EKSEN

'Bolivya'da darbe oldu ama bitmedi'

Alp Altınörs’e göre Bolivya’da darbe oldu ama bitmedi. Morales’in geri çekilerek darbecilerin işini kolaylaştırdığını belirten Altınörs, kendini başkan ilan eden Anez’in ordunun halkı katletmesinin önünü açan muafiyetler sunan fanatik bir dinci olarak tehlikelerine dikkat çekti. Altınörs’e göre Morales’in yokluğunda halkın mücadelesi bitmiş değil.
Sitede oku

Bolivya’da 20 Ekim seçimlerinde ortaya kanıt bile konulmadan hile yapıldığı iddiaları üzerinde şekillendirilen askeri darbe, yerli asıllı Devlet Başkanı Evo Morales'in istifası ve Meksika’ya sığınmasıyla sonuçlandı. Senatörler Meclisi Başkan Yardımcısı Jeanine Anez kendini başkan ilan ederken, orduya da katliamlardan açık muafiyet tanıyarak tehlikeli bir süreci başlattı. Ancak Senato’da hala çoğunlukta bulunan Morales’in partisi MAS yine yerli asıllı bir başkan seçerken, Morales’i destekleyen geniş halk kesimlerinin tepkileri de dinmiş değil.

Bolivya’daki gelişmeleri siyasetçi, çevirmen ve yazar Alp Altınörs ile konuştuk.

'Darbe oldu ama bitmedi'

Alp Altınörs’e göre Bolivya’da darbe oldu ancak bitmiş değil. Morales’in darbecilerin işini kolaylaştıracak şekilde hareket ederek geri çekildiğini anımsatan Altınörs, sürecin kötü yönütiminin Bolivya liderinin Meksika’ya sığınmak zorunda bıraktığına dikkat çekti:

“Açıkçası darbe oldu ama bitmedi. Çünkü Morales, darbecilerin işini fazlasıyla kolaylaştıran bir hareket tarzı izledi. Adeta ordu ve darbeci güçler tarafından dikte edilenleri adım adım kabul ederek geri çekildi. Önce seçimi yeniletmeyi kabul etti ki bu son derece yanlış bir şeydi. Zira seçim hilesi yapıldığına dair söylemlere destek vermiş oldu Morales. Amerikan devletleri örgütünün raporuna bakıyoruz. Doğrudan ABD’nin güdümünde bir örgüt ve bu tür darbelerde çok ciddi rol alan bir örgüt. Bu raporda dahi Morales hükümetinin herhangi bir şekilde hile yaptığına dair herhangi bir şekilde seçimde hile yaptığına dair hiçbir veri yok. Seçim sistemindeki birtakım kırılganlıklardan bahsediliyor. Hile yapılmış olabilme olasılıklarından bahsediliyor ama hiçbir şekilde hile yapılmıştır ya da şu hükümet yetkilileri şöyle hile yapmıştır diye bir bulgu yok. Ayrıca bir sonraki adımda yani seçimleri yeniletmeyi kabul etti. Fakat devlet başkanlığından niye istifa etti, o da açıklama bulmuş bir konu değil. Nitekim darbeci sağ aslında seçimlerin ilk turuna dair şüpheleri ortaya koyarken, Morales’in seçilmiş olduğuna dair kimsenin bir kuşkusu yoktu. Bir anda Morales’in istifa ettiği hatta bununla kalmadı, hakkında yakalama kararı çıktı, Meksika’ya kaçmak durumunda kaldığı bir tabloyla karşılaştık. Dolayısıyla kimsenin beklemediği bir politik senaryo ortaya çıktı. Bolivya devlet başkansız kaldı. 48 saat boyunca ülke başkansız kaldı. Ama birileri iktidardaydı. Bir boşluk oluşmadı yani. Silahlı kuvvetler iktidardaydı. Sürekli birileri hakkında yakalama kararı alındı, bir uygulamalar devam etti, demek ki iktidarda birileri vardı. Doğrudan doğruya bir askeri darbeydi bu. Darbeciler biraz da kendilerine sempatik bir görüntü vermek isteseler gerek kadın bir senatörü devlet başkanı olarak ilan ettiler.”

