Türk Milli Futbol Takımı, İzlanda ile berabere kalarak eleme gruplarının bitmesine bir maç kala Euro 2020'ye katılmayı garantiledi. Teorik olarak grup birincisi olma şansını da sürdürüyor. Bir önceki turnuvada heyecanını kaybeden, oyuncuları ıslıklanan ve izleyici sayısı düşen Milli Takım, teknik direktör Şenol Güneş’in gelmesiyle birlikte yepyeni bir döneme girdi.
Gazeteci ve spor yazarı Orhan Can, Başlangıç Noktası programında Milli Takım’ın yeni dönem başarısını Şenol Güneş’in gelmesi ve yaratılan yeni oyuncu kuşağına bağladı. Can, yeni kuşağın seçiminin de Şenol Güneş tarafından yapıldığını, işini iyi yapan, disiplinli ve ahlaklı bir takım kurulduğunu ve bu şekilde başarıların birbiri ardına geldiğini vurguladı:
‘Bir puan için risksiz futbol’
“Şenol Hoca hiç riske girmedi, gereksiz hareketler yapıp top kaptırıp kalesinde tehlike görecek bir taktik anlayışıyla çıkmadı. Pas yüzdelerinde arada uçurum var. Ama İzlanda daha çok Türkiye’nin kalesine geldi ama doğru dürüst bir iki pozisyonu var. Son on dakika tüm Türkiye’nin kalbi yerinden çıktı ama başardık. Daha birkaç yıl öncesine kadar turnuvalarda sınıf düşen bir milli takımdan şampiyonalara yeniden giden, stadın tıklım tıklım dolduğu bir takıma yeniden gidildi.
Türkiye riske girmeden sahaya bir puan için çıkmıştı. İzlanda’nın hocası galip gelmek için çıkmıştık dedi ama Türkiye’nin oyununa karşı galip gelecek bir oyun oynamadılar. Türkiye istese bence üç puan alırdı. Bize bir puan yetiyordu Şenol Güneş de onu aldı. Bir sürü genç çocuk bize 2002’deki o güzel duyguları yeniden yaşattı. Şenol Güneş her maçı ayrı ayrı, tek tek düşünür. Hedefi büyük olsa da bir maç bitmeden diğer maçı konuşmaz. İnşallah Avrupa Şampiyonası’nda yaşanan prim rezilliklerini yaşamayız.
‘Şenol Hoca gençlere güvendi’
Genç oyunculara güvenmek lazım. Fatih Hoca’nın bir anlayışı vardı, o kalıbı kıramadı. Kırarsanız, bir devrim yaparsınız. Takımı komple değiştiren, genç çocukları alıp motive eden Şenol Hoca aldı götürdü. Sahadaki mücadeleyi görüyorsunuz, değişiklikleri eleştirebilirsiniz. Ama her maçın kendi içinde bir öyküsü ve taktiği vardır.
Sona hakkı yenerek Milli Takım’dan uzaklaştırıldı. Bir takım siyasi baskılar vardı üstünde. FETÖ, Şenol Hoca’yı yedi, özlük haklarını, hakkı olan parayı bile vermediler. Milli olduğu için de Şenol Hoca istemedi bunu. Ayağı kaydırılıp bir başka hoca getirildi ve gelenlerin de ayağı kaydırıldı.
‘Bazı futbolcuların trilyonları oldu ama adam olamadılar’
Şenol Hoca yenileceksek, çarpışarak yenilelim diye bakan bir antrenör. Bir Beşiktaşlı olarak üzüldüğümüz bir nokta, Şenol Hoca’nın Beşiktaş’tan koparılması oldu. Benim paramı vermeyin, bu parayı çocuklara verin diyen bir hocaydı o. Ama sevindirici olan şey Milli Takım’a gitmesi. Keşke Beşiktaş’ta da olsaydı da ilk dokuz haftanın kaybı yaşanmasaydı.
Biz gazeteciler nehir kenarındaki ağaçlar gibiyiz. Önümüzden neler neler geçti. Önümüzden ne futbolcular geçti, tarih olup gittiler. Biz hancıyız onlar yoldu. Bazı futbolcuların milyonları, trilyonları oldu ama adam olamadılar. Yaşlı başlı bir gazetecinin boğazını sıkmak, küfürler etmek onların kaybolmasına yol açtı.
Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır. Onların işi futbolculuk. Çıkıp toplarını oynayacaklar. Yenilseler bile adam gibi yenilecekler. Fransa’da olduğu gibi daha maçlar başlamadan lobide para pazarlığı yapılmamalıydı. O futbolcuların hiçbiri yok artık. Trilyonları var ama toplumda yerleri yok. Bu yeni çocukların sevdası ve hırslarının yerine kim neyi koyabilir?
Yeni futbolcuların ne evliliklerini ne arabalarını konuşuyoruz. Futbolcu, sanatçı, gazeteci demek rol model olmak demek. Futbolcular yetişen milyonlarca çocuğa rol model oluyorlar. Kötü örnek olursanız, sizi taklit ederler. Geçmişte dünya kadar insanı iyi olarak hatırlarız Metin Oktay gibi, Baba Hakkı gibi, Lefter gibi. Bu yeni çocuklar başarsalar da başaramasalar da bizim kahramanımız haline geldiler. Bu çocukların başarısı Şenol Hoca’yla birlikte disiplinli ve ahlaklı futbolcular olmaları.”