Gazete Dvar'dan Serkan Alan'ın haberine göre, Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde 2 Ocak tarihinde öğrencisi Hasan İsmail Hikmet tarafından öldürülen araştırma görevlisi Ceren Damar Şenel’in annesi Feyzan Damar ile babası Mustafa Damar, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i ziyaret etti.
Ziyareti sosyal medya hesabından duyuran Akşener’in paylaşımının altına yorum yapan sanık avukatı Vahit Bıçak Hikmet ile Damar aileleri arasında Akşener’in arabuluculuk yapmasını teklif etti ve "Hukuk öğrencisi ile asistan arasında yaşanan üzücü hadise, iki aile arasında kan davasına dönüştürülmek istenmektedir. Sanık annesi şu an dağlarda terörist peşinde. Sizi Damar ve Hikmet aileleri arasında arabuluculuk yapmaya, iki aileyi barıştırma inisiyatifi almaya davet ediyorum” dedi.
Akşener ile yapılan görüşmenin içeriğine dair Gazete Duvar'a konuşan Mustafa Damar, "Yaşanan bu acı olay, öğrencileri, akademik camiayı ve tüm Türkiye’yi acıya boğmuş, olayın akabinde başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere tüm siyasi partiler ve Türkiye sosyal medya üzerinden taziyelerini bildirmiş ve evimize ziyarete gelmiştir. İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’de hem sosyal medya üzerinden hem de evimizde bizleri ziyaret ederek taziyede bulunmuşlardır. Acımızı yaşadığımız ilk günlerde herkes gibi bizi yalnız bırakmayan Sayın Meral Akşener’e teşekkür etmek amacıyla ziyarette bulunduk" ifadesini kullandı.
'Katilin yaptığı yetmiyormuş gibi..'
Akşener’e davanın içeriğine ve gelişmelerine dair bilgi verdiklerini ifade eden Damar, sanık avukatının sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımlara tepki göstererek sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Katilin yaptığı yetmiyormuş gibi diğer avukatlara saygısızlık olmasın diye avukat diyemediğim akıl hocasının mahkemede sus pus olup, mahkeme dışında Twitter fenomeni kesildiğini, çığırtkanlık yaptığını ve kızıma iftira düzeyine çıkacak şekilde sosyal medyada paylaşımlarda bulunduğunu, asılsız, mesnetsiz, hukuk, ahlak mantık dışı bir şekilde etiketleme çabasında olduğunu belirttim. Ancak dosyada iğne ucu kadar açık bir hususun olmadığını ve katilin en üst seviyeden ceza alacağını belirttim. Ancak ağırlaştırılmış müebbetin karşılığının en fazla 30 yıl olduğunu, kızımın hayatına karşılık 30 yılın bir anlamının olmadığını ifade ettim. Yasalar kapsamında yargımıza güvendiğimizi ve bu davanın ibret olacak şekilde sonuçlanacağını söyledim. Kendisinin bir siyasetçi olmasıyla birlikte bir kadın olması ve bu konulardaki hassasiyetleri bizleri derinden etkiledi. Bir bilim kadınının, akademisyenin öğrencilerin gözü önünde, bir üniversitede katledilmesine hiçbir şekilde sessiz kalınmayacağını ve katile hak ettiği cezanın verilmesi için hukuk mücadelesini sonuna kadar sürdürmemiz gerektiğini ve bu konuda siyasiler olarak her tür desteği vereceklerini ifade ederek bizlere sabır dilediler. Biz de kendilerine; olayın ilk gününden itibaren acımız büyüktür, hayatımız alt üst olmuştur ve acımız dinmemektedir. Ancak, biz ne olursa olsun hukuktan şaşmayıp, hukuk yolunda mücadelemizi vereceğimizi, bizim hukuktan başka çaremiz olmadığını, ama sonuna kadar bu iftiracı katil ve işbirlikçilerinin hak ettikleri cezayı almaları için elimizden geleni yapacağımızı ifade ettik. Ayrıca, kendilerine ilk günden itibaren desteklerini esirgemedikleri için teşekkür ettik.”
'Katilin ailesi de en az katil kadar suçlu'
Ceren Damar cinayeti davasının ikinci duruşmasının 29 Kasım’da Ankara Adliyesi’nde görüleceğini hatırlatan Damar sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu katili yetiştiren de bir aile. Katilin ailesi de en az katil kadar suçlu. Aile ne ise çocukta odur. İnsan katil olarak doğmuyor. Böyle aileler çocuğu aşama aşama katile dönüştürüyor. Ailede var olan şiddet çocuğa yansıyor, çocuk anne babayı rol model alıyor. Ailenin katilden farklı olmadığını düşünüyorum. Çünkü olay günü biz acımızı yaşarken katilin anne babası polis ünvanlarını kullanarak her tür delili karartmaya, sahte belge üretmeye ve yargıyı yanıltmaya yönelik birçok eylemin içindeler. Yani böyle bir katil yetiştirdik, övünüyoruz ve yargıyı yanıltmada dahil ne pahasına olursa olsun onu kurtarmaya çalışacağız düşüncesinde ve eylemindeler. Anne baba da en az katil kadar suçludur. Annenin yılını tam hatırlayamadığım gazeteye vermiş olduğu bir beyanat var: 'Biz çocuklarımızı yarı polis gibi yetiştiriyoruz' diyor. İşte yarım hekim candan, yarım imam dinden edermiş. Böyle ailenin yetiştirdiği yarı poliste insan katleder. Belki şimdi mücadele etmeyelim diye bizi katletme planları yapıyorlardır."