'Anez'in liderlik ettiği son derece tehlikeli bir hükümet'

Altınörs, Morales’in yerine kendini başkan ilan eden kadın senatörün melez toplumun mensubu olarak ‘beyazlaşan bir yerli’ olduğunu belirtirken, evanjelik ve fanatik dinci kişiliğine dikkat çekti. Bolivya nüfusunun yüzde 65’ini yerliler oluştururken, onların inanış biçimleri yerine Anez ile birlikte İncil’in başkanlık sarayına geri döndüğü söyleminin öne çıktığını belirten Altınörs, “Bu son derece tehlikeli bir hükümet” testipini yaptı. Altınörs, son olarak ordu ve polis güçlerine halka karşı şiddet kullanımında muafiyet getirilmesine dikkat çekti:

“İlan edilen senatör de enteresan bir kişilik. Kendisi de yerli, fakat beyazlaşan bir yerli. Hatta bunun için ameliyat olan da birisi, yüzünde sürekli beyaz pudrayla geziyor. Santa Cruz demokratları partisinden geliyor. Yüzde 5 civarında oyu olan bir parti. Hiçbir şekilde normal şartlarda devlet başkanı olabilecek birisi değil, halk desteğine sahip değil, seçilmiş biri değil. Sadece Beni diye bir şehrin senatörü. Bu kişi bir anda devlet başkanı ilan edildi, neden, nasıl bu kişi geldi, nasıl devlet başkanı oldu yine kimse anlamış değil. Son derece evanjelik ve aşırı, fanatik dinci. Zaten elinde İncil ile saraya girdi. Morales’i eleştiren orta sınıflar da bir şaşkın. Morales devlet başkanlığı ile birlikte Paçamama inancı da Bolivya’da meşrulaşmıştı ve yerliler arasında oldukça yaygın bir inanç, doğa tanrısı bir inançları var. Anez ile birlikte İncil başkanlık sarayına geri döndü gibi bir söylem söz konusu. Bu son derece tehlikeli bir hükümet. Bir cunta hükümeti ve nitekim iki gün önce Anez kendi aleyhine değişen güç dengelerini dönüştürebilmek amacıyla bir kararname yayınladı. Bolivya silahlı kuvvetlerinin ve polisin gösterilere karşı halka karşı her türlü şiddeti kullanabileceğini ve dokunulmaz olduğunu ilan eden bir kararname yayınladı. Bu kararname uluslararası alanda da tepki çekti, Avrupa Birliği’nden tepki geldi. Ama esas olarak gerek Amerika Birleşik Devletleri gerek Avrupa Birliği’nin Anez hükümetini tanıdığını ifade etmek lazım, bir geçiş hükümeti olarak.”

'Morales'in yasal vekili Evo Copa'

Altınörs, askeri darbeye ABD ve AB’den destek geldiğini belirtirken, Bolivya içinde katliamların da sürdüğünü aktardı. Ancak buna rağmen binlerce insanın sokaklara çıkmaya devam ettiğini belirten Altınörs, Bolivya’daki alt ve üst meclisin tekrar açıldığı, başkan seçtikleri ve darbeyi ‘yasadışı’ kabul eden bir kararı kabul ettiklerini anımsatarak aslında Anez’in hükümetinin de gayrımeşru olduğunu dile getirdi. Senato Başkanı olarak yerli asıllı Eva Copa’nın seçilmesine vurgu yapan Altınörs, Morales’in istifası durumunda onun yerini yasal vekili olarak Copa’nın alması gerektiğine de işaret etti:

“Sadece dün başkentin Senkata bölgesinde bir katliam oldu. Buradaki gaz üretim merkezinin önünü bloke etmişti Bolivya halkı. Gaz tankerlerinin çıkışına engel oluyorlardı. Ordu buraya operasyon düzenledi, en az 5 kişinin öldüğü teyit edildi, hastanede daha çok insan var. Doğrudan ateşli silahlar kullandılar çünkü. Anez’in kararnamesine dayanarak ordunun kendisini dokunulmaz ilan ettiği bir atmosferi görüyoruz. Buna rağmen binlerce insan sokaklara çıkmaya devam ediyor. İki kanatlı yasama var. Amerika’ya benzer bir Temsilciler Meclisi, bir de Senato var. Latin Amerika’da başkanlık siyasal sistemlerinin hemen hemen hepsi böyle. Burada hem Temsilciler Meclisi’nde hem Senato’da MAS partisinin çoğunluğu var zaten. Bunları Meclis ve Senatoyu tekrar açtığını, başkan seçtiğini ve darbeyi yasadışı kabul eden kararlar kabul ettiğini görüyoruz. Darbe şartları altında bunlar önemli gelişmeler. Eva Copa, Senato başkanı oldu ki senato başkanı, devlet başkanının yasal vekili. Yani devlet başkanı istifa ettiği durumda bir senatonun onaylaması lazım, anayasaya göre. Anayasayı askıya almayacaksınız ki cunta anayasayı askıya almadığını iddia ediyor. Anez hükümeti anayasal bir hükümet olduğunu söylüyor. Garip bir darbe olmasının bir yanı da bu. Hala Anez kararnamesini imzalarken Bolivya Çok Uluslu Devleti Devlet Başkanı olarak imzalıyor. Eva Copa’nın MAS partisinden bir senatör olarak senatonun başına geçmesi onun aynı zamanda devlet başkan vekili olduğu anlamına geliyor. Ola ki Morales’in istifa ettiği kabul edilirse, o zaman Eva Copa’nın başkan olması lazım. Senatonun herhangi bir ilden seçilmiş herhangi bir üyesi nasıl başkan olmuş olabilir? Politik anlamda darbe hükümetinin Anez hükümetinin her türlü üleştirmasyonu ortadan kalkmış oldu bu hamleyle birlikte.”

