve ham madde ithal edilirken ihracatımız yaklaşık 5 milyar dolar civarında kalmıştır. Bu durumda, maden sektöründe yaklaşık 20 milyar dolar dış ticaret açığımız söz konusudur” dedi. Dönmez, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Burada en büyük bedel ödediğimiz kalemlerden biri de altın olmuştur. Mevcut verilere göre, sırf geçtiğimiz yıl yaklaşık 10 milyar dolarlık altın ithalatı yaptık. Altını ulusça seviyoruz, bir kısmını rezerv olarak kullanıyoruz, bir kısmını ziynet eşyası olarak kullanıyoruz. Kuyum sektörümüz de iyi, ithal ettiğimiz altının bir kısmını da ihraç ediyoruz; yaklaşık 2-2.5 milyar dolarlık da altın ihracatımız söz konusu. Bu ithalatı azaltmanın yolu, madencilik sektörüne kurallara uygun ve çevre mevzuatına saygılı bir şekilde çalışmalar yapmasına izin verilmesinden geçiyor. Türkiye'de enerjide yerlileşme ve dışa bağımlılığın azaltılması hedefimiz doğrultusunda, yerli kömür rezerv artırma çalışmalarımız da hızla devam etmektedir. Son tespitlerimizle birlikte bugün linyit ve taş kömürü rezervimiz 20 milyar ton seviyesine ulaşmıştır. Ülkemizin hâlen yıllık 39 milyon ton civarında kömür ithalatı yaptığı göz önünde bulundurulduğunda bunun için yılda yaklaşık 4 milyar dolar civarında döviz harcadığımızı görmekteyiz. Kömür kaynaklarımız yerin altında dururken ithal kömüre döviz ödemek yerine, yerli kömürümüzden faydalanmak büyük önem arz etmektedir.”

'Altını Merkez Bankası alıyor ve ulusal piyasadaki değeri neyse ondan alıyor'

Dönmez, soruları yanıtlarken de, “Milletvekillerimiz 'altındaki oran nedir?' diye sordu. Ons başına bir değeri var altının biliyorsunuz uluslararası piyasada, o kademelendirilmiş kanunda, şu anda 1.500, 1.600 dolar civarında onsu, onun da skalada karşılık gelen oranı yanlış hatırlamıyorsam, yüzde 9 civarında devlet hakkı var. Bu sadece devlete ödenen rakam, onun dışında kurumlar vergisi var, istihdam yapıyor, yatırım yapıyor. Özellikle, altın madenciliğinde dünyanın neresine giderseniz gidin, yatırım tutarları minimum 100 milyon dolar, 1 milyar dolar ve üstüne çıkabilir; uzun dönemli finansman bulmak zorunda bu işletmeler. Şöyle söyleyeyim: 1 ton ham maddeden, kayaçtan sadece 1 ya da 1.5 gram altın elde etmek için yapılıyor bütün işler, zaten madenin değerliliği de buradan kaynaklanıyor. Dolayısıyla maliyeti yüksek bir iş ama altını da yurt dışına satma imkânı yok, altını Merkez Bankası alıyor ve ulusal piyasadaki değeri neyse ondan alıyor” diye konuştu.

Yorum yaz