Antalya'da 11 Ekim günü 7 yıl önce ayrıldığı eşi tarafından defalarca bıçaklanan, şah damarı kesilen 3 çocuk annesi Oya Aydoğdu, cezaevinden gelen mektupla endişeye kapıldı. Aydoğdu sesinin duyulması için yetkililere seslendi. Dehşet anlarını da anlatan Aydoğdu, “Şah damarım kesildiği için doktorlar 'mucizesin' dediler. Boğazımdan dökülen kanları hissedince gözümün önüne Emine Bulut geldi" diye konuştu.
'Komşumuzun doğru müdahalesi sayesinde yaşıyorum'
Birçok bıçak darbesi aldığı olaydan mucize eseri kurtulduğunu anlatan 31 yaşındaki Aydoğdu, “Gece beni uyandırdı 'kalk kalk seni keseceğim' diye. Gece yalvarmaları, onun işkenceleri sürdü. Sabah 08.30 gibi çocuğumuzu eve bıraktık. Mutlu aile tablosu ile kimseye belli etmeden. Daha sonra eve geldik. Namazını kıldı, abdestini aldı, beni kesti. Ağzımı kapattı. Boğuşma seslerimiz üzerine kayınvalidem girdi odaya onu üzerimden aldı. Ben boğazımdan akan kanları gördüm. Acı hissetmiyordum. Üst kat komşumuza sığındım. Bağırarak gittim. Onun yardımı sayesinde, doğru müdahalesi sayesinde yaşıyorum. Şoka girmiştim. Uyumamam gerektiğini biliyordum. Çok uykum vardı en son sedyede 'uyuyorum' dedim ve kendimi bıraktım" diye konuştu.
'Gözümün önüne Emine Bulut geldi'
Aydoğan, “Doktorlar 'mucizesin' dediler. Şah damarım kesildiği için mucizesin dediler. Acı hissetmedim. Sadece boğazımdan dökülen kanları görüp, elime damarlarımın geldiğini hissedince direkt gözümün önüne Emine Bulut geldi. Dedim ki 'Ben de onun gibi ölüyorum' o öldü çünkü. Ne zaman öleceğim, nasıl öleceğim, acı çekmedim hala, diye aklımdan geçiriyordum. Sürekli dua ettim" şeklinde konuştu.
'Çocuklar sürekli yaralarımı soruyorlar'
Çocuklarının boynundaki yara izlerini sürekli sorduklarını belirterek, “Sesler ve boğuşmaların üzerine annesi kapıyı açıp içeri girince çocuklar da arkasındaydı. Boğazı kesilmiş kanlar içinde bir anne gördüler. İki küçük çocuğum o şekilde şahit oldular. Sürekli yaralarımı soruyor. Kaçamak cevaplar veriyorum. Kan alınması gerekiyordu damarı bulamadılar diyorum geçiştiriyorlar. Ama iki küçük çocuğum gördüler. Küçük kızım rüyasında bir şeyler görüyor, bağırarak uyanıyor. Uyandığında rüyasında bıçaklanma gördüğünü söylüyor" dedi.
Cezaevinden mektup: Mart ayında geleceğim
Tutuklanarak cezaevine konulan eski eşi Poyraz Çavdar tarafından mektup aldığını belirten Aydoğan, “18 Kasım sabahı mektup geldi. 11 Ekim'de olmuştu olay. Mektubu okuyunca hiç şaşırmadım. Çok güzel oynayan, benim tanıdığım Poyraz. Bana 'cezaevinde nikah yapalım' diyor. Herhalde bir tokat attım ben affettiririm kendimi diye düşünüyor. Ama yanılıyor öyle olmayacak. Bana mektup yazdı. Mart ayında geleceğini söyledi. Benim isteğim insanlar ne yaptı da öyle oldu demenin yerine burada bir can, bir kadın, bir annenin canı gidiyordu onun peşinde olsunlar. Ne olursa olsun hiçbir kadının, annenin bu şekilde öldürülmesine, katledilmesine kimsenin hakkı yok. Kimse bir kadına böyle bir ceza veremez. Bu adam Mart ayında çıkacak. Tutuksuz yargılanacak. Bu bir yaralama değil, kasten adam öldürmeye teşebbüstür. Bu benim kolumu, bacağımı sıyırmadı. Şah damarımı kesti bu adam benim. Bilinçli, kasten. Kestikten sonra bırakmadı. Kollarımı da aynı şekilde parçaladı. Göğsümün üstünü de kesti. Adaletin yerini bulmasını istiyorum. Bu adamı tutuksuz yargılamak demek yarım bıraktığın işi tamamla demektir. Lütfen sesimi duysunlar. Artık kadınlar, anneler ölmesin. Kimse bu şekilde ölmeyi hak etmiyor" diye konuştu.
'11 Ekim benim doğum günüm'
Mucize eseri kurtulmasının ardından yaşamak için savaşacağını ifade eden Aydoğdu, “11 Ekim aslında benim doğum günüm. Rabbimin bana verdiği ikinci bir şans. İkinci bir hayat. Yaşamak için de savaşacağım. Yalvarıyorum lütfen böylelerinde fırsat verilmesin. Anneler, kadınlar, Emineler, Münevverler olmasın artık. Bunlara fırsat verildiği sürece devam edecek. Bir tane caydırıcı örnek bir şey olsun. Gözümü kapattığımda beynim durmuyor. Çocukların öcüsü olur ya. Biliyorum o orada ama sanki o kapının içinden geçebilecekmiş gibi geliyor. O benim için şu anda bir öcü" dedi.