'Morales'e diktatör diyenlerin anlamadıkları...'

Evo Morales: Tarihin en sinsi ve kötü darbesi yapıldı
Bolivya nüfusunun yüzde 65’ini yerlilerin oluşturduğunu, melez olanlarla birlikte bu oranın çok daha yüksek olduğunu belirten Altınörs, darbenin arkasında ülke ekonomisinin hayrına kamulaştırmalar yüzünden zarar görmüş büyük sermayenin temsilcisi Camacho’nun bulunduğunu anımsattı. Bolivya’nın çok küçük bir beyaz azınlığın silah gücüne dayalı olarak yerli çoğunluğu yönettii bir ülke olduğunun altını çizen Altınörs, Morales’e ‘diktatör’ yakıştırması yapanların en başta bu ülkenin tarihini bilmediklerini vurguladı:

“Sokaklara baktığımızda ciddi bir halk kitlesi görüyoruz. Yüzde 65’i yerli ama aslında bu sayı daha da kabarık çünkü Anez gibi melez olanlar var. Esasen yerli halklardan oluşan bir Bolivya nüfusundan söz ediyoruz. Fakat şehir merkezlerinde beyaz nüfus da var. Bunları da Anez seferber etmeyi başarmış durumda. Camacho’dan söz etmek gerek bir multi milyarder. Çünkü Camacho’nun babasının doğalgaz şirketi ulusallaştırıldı Morales döneminde. Morales’e karşı kin beslemek için sebepleri var. Aşırı dinci, evanjelik bir figür. Santa Cruz sivil komitesinin başkanı. Bu darbe zaten Santa Cruz merkezli. Santa Cruz, Bolivya’nın nispeten zengin bölgesi, doğalgaz kaynaklarının bulunduğu bölge ve doğalgaz şirketlerinin de bulunduğu bölge. Bu bölgedeki Burjuva azınlık Morales’in doğalgazı ulusallaştırmasından zarar etti. Ülke genelindeki yerli çoğunluk ise bundan fayda sağladı. Başkan yardımcısı Linera’nın yazdığı makaleye bakacak olursak orta sınıflar dahil olma oranı yüzde 35’lerden yüzde 60’lara çıkmış, bu artış yerli halkla ilgili. Bir orta sınıflaşma süreci yaşanıyor burada. Üniversiteye girebilme, devlet kadrolarında yer alabilme, devletin yüzde 50 personeli yerli olmuş bu 13 yıllık dönemde. Bir rekabet yaratıyor. Eskiden bunlar tamamen beyazların tekelindeydi. Morales’e diktatör diyenlerin de anlamadıkları da şey de şu. Bolivya çok küçük bir beyaz azınlığın silah gücüne dayanarak yerli çoğunluğu yönettiği bir ülke. Tarihi bu, 200 yıllık tarihi. 191 kere darbe ve darbe girişimi olmuş. Halk ne zaman biraz toparlanıp sayısal çoğunluğuna dayanan bir şey talep etse darbe olmuş. Morales dönemi böyle bir tarihin içerisinde bir demokratik parantez 13 yıllık da olsa. Böyle bir ülkede kurucu meclis toplandı, anayasa yaptı ve halk tarafından onaylandı. Son derece demokratik bir yöntemle anayasa yapıldı Bolivya’da.”

'Bolsonaro'nun karşısına Anez getirilmiş olundu'

Altınörs’e göre Morales de bu süreçte büyük hatalar yaptı. Yerli liderin seçimlere yasaların etrafından dolanıp dördüncü kez aday olmasının yanlış olduğunu belirten Altınörs, bunun karşıtlarını darbe yönünde cesaretlendirdiğini vurguladı. Bolivya’da Venezuela’daki türden bir ekonomik krizin de bulunmadığına ve hatta Latin Amerika’nın en hızlı büyüyen ülkesi olduğuna işaret eden Altınörs, darbenin arkasında ülkenin doğalgazını pazarladığı faşist Bolsonaro’nun işbaşına geçmiş bulunduğu Brezilya’nın da rolü olduğunu dile getirdi. Altınörs’e göre bu darbe ile Bolsonaro’nun karşısına Anez’in getirilmiş olduğuna dikkat çekti:

“MAS hareketi içinden başka bir isim de bugün senato başkanı olan Eva Copa ya da bir başkası da aday gösterilebilirdi. Morales’in bireysel olarak aday olması dördüncü dönem. Anayasada iki dönem sınırı var, bir dönem anayasa yapılmadan olduğu için sayılmaz deniyor. Bir dönem de anayasa mahkemesinin kararıyla bypass ederek referandumda bu reddedilmesine rağmen dönem sınırlaması kaldırılsın önerisi, reddedildi. Buna rağmen bir tür anayasanın etrafından dolaşarak aday olması Morales’in oy kaybında da baya etkili. Yüzde 47 oy aldı Morales, önceki dönemlerde yüzde 60’a varan oy almış bir figür. Kendisi de siyasi destek kaybının ayırdında. Bu yüzde 47 oy alma durumu aslında hasımlarını harekete geçirdi. Hile var eylemleri ispatlanmış değil. Aslında darbe üzerinden bu kadar zaman geçmiş olmasına rağmen delil de ortaya konmuş değil. Fakat yüzde 50’nin bir kere altına düştü ya Morales, ikinci turda onu deviririz, gerekirse askeri de devreye sokarız gibi bir senaryo devreye sokulmuş oldu. Bolivya’da örneğin Venezüella’daki gibi ciddi ekonomik sorunlar da yok. Tersine Latin Amerika’da en hızlı büyüyen ekonomi konumunda. Morales’in altında da yine bir doğalgaza kayalım modeli söz konusu. Doğalgaz satarak para kazanan bir ülke. Doğalgazı Brezilya’ya satıyor. Brezilya’da aşırı sağcı Bolsonaro iktidara geldi. Bu darbeyi tetikleyen çok önemli nedenlerden birisi. Sonuçta Bolivya’nın müşterileri Brezilya’da Lula varken burada Morales’in işi daha kolaydı. Lula kıtanın en ılımlı sosyal demokrat lideriydi. O kuşak içerisinde de Chavez ile Morales ile kıyasladığınız zaman anayasayı da değiştirmedi Lula. Lula’nın müstehakı Bolsonaro olunca Morales’in karşısına da Anez gibi birini çıkarttılar.”

'Morales'in gitmesiyle halkın mücadelesi bitmez'

Latin Amerika’nın sınıfsal çelişkilerin çok keskin olduğu bir yer olduğunu ve diktatörlük-demokrasi kavramlarıyla anlaşılmasının mümkün olmadığını da ifade eden Altınörs, Morales’in gitmiş olmasıyla halkın mücadelesinin sona ermeyeceğini, ülkede çok güçlü dinamiklerin bulunduğunu ekledi. Altınörs yine faşist anlayışın bu ülkede soykırıma bile girişebileceğini vurguladı:

“Latin Amerika sınıfsal çelişkilerin gerçekten çok keskin olduğu bir kıta ve sınıf gözlüğünden bakmadığınızda sadece demokrasi diktatörlük kavramlarla ki her duruma uyabilen herkese yakıştırılabilen kavramlarla kıtaya baktığınızda çok anlamanız mümkün değil. Bolivya’da şu anda çok ciddi bir sınıf mücadelesi var. Bugüne kadar hep işçi ve köylü olarak kalmış ve kapitalizm sürdüğü sürece gelecekte de böyle kalmaya devam edecek bir kitle var, yüzde 70’lere varan. Bu kitle bir isyan için seçilmiş devlet başkanını geri istiyor. Morales bu kitle hareketlerini yaratan isim de değil. Venezüella’daki süreç doğrudan Chavez ile başladı. Chavez’den önce böyle bir politik hareket yoktu. Bolivya’da Morales orada köylü sendikasının başkanıydı. Morales gelince hareketler bitmedi, o hareketler zaten vardı. Bolivya işçi merkezi, genel grev yapacağını ilan etti. Bu ayrılığın aşılması da çok önemli. Çünkü köylü ve işçi hareketi bölünmüştü. Bu darbeyi sağlayan arka planlardan biri de buydu. Onlar da genel grev yapacağını ilan edince denge oradan da değişti. O anlamda Morales’in gitmiş olması Bolivya’da halk mücadelesini bitirmiyor, çünkü çok güçlü dinamikler var. Morales’i de onlar yaratmıştı. Dolayısıyla Morales her ne kadar gitmiş de olsa anayasal düzene dönülsün talebi var. Anayasayı halk yaptı orada, darbe anayasası değil. Daha son söz söylenmedi ama gerçekten de çok ciddi bir katliam da var. İnsanlara ateş ederek mermiyle katlediyorlar. Umarım demokrasiye doğru yeniden gelişme olur. Çünkü bu cunta Bolivya’da nüfusu bile baştan aşağı değiştirebilecek bir anlayışta bir cunta. Soykırıma dahi gidebilir.”

Yorum yaz