Konuşmasına İstanbulluların selamını ileterek başlayan İmamoğlu, Türkiye'nin Avrupa Konseyinin kurucu üyesi olduğu için kendini evinde hissettiğini söyledi.
İmamoğlu, kongreden bir heyetin, iktidarın davetiyle ilk kez yerel seçimleri izlediğini hatırlattı.
"Bu yıl 16 milyon İstanbullu, Türkiye'nin siyasetinde birçok dinamiği değiştirecek bir demokrasi iradesi ortaya koydu" diyen İmamoğlu, şöyle konuştu:
"Kongre, Türkiye'de iktidarın davetiyle, 31 Mart'ta tüm ülkede ve 23 Haziran'da tekrarlanan İstanbul seçimlerinde izleme görevini yerine getirmiştir. Raporda geçtiği gibi bu, kongrenin Türkiye'deki yerel seçimleri gözlemlediği ilk seçimdir. Ankara'nın olgunluk göstererek kongreyi her iki seçimde gözlemci olarak Türkiye'ye davet etmesi memnuniyet vericidir. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti hükümetimize teşekkürlerimi sunmak isterim".
İmamoğlu, seçimler için İstanbul'a gelen heyete teşekkür ederek, "Raporda kaleme alınmış ayrıntılar çoğunlukla doğrudur" dedi.
Raporda yer alan basın ve ifade özgürlüğüne yönelik eleştirilere katıldığını belirten İmamoğlu, seçimlerin kazananın kendileri olduğunu dile getirdi.
İmamoğlu, "23 Haziran (seçimi), demokrasiye verilen zararın tamir edilmesiyle sonuçlanmıştır" yorumunu yaptı.
"Türkiye'nin yaşadığı sorunlar, Avrupa'nın da sorunudur"
İmamoğlu, Avrupa Konseyinin yerel yönetimler kapsamında Türkiye'nin şehirlerine ve özellikle İstanbul'a bakışını önemsediklerine vurgu yaparak, Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasi sıkıntıları atlatabilmesi için mücadele edeceklerini belirtti.
Kongrenin, yerel demokrasi konusunda dünyanın en önemli platformu olduğunun altını çizen İmamoğlu, sığınmacı sorununa ilişkin de harekete geçilmesi gerektiğini söyledi.
İmamoğlu, şunları kaydetti:
"Bu platformun Suriye'de sürdürülen vekalet savaşları üzerinden yaratılan sığınmacı sorununa inisiyatif geliştirmesi ve ses çıkarması şarttır. Unutmayalım ki, Türkiye eşittir Avrupa, Avrupa eşittir Türkiye. Türkiye'nin bu konularda yaşadığı ve yaşayacağı sorunlar sadece Türkiye'nin sorunu değil, aynı zamanda Avrupa'nın da tamamıyla asli sorunudur".
İmamoğlu, Türkiye'de 4 milyon civarında sığınmacı bulunduğunu ve yaklaşık bir milyonunun İstanbul'da yaşadığını anımsattı.
"Türkiye elbette teröre karşı tedbir almalı"
Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı'nın gerekliliğine dikkat çeken İmamoğlu, şunları söyledi:
"Bugün Türkiye elbette güneyindeki teröre karşı tedbir almak zorundadır. Elbette bir takım terörist gruplara karşı mücadele etmek ya da kendini korumak zorundadır. Farklı düşüncelerimiz olsa da bu gereklidir, ülkemiz adına şarttır. Bunu bir kenara koyalım. Sadece Suriye'de iki ülkenin manevraları üzerinden bir politikaya Avrupa'nın seyircisi kalmaması gerekir. Avrupa'nın Suriye'de barışı sağlama hususunda etkin görev alması ve sürece dahil olması şarttır. Bu şekilde (Avrupa) sürece dahil olursa ve ordaki barışın sağlanması ve insanların tekrar kendi vatanlarında hayatı katılmalarını sağlayabilirsek ancak bu sorunu halledebiliriz".
İmamoğlu, Avrupa'nın bu konuda kendini Türkiye'den ayrı tutmaması gerektiğini vurgulayarak, "Bu konuda Avrupa uzaktan seyreden pozisyonda olmamalı. Tümüyle masada olmalı diye düşüyorum. Türkiye Avrupa'nın bir parçası, Avrupa Türkiye'nin bir parçası. Dolayısıyla Türkiye'nin yanında süreci iyi analize eden, sürecin içinde olan bir pozisyonla Suriye'deki meselenin önemli bir tarafı olmak zorundadır. Şu an Türkiye'nin yaşadığı sorun sadece bizim değil, Avrupa'nın da sorundur" ifadelerini kullandı.
İmamoğlu, Avrupa'nın Türkiye'deki sığınmacılara yardım konusunda daha cömert olması gerektiğini sözlerine ekledi.