Hükümet ortağı Şii örgüt Hizbullah'ın lideri Hasan Nasrallah'ın Lübnan'da iktidar boşluğu olmaması için başbakan, hükümet ve cumhurbaşkanının görevde kalması gerektiği açıklamasına rağmen Başbakan Saad Hariri, çaresizlik ve kaçınılmazlık tonlamasıyla istifasını duyurdu.
Daha evvel Kasım 2017'de Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman tarafından rehin alınıp istifa açıklaması yapmak zorunda kalmış olan Sünni blok lideri Hariri, bu kez "Artık çıkmaza saplandım, hükümetin istifasını Cumhurbaşkanı Mişel Aun'a sunacağım" diye konuştu. Ardından Baabda başkanlık sarayına gidip istifasını veren Hariri, buradan açıklama yapmadan ayrıldı.
Gözler, Fransa'nın başını çektiği uluslararası baskılar sonucu Suudi Veliahtı'nın serbest bıraktığı Hariri'yi Beyrut'a dönüşünde istifasını geri çekmeye ikna etmiş Aun'un bunu yine başarıp başaramayacağına çevrildi.
Konuşmasında tüm Lübnanlılara iç barışın korunması çağrısı yapan, siyasi partilere "Lübnan'ı korumak bizim sorumluluğumuz" diye seslenen Hariri, "Makamlar gelir geçer, mühim olan ülkenin itibarı ve güvenliğidir" ifadesini kullandı.
Başbakan şunları söyledi:
Lübnan'ın en önemli askeri-siyasi gücü olan Hizbullah'ın lideri Hasan Nasrallah ise 25 Ekim'de yaptığı açıklamada protestocuların "Hükümet istifa" çağrılarını "Ülkedeki zorlu mali, ekonomi, hayat koşullarını ve bölgede galebe çalan güvenlik ve siyaset gerilimlerini gözönüne alırsak, bir iktidar boşluğu kaos ve çöküşe yol açar" diye reddetmişti.
Beyrut'ta hem diğer göstericilerle hem de güvenlik güçleriyle arbedeler yaşayan taraftarlarına protestolardan uzak durmaları talimatı veren Nasrallah, protestolar yüzünden Lübnan'da hayatın durmaya devam etmesi halinde maaşlarını ödenemeyeceği ve ülkenin tümden kaosa batacağına dikkat çekmişti. Protestoculardan insanların işe ve okula gidebilmesi için yolları açık tutmalarını talep etmişti.
Reuters'e konuşan görgü tanıkları, Beyrut'un doğusu ile batısını birbirine bağlayan merkezdeki en önemli köprünün trafiğe açılmasını isteyen bir grubun, burada kurulan protesto kampını bastığını anlattı.
Ellerinde borular ve sopala tutan siyah tişörtlü erkeklerden oluşan grubun protesto kampındaki çadırları yıkıp yakması ve arbede çıkması üzerine önce polis müdahale etti, ardından asker konuşlandı.