Aksaray’da bir okulda velilerin çocuklarının otizmli çocuklarla birlikte aynı okulda okumasına tepki göstermesi üzerine kamuoyunda büyük tepkiler doğdu. Bu özel sınıfların varlık amacı, çocukları sosyal çevreleri ve akranlarından koparmadan sosyalleşmelerini sağlamak, diğer taraftan otizmli olmayanların da diğer tarafın farklılıklarını kabullenmesini sağlamaktı. Ne var ki velilerin tepkileri beklenen ve hedeflenenin tam tersi yönde gelişti.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Genel Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Özgür Bozdoğan, Başlangıç Noktası’nda sosyal farklılıkların kabul edilmesi için sosyal değişimin şart olduğunu söyledi:
Okullardaki kaynaştırma sınıflarının durumu
‘Yetişmiş öğretmen sorunu var’
“Otizmli öğrenciler ve diğer özel eğitime ihtiyaç duyan öğrencilerin birçok sorunu var. Bu öğrenciler gittikleri okullarda kendi özel gereksinimlerine yönelik eğitim alamıyorlar, ciddi eksikliklerimiz var. Bu öğrencilerin ihtiyaçlarına yönelik yönetmelik var. Buradaki en temel belirleme bu öğrencilerin her kademede diğer öğrencilerle ayrıştırılmadan bütünlüklü eğitim almaları. Bütünleştirme yoluyla eğitim almaları önemli. Bireyselleştirilmiş eğitim programı almak zorunda olmalılar ama bunun için öğretmen ve sınıflar açısından ciddi sıkıntılar var. Kağıt üzerinde bakıldığında yönetmelikler pek çok hususu öngörmüş ama bunların gerçek hayattaki halinde ciddi sıkıntılar var."
"Bu öğrenciler özel eğitime ihtiyaç duyuyorlar. Bunun için üniversitelerde 4 yıllık programla özel öğretmenler yetiştiriliyor. Öğretmenlerimiz yetişiyor, lisans programından mezun öğretmen arkadaşlarımız var ama öğretmen alım politikalarındaki yaklaşım yüzünden özel eğitim öğretmenleri atanamıyor. Bu gerçekliği karşılamak için yeterli sayıda öğretmen atanamazken mevcut öğretmenlerin bunu karşılamasını beklememek lazım. Yönetmeliğin kendi içinde sorunları var. Özel eğitime ihtiyacı olan öğrencilerin din dersine, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenleri giriyor, diğer derslerine özel öğretmenler girerken."
‘Mühim olan uyum sağlanması’
“Temel olarak özel eğitimin amacı da ihtiyacı olan bireylerin sosyal çevresinden ayırmadan toplumla etkileşime sokma ve uyum sağlama üstüne kurulu. Özel eğitime ihtiyacı olanların sınıf ortamında bununla ilgili bir farkındalık sağlanması, yaklaşım değişimine sahip olması hedefleniyor. O bireylerin diğer öğrencilerle alakalı bir sorun yaşanacağının düşünülmesi bu algı sorunundan kaynaklanıyor. Toplumdaki farklı olana saygı göstermesinin sağlanması gerekiyor. Kapsama yaklaşımı dünyada hakim. İki tür var: Özel eğitime ihtiyacın türüne göre çocuklar aynı sınıf içinde akranlarıyla birlikte olabilirler. Böylece her sınıfa verilen kaynaştırma öğrenci sayısı ikiyi geçemiyor. Özel eğitim sınıfları ayrıca da açılabiliyor. Buradaki öğrenciler yaş grubuna göre bu sınıflara geçebiliyorlar. Ailelerin tepki gösterdiği sınıfların farklılaşmasından çıkıyor.”
‘Sosyal değişim gerekiyor’
Özel eğitime ihtiyacı olan öğrenciler için özel eğitim programları var. Kaynaştırma yoluyla eğitim alanlar için kendi sınıfındaki öğretim programları uygulanıyor. Derse giren öğretmenler bireyselleştirilmiş eğitim programları veriyorlar. Onların başarısı değerlendirilirken normal eğitim sınavlarından değil bireyselleştirilmiş eğitim programlarından sınava giriyorlar. Ama burada şunu sormamız lazım: Bu bireyselleştirilmiş eğitim programlarını hazırlamak için öğretmenler yeterince yetkin mi? Burada sorun başlıyor. Yine MEB Bakanı bir açıklama yaparak destek eğitimi verileceğini söyledi. Ama destek odasına giden öğrenci sosyal dışlanmaya maruz kalıyor. Öğrenciler destek eğitim odasına girip birebir ders yaptığında akran zorbalığına ve dışlanmaya maruz kalıyorlar."
"Sadece yönetmeliklere yazarak sorunu çözemezsiniz. Bunun yan unsurlarını, akran zorbalığına karşı önlemler almadan bu sorunun aşılması mümkün görünmüyor. Farklılıkları doğal kabul etme konusunda genel bir sosyal değişim gerekiyor. Öteki ile kurduğunuz ilişki toplumun genel yaklaşımındaki bir değişimi tetikleyecektir